تَنْز۪يلَ الْعَز۪يزِ الرَّح۪يمِۙ
Araplar’da yalan yere yemin etmenin dünyanın harabına yol açacak kadar ağır bir kötülük olduğuna inanılırdı. Resûl-i Ekrem de bir hadisinde bu anlayışı teyit etmiştir. İşte bu âyetlerde Hz. Muhammed’in gerçek bir peygamber olduğu bir yemine bağlı olarak ifade edilmektedir; üzerine yemin edilen ise muhataplarınca kendileri tarafından bir benzerinin ortaya konamayacağı anlaşılmış bulunan eşsiz mûcize Kur’an-ı Kerîm’dir (Râzî, XXVI, 41).
“Hikmet dolu” diye çevrilen 2. âyetteki hakîm kelimesi, “muhkem, sağlam; öğütleri, buyruk ve yasakları yerli yerince olan” şeklinde de anlaşılmıştır (İbn Atıyye, IV, 446).
Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 476تَنْز۪يلَ الْعَز۪يزِ الرَّح۪يمِۙ
تَنْز۪يلَ mahzuf fiilin mef’ûlu mutlakıdır. Takdiri; نزّل (İndirdi) şeklindedir. الْعَز۪يزِ muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur. الرَّح۪يمِ kelimesi الْعَز۪يزِ ‘in sıfatı olup kesra ile mecrurdur.
الْعَز۪يزِ - الرَّح۪يمِ kelimeleri, mübalağalı ism-i fail kalıbındandır. Bu kalıp bu vasfın mevsûfta sürekli varlığına, sıfatın, mevsûfun bir parçası gibi ondan ayrılmayan bir özelliği olduğuna işaret eder
Mübalağalı ism-i fail: Bir varlıkta bir niteliğin aşırı derecede bulunduğunu gösteren, fiilden türeyen, sıfat cinsinden isimlerdir. Mübalağalı ism-i failler Allah için kullanılırsa sıfat, insanlar için kullanılırsa mübalağa ya da lakap olurlar. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
تَنْز۪يلَ الْعَز۪يزِ الرَّح۪يمِۙ
İstînâfiyye olarak fasılla gelen ayette îcâz-ı hazif sanatı vardır. تَنْز۪يلَ , takdiri نزّل (İndirdi) olan mahzuf fiilin mef’ûlü mutlakıdır. Bu takdire göre cümle, müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber talebî kelamdır.
الْعَز۪يزِ- الرَّح۪يمِۙ kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr ve muvazene sanatları vardır.
الْعَز۪يزِ için sıfat olan الرَّح۪يمِۙ , mevsûfunun sahip olduğu bir özelliğe işaret etmek için yapılan tetmim ıtnâbı sanatıdır.
الْعَز۪يزِ ve الرَّح۪يمِۙ , mübalağalı ism-i fail kalıbı olan sıfat-ı müşebbehe vezninde gelerek mübalağa ifade etmiştir. Bu kalıp bu vasfın mevsufta sürekli varlığına, sıfatın mevsufun bir parçası gibi ondan ayrılmayan bir özelliği olduğuna işaret eder.
Veciz anlatım kastıyla gelen تَنْز۪يلَ الْعَز۪يزِ الرَّح۪يمِۙ izafetinde, Allah’ın Aziz ve Rahim isimlerine muzâf olan تَنْز۪يلَ tazim edilmiştir.
Yemin edilerek hikmetle vasıflanan Kur'an tazim edildikten sonra yüce zatına izafe edilerek bir kere daha tazim edilmiştir. Kitap iki açıdan tazim edilir:
İçinde bulunan şey sebebiyle ki bu zatının tazimidir. Gönderilmiş olması sebebiyle.
Sahibi iki açıdan tazim edilir: Kendisinden korkulduğu için veya kendisinden hayır ve nimet beklendiği için. Allah Teâlâ bu ikisini تنزيل العزيز الرحيم sözünde bir arada zikretmiştir.
Bu ibarede terhîb ve terğîb vardır. Her ikisi de zatı tazim etmek için kullanılan masdardır. Azîz ismi; emri, işi yürürlükte olan, sözü geçerli olan demektir. Rahîm ismi onun merhamet sahibi olduğunu, diktatör veya zorba olmadığını ifade eder.
Rûhu'l Meânî'de şöyle yazılıdır: Ayetin başındaki kelime mahzuf bir fiil için medih veya masdariyye olarak mansubdur. نزل تنزيلَ şeklinde takdir edilir. Hangisi olursa olsun bu ayette hakîm vasfıyla açıklandıktan sonra Kur'ân'a izafe edilmesi dolayısıyla tazim manası vardır. Kâmil üstünlük ve erdemli bir merhamet ifade eden iki kerîm ismin tahsis edilmesinde hem korkarak hem arzu ederek iman etmeye teşvik vardır.
Kur'an'ı tazim etmeye işaret eden noktaları şöyle sıralayabiliriz:
●Kur'an'a yemin edilmesi.
●Hakîm olmakla vasıflanması.
●Yüce bir makamda olup Azîz ve Rahîm'in emriyle nazil olması.
●Allah'ın terhîb ve terğîb vasıflarını kendine izafe etmesi. Böylece işaret etmediği ve zikretmediği herhangi bir tazim yönü kalmamıştır.
Bu ayette tercih edilen Azîz ve Rahîm isimlerinin surede pek çok delaleti vardır.
Azîz, galip demektir, bu ismin zikri kulda korku uyandırır. Rahîm ismi devamlı olarak rahmetle andığını ifade eder ve bu ismin zikri kulda arzu ve ümit uyandırır. Böylece terğîb ve terhîb bir arada gelmiştir. (Fâdıl Sâlih Sâmerrâî, Beyânî Tefsir Yolu, c.2, s.17,18)
Kur’an'ın, bu şekilde vasıflandırılması, hikmet dolu olmakla vasıflandırılmasıyla zâti azameti beyan edildikten sonra Allah tarafından indirilmiş olduğu, vasfının son derece köklü olduğunu beyan etmek içindir. Yani sanki Kur’an, indirilmenin kendisi olmuştur.
Burada Allah'ın, tam galibiyet ve umumî şefkat ifade eden iki isminin (Azîz ile Rahîm) zikre tahsis edilmesi, rağbet ettirerek ve korkutarak Allah'a imanı teşvik, etmek içindir; bir de, Kur’an’ın indirilmesinin sırf ilâhi rahmetten kaynaklandığını bildirmek içindir. (Ebüssuûd)