بِمَا غَفَرَ ل۪ي رَبّ۪ي وَجَعَلَن۪ي مِنَ الْمُكْرَم۪ينَ
Kerame كرم :
Eli açıklık/cömertlik anlamına gelen كَرَمٌ kavramıyla Yüce Allah vasfedilecek olursa O'nun tezahür eden ihsanının ve nimetlendirmesinin adı olur. Bu sıfat insanlar için kullanıldığında ise bu durumda insandan zuhur eden, övgüye layık ahlak ve huyların adı olur.
Bazı alimler كَرَمٌ sözcüğünün yalnızca büyük iyilikler için kullanıldığını ifade etmişlerdir.
Bu köke ait ve birbirlerinin yerine kullanılabilen إكْرامٌ ve تَكْرِيمٌ kalıplarına gelince; bunlar insana bir onurlandırmanın ulaştırılmasıdır. Bu da bir çeşit menfaattir ancak ardında herhangi bir aşağılama veya küçük görmenin gelmediği bir fayda görmedir veya insana çok değerli bir şeyin verilmesi ya da kazandırılmasıdır. (Müfredat)
Kuran’ı Kerim’de farklı formlarda 47 defa geçmiştir. (Mu'cemu-l Mufehres)
Türkçede kullanılan şekilleri kerim, keramet, ikram, mükrim, ikramiye, Kerem, Ekrem ve Mükerrem'dir. (Kuranı Anlayarak Okuma Rehberi)
بِمَا غَفَرَ ل۪ي رَبّ۪ي وَجَعَلَن۪ي مِنَ الْمُكْرَم۪ينَ
مَا ve masdar-ı müevvel بِ harf-i ceriyle يَعْلَمُونَ fiiline mütealliktir.
غَفَرَ fetha üzere mebni mazi fiildir. ل۪ي car mecruru غَفَرَ fiiline mütealliktir. رَبّ۪ي fail olup mukadder damme ile merfûdur. Mütekellim zamiri ي muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
جَعَلَن۪ي atıf harfi وَ ‘la makabline matuftur. جَعَلَن۪ي fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir. Sonundaki نِ vikayedir. Mütekellim zamiri ي mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.
Değiştirme manasına gelen جَعَلَ kelimesi 3 şekilde gelir:
1. Bir şeyden başka bir şey meydana getirmek
2. Bir halden başka bir hale geçmek
3. Bir şeyle başka bir şeye hükmetmek.
Bu ayette “bir halden başka bir hale geçmek” manasında kullanılmıştır. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
مِنَ الْمُكْرَم۪ينَ car mecruru amili جَعَلَ ‘nin mahzuf ikinci mef’ûlune müteallik olup cer alameti ي ‘dir.Cemi müzekker salim kelimeler harfle îrablanır.
مُكْرَم۪ينَ kelimesi; sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan if’al babının ism-i mef’ûlüdür.بِمَا غَفَرَ ل۪ي رَبّ۪ي وَجَعَلَن۪ي مِنَ الْمُكْرَم۪ينَ
Mecrur mahaldeki masdar harfi مَا ve akabindeki غَفَرَ ل۪ي رَبّ۪ي وَجَعَلَن۪ي مِنَ الْمُكْرَم۪ينَ cümlesi, masdar teviliyle, önceki ayetteki لَيْتَ ’nin haberi olan يَعْلَمُونَ fiiline mütealliktir. Masdar-ı müevvel, müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
İsim cümleleri sübut ifade eder. İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karinelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
رَبّ۪ي izafeti, غَفَرَ fiilinin failidir. Cümlede takdim-tehir sanatı vardır. Car mecrur ل۪ي , konudaki önemine binaen faile takdim edilmiştir. رَبّ۪ي izafeti muzâfun ileyhin şanı, hürmet ve lütuf içindir.
Aynı üslupta gelerek makabline atfedilen وَجَعَلَن۪ي مِنَ الْمُكْرَم۪ينَ cümlesinin atıf sebebi, hükümde ortaklıktır.
مِنَ الْمُكْرَم۪ينَ ‘ye dahil olan مِنَ , ba’diyet bildirir.
Şayet بِمَا غَفَرَ ل۪ي رَبّ۪ي ifadesindeki مَا , hangi manadadır?” dersen şöyle derim: Masdariyye veya (Rabbimin günahlarımdan neleri bağışladığını) anlamında mevsûledir. İstifhamiyye de olabilir ki bu durumda (Rabbimin beni hangi şeyle bağışladığını) anlamına gelir. Bununla, öldürülünceye kadar dini yüceltmek adına göstermiş olduğu sabır ve direnci kastetmektedir. Ancak, بِمَا şeklinde ispatı caiz olmakla birlikte elif atılarak, بِمَ غَفَرَ ل۪ي رَبّ۪ي denmesi daha güzeldir. قد علِمْتُ بِما صنعت هذا (Bunu hangi saikle yaptığını çok iyi biliyorum!) denebileceği gibi, بِم صنعت de denebilir. (Keşşâf)
Burada ism-i mevsûlle birlikte masdariyye manasını da ifade etmek için بالذي değil بما buyurulmuştur. Yani iki manayı birleştirdiği için mağfiretle ve ikramla demektir. Böylece mağfiret ve ikramı ya da mağfiret ve ikramın sebebini bilseydi şeklindeki iki manayı ifade etmiştir. Ayette بالذي gelseydi, tek bir mana ifade ederdi.
Car mecrur faile takdim edilerek, بما غفر لي ربي buyurulmuştur. Çünkü burada önemli olan bu kişidir, kelam onun hakkındadır. Günahları Allah'ın affettiği bilinmektedir yani fail bellidir, ancak burada mühim olan kimin günahının affedildiğidir.
Burada Rabb isminin gelişi, 25. ayetteki إِنِّي آمَنْتُ بِرَبِّكُمْ [Gerçek, ben Rabbinize iman ettim] sözüne münasiptir. Rabbin kendisine izafe edilmesi de herkes tarafından bilindiği gibi hürmet ve lütuf içindir.
Mağfiret, ikram edilenlerden olmaya takdim edilmiştir. Çünkü mağfiret ikram olunmanın sebebidir. Dolayısıyla önce mağfiret edilir sonra da ikram gelir. (Fâdıl Sâlih Sâmerrâî, Beyânî Tefsir Yolu, c.2, s.129 )