Fâtır Sûresi 36. Ayet

وَالَّذ۪ينَ كَفَرُوا لَهُمْ نَارُ جَهَنَّمَۚ لَا يُقْضٰى عَلَيْهِمْ فَيَمُوتُوا وَلَا يُخَفَّفُ عَنْهُمْ مِنْ عَذَابِهَاۜ كَذٰلِكَ نَجْز۪ي كُلَّ كَفُورٍۚ  ...

İnkâr edenler için ise cehennem ateşi vardır. Öldürülmezler ki ölsünler. Kendilerinden cehennem azabı da hafifletilmez. İşte biz her nankörü böyle cezalandırırız.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَالَّذِينَ ve
2 كَفَرُوا inkar edenler ك ف ر
3 لَهُمْ onlara vardır
4 نَارُ ateşi ن و ر
5 جَهَنَّمَ cehennem
6 لَا
7 يُقْضَىٰ hükmedilmez ق ض ي
8 عَلَيْهِمْ onlara
9 فَيَمُوتُوا ölsünler م و ت
10 وَلَا ve
11 يُخَفَّفُ hafifletilmez خ ف ف
12 عَنْهُمْ onlardan
13 مِنْ
14 عَذَابِهَا onun azabı ع ذ ب
15 كَذَٰلِكَ işte böyle
16 نَجْزِي cezalandırırız ج ز ي
17 كُلَّ her ك ل ل
18 كَفُورٍ nankörü ك ف ر
 

Âhiret sahnelerine yer veren bu ve benzeri âyetlerde, dünyada iken yapılan uyarıları hafife alan inkârcıların kötü âkıbetle karşılaştıklarında kendilerine yeni bir fırsat verilmesi için çırpınmaları tasvir edilir ve bu feryatların hiçbir yarar sağlamayacağı vurgulanır (ayrıca bk. Mü’minûn 23/107-108).

 


  Kur'an Yolu Tefsiri Yolu Cilt: 4 Sayfa: 468
 

وَالَّذ۪ينَ كَفَرُوا لَهُمْ نَارُ جَهَنَّمَۚ 

 

وَ  istînâfiyyedir. İsim cümlesidir. Cemi müzekker has ism-i mevsûl  الَّذ۪ينَ  mübteda olarak mahallen merfûdur. İsm-i mevsûlun sılası كَفَرُوا ‘dur. Îrabtan mahalli yoktur. 

كَفَرُوا  damme üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur. لَهُمْ نَارُ جَهَنَّمَۚ , mübteda  الَّذ۪ينَ ‘nin haberi olarak mahallen mansubdur.

لَهُمْ  car mecruru mahzuf mukaddem habere mütealliktır. نَارُ  muahhar mübteda olup lafzen merfûdur. 

جَهَنَّمَ  muzâfun ileyh olup, gayri munsarif olduğu için fetha ile mecrurdur. 

Gayri munsarif isimler: Kesra (esre) ve tenvini alamayan isimlerdir. Gayri munsarif isimler esre yerine fetha alırlar. Yani bu isimler ref halinde damme, nasb halinde fetha, cer halinde yine fetha alırlar.

Gayri munsarif “memnu’un mine’s-sarf (اَلْمَمْنُوعُ مِنَ الصَّرفِ)” da denir. Arapçada kullanılmakla birlikte arapça kökenli olmayan alem (özel) isimler (Yer, ülke, kişi adları vb. gibi isimler) de gayri munsariftir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)


 لَا يُقْضٰى عَلَيْهِمْ فَيَمُوتُوا وَلَا يُخَفَّفُ عَنْهُمْ مِنْ عَذَابِهَاۜ 

 

لَا يُقْضٰى عَلَيْهِمْ  cümlesi,  الَّذ۪ينَ ‘nin ikinci haber olarak mahallen merfûdur.

لَا  nefiy harfi olup olumsuzluk manasındadır. 

يُقْضٰى  elif üzere mukadder damme ile merfû, meçhul muzari fiildir. عَلَيْهِمْ  car mecruru naib-i faildir.

فَ  sebebiyyedir. Muzariyi gizli  اَنْ ’le nasb ederek anlamını masdara çevirmiştir. Fâ-i sebebiyyeden önce nefy ,taleb bulunması gerekir. 

اَنْ  ve masdar-ı müevvel önceki nefiynin mastarına matuf olup mahallen merfûdur. 

اَنْ  harfi 6 yerde gizli olarak gelebilir: 1) Harf-i cer olan (حَتّٰٓى)’dan sonra, 2) Atıf olan اَوْ ’den sonra, 3) Lamul cuhuddan sonra, 

4) Lamut talilden (sebep bildiren لِ) sonra, 5) Vavul maiyye (وَ)’ den sonra, 6) Sebep fe (فَ)’sinden sonra. Burada harf-i cerden sonra geldiği için gizlenmiştir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

يَمُوتُوا  fiili  نَ ‘un hazfıyla mansub muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur. 

وَ  atıf harfidir. Matuf ile matufun aleyhin hükümde ortak olduğunu belirtir. İkisi arasında tertip (sıra) olduğunu göstermez. Vav ile yapılan atıfta matuf ile matufun aleyh yer değiştirebilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

لَا  nefiy harfi olup olumsuzluk manasındadır.  

يُخَفَّفُ  merfû meçhul muzari fiildir. عَنْهُمْ  car mecruru naib-i faildir. مِنْ عَذَابِ  car mecruru  يُخَفَّفُ  fiiline mütealliktır. Muttasıl zamir  هَا  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. 

يُخَفَّفُ  fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil tef’il babındandır. Sülâsîsi  خفف ’dir.

Bu bab, fiile çokluk (fiilin, failin veya mef‘ûlun çokluğu), bir tarafa yönelme, mef'ûlü herhangi bir vasfa nispet etmek, gidermek, bir terkibi kısaltmak, eylemin belli bir zaman diliminde meydana gelmesi, özneyi fiilin türediği şeye benzetmek, sayruret, isimden fiil türetmek, hazır olmak, bir şeyin aralıklarla tekrarlanması manalarını katar.


كَذٰلِكَ نَجْز۪ي كُلَّ كَفُورٍۚ

 

كَ  harf-i cerdir. مثل “gibi” demektir. Bu ibare, amili  نَجْز۪ي  olan mahzuf mef’ûlu mutlaka mütealliktır. 

ذٰ  işaret ismi, sükun üzere mebni mahallen mecrur, ism-i mecrurdur.  لِ       harfi buud yani uzaklık bildiren harf,  ك  ise muhatap zamiridir.

نَجْز۪ي  fiili  ي  üzere mukadder damme ile merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri  نحن ‘dur. كُلَّ  mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur. Aynı zamanda muzâftır.كَفُورٍ  muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.

 

وَالَّذ۪ينَ كَفَرُوا لَهُمْ نَارُ جَهَنَّمَۚ لَا يُقْضٰى عَلَيْهِمْ فَيَمُوتُوا وَلَا يُخَفَّفُ عَنْهُمْ مِنْ عَذَابِهَاۜ

 

وَ , istînâfiyyedir. Ayetin ilk cümlesi sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi faide-i haber ibtidaî kelamdır. اَلَّذ۪ينَ  mübteda,  لَهُمْ نَارُ جَهَنَّمَ  cümlesi, haberdir.

Müsnedün ileyhin ism-i mevsûlle marife olması, bilinen kişiler olduklarını belirtmesi yanında, bahsi geçenleri tahkir amacına matuftur.

Mübteda konumundaki mevsûl  الَّذ۪ينَ ‘nin sılası olan  كَفَرُوا , mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. 

Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Halidî, Vakafat, s. 107) 

اَلَّذ۪ينَ ‘nin haberi olan  لَهُمْ نَارُ جَهَنَّمَۚ  cümlesi, sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesidir. Cümlede takdim-tehir ve îcâz-ı hazif sanatları vardır.  لَهُمْ  mahzuf mukaddem habere mütealliktır.  نَارُ , muahhar mübtedadır.

لَهُمْ نَارُ جَهَنَّمَۚ  cümlesinde car mecrurun müsnedün ileyhe takdimi, işittiğinde dinleyen kişinin nefsinde tam olarak yerleşmesi içindir.  لَا يُقْضٰى عَلَيْهِمْ  cümlesi  لَهُمْ نَارُ جَهَنَّمَۚ  ‘dan bedel-i iştimâldir. (Âşûr)

İsim cümleleri, mübteda ve haberden oluşur. Zaman ifade etmez. Asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir.  İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa, asıl konulduğu mana olan sübutu (sabit olması) veya bazı karînelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meâni İlmi)

Cehennem ateşini istihkak lamı ile  لَهُمْ  şeklinde haber vermesi, Bakara/24 ‘de [ Yakıtı insanlar ve taşlar olan kafirler için hazırlanmış ateşten sakının.] belirtildiği gibi cehennemin onların yaptıklarından dolayı hazırlanmış olması sebebiyledir. (Âşûr)

كَفَرُوا  lafzında irsâd sanatı vardır.

كَفَرُوا - نَارُ - جَهَنَّمَۚ  kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.

لَا يُقْضٰى عَلَيْهِمْ فَيَمُوتُوا  cümlesi,  الَّذ۪ينَ  için ikinci haberdir. 

Menfi muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Muzari fiil teceddüt, istimrar ve tecessüm ifade etmiştir. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde, muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.

Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meâni İlmi)

Fa-i sebebiyye’nin dahil olduğu  فَيَمُوتُوا  cümlesi, masdar teviliyle, cümlenin öncesinden anlaşılan nehiyden kaynaklanan masdara matuftur. Masdar-ı müevvel, müspet muzari fiil sıygasında gelerek teceddüt, istimrar ve tecessüm ifade etmiştir. 

وَلَا يُخَفَّفُ عَنْهُمْ مِنْ عَذَابِهَا  cümlesi aynı üslupta gelerek atıf harfi  وَ ‘la makabline atfedilmiştir.  

Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. Menfi muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. 

يُخَفَّفُ  fiili meçhul bina edilmiştir. Meçhul bina edilen fiillerde mef’ûle dikkat çekme kastı vardır. Çünkü malum bina edildiğinde mef’ûl olan kelime meçhul binada naib-i fail olur. Kuran-ı Kerim’de  tehdit, uyarı ve korkutma manası olan fiiller genellikle meçhul siga ile gelir.

Ayrıca bu bina naib-i failin bu fiilde bir dahli olmadığına da işaret eder. ( Dr. Adil Ahmet Sâbir er-Ruveynî, Teemmülat fi Suret-i İbrahim, s. 127)


كَذٰلِكَ نَجْز۪ي كُلَّ كَفُورٍۚ

 

İtiraziyye olan son cümlede îcâz-ı hazif vardır.  كَذٰلِكَ , amili  نَجْزِي  olan mahzuf bir mef’ûlun mutlaka mütealliktır. Bu takdire göre cümle müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber talebî kelamdır. Muzari fiil teceddüt ve istimrar ifade etmiştir. 

Fiilin azamet zamirine isnadı, tazim ifade eder.

كَذٰلِكَ  kendinden önceki bir manaya işaret eder. Ancak çoğu zaman o da müstakil bir lafız değildir. Burada hem  كَ  hem de  ذٰ  işaret ismi aynı şeye işaret eder. Dolayısıyla bu durumu benzetecek yine kendisinden daha mükemmel bir şey bulunamadığını ifade eder. (Muhammed Ebu Musa, Hâ-Mîm Sureleri Belâğî Tefsiri, Duhan Suresi 28, c. 5, s. 101)

İtiraz cümleleri tetmim ıtnâbı babındandır. 

Çeşitli gayelere binaen araya girmiş saplama bir cümle olan itiraziyye cümlesinin, ana cümlenin anlamına tesiri yoktur. (Rıfat Resul Sevinç, Belâğatta Fasıl-Vaslın Genel Kuralları Ve “Vâv”ın Kullanımı)

كَفُورٍۚ  ’deki tenvin kesret ve tahkir ifade eder.

عَلَيْهِمْ -  لَهُمْ  kelimeleri arasında tıbâk-ı îcab sanatı vardır.

كَفَرُوا  - كَفُورٍۚ  kelimeleri arasında cinas-ı iştikak sanatı ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatı vardır. 

كَفُورٍ  kelimesi mübâlağa ifade eder. Çünkü mübâlağa kalıplarındandır. Bu kalıp bu vasfın mevsufta sürekli varlığına, sıfatın mevsufun bir parçası gibi ondan ayrılmayan bir özelliği olduğuna işaret eder.

جَهَنَّمَۚ  - نَارُ - عَذَابِ  kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.  

يَمُوتُوا  nefyin cevabıdır ve gizli bir  اَنْ  ile mansūbdur. يُقْضٰى  fiiline atfedilip  فَيَمُوتُونَ  şeklinde okunarak nefiy hükmüne sokulmuş ve bununla; onlar için ölüm hükmü verilmez ve bundan dolayı onlar ölmeyecekler, anlamı da kastedilmiş olabilir.  وَلَا یُؤۡذَنُ لَهُمۡ فَیَعۡتَذِرُونَ [Onlara izin verilmez; mazeret beyan edemezler.] [Murselât 77/36] ayetinde olduğu gibi. [İşte böyle yani bu cezayı verdiğimiz gibi cezalandırırlar!] Fiil  يُجازى  ve nun ile نَجْز۪ي كُلَّ كَفُورٍۚ [Bütün inkârcı nankörleri cezalandırırız!] şeklinde de okunmuştur. (Keşşâf)