Yâsin Sûresi 6. Ayet

لِتُنْذِرَ قَوْماً مَٓا اُنْذِرَ اٰبَٓاؤُ۬هُمْ فَهُمْ غَافِلُونَ  ...

Kur’an, ataları uyarılmamış, bu yüzden de gaflet içinde olan bir kavmi uyarman için mutlak güç sahibi, çok merhametli Allah tarafından indirilmiştir.  (5 - 6. Ayetler Meali)
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 لِتُنْذِرَ uyarman için ن ذ ر
2 قَوْمًا bir toplumu ق و م
3 مَا
4 أُنْذِرَ uyarılmamış ن ذ ر
5 ابَاؤُهُمْ babaları ا ب و
6 فَهُمْ bu yüzden onlar
7 غَافِلُونَ gaflet içindedirler غ ف ل
 

Genellikle müfessirler, “ataları uyarılmamış” ifadesiyle, Hz. Muham­med’in ilk muhatap kitlesi olan Kureyş ve çevresindekilere yakın zamanlarda bir peygamber gönderilmemiş olduğuna işaret edildiği kanaatindedirler (bu konuda ayrıca bk. Secde 32/3; Sebe’ 34/44; Fâtır 35/24). Meâlde esas alınan bu mâna burada geçen“mâ” kelimesinin olumsuzluk edatı sayılmasına göredir. Bu kelimenin mahiyeti ve cümledeki rolü konusundaki farklı kanaatlere göre âyetin aynı kısmına “ataları uyarılmış” veya “atalarının uyarıldığı şeyle” anlamı da verilebilir. Bu takdirde geçmiş devirlerdeki bütün insanlar kastedilmiş olur (Taberî, XXII, 150; İbn Atıyye, IV, 446). Yine bu yaklaşıma göre cümlenin devamı ile uyumu açısından meâlin “Ataları uyarılmış ama kendileri gaflet içinde bulunan bir toplumu uyarasın diye” şeklinde olması gerekir (Zemahşerî, III, 280).

Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 476
 

لِتُنْذِرَ قَوْماً مَٓا اُنْذِرَ اٰبَٓاؤُ۬هُمْ فَهُمْ غَافِلُونَ

 

لِ  harfi,  تُنْذِرَ  fiilini gizli  اَنْ ’le nasb ederek manasını sebep bildiren masdara çeviren cer harfidir.  اَنْ  ve masdar-ı müevvel,  لِ  harf-i ceriyle birlikte  تَنْز۪يلَ ‘e mütealliktir. 

تُنْذِرَ  mansub muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri  أنت ‘dir. قَوْماً  mef’ûlun bih olup lafzen mansubdur.

مَٓا اُنْذِرَ اٰبَٓاؤُ۬هُمْ  cümlesi  قَوْماً ‘in sıfatı olarak mahallen mansubdur.

مَٓا  nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır. اُنْذِرَ  fetha ile mebni meçhul mazi fiildir.  اٰبَٓاؤُ۬هُمْ  naib-i fail olup lafzen merfûdur. Muttasıl zamir  هُمْ  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.

فَ  atıf harfidir. Munfasıl zamir  هُمْ  mübteda olarak mahallen merfûdur.  غَافِلُونَ  mübtedanın haberi olup ref alameti  و ’dır. Cemi müzekker kelimeler harfle îrablanır.

غَافِلُونَ  kelimesi sülâsî mücerredi olan  غفل  fiilin ism-i failidir.

İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)  
 

لِتُنْذِرَ قَوْماً مَٓا اُنْذِرَ اٰبَٓاؤُ۬هُمْ فَهُمْ غَافِلُونَ

 

Sebep bildiren lam-ı ta’lilin gizli  أنْ ‘le masdar yaptığı  لِتُنْذِرَ قَوْماً مَٓا اُنْذِرَ اٰبَٓاؤُ۬هُمْ  cümlesi, müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Masdar-ı müevvel, mecrur mahalde olup önceki ayetteki  تَنْز۪يلَ ‘ye mütealliktir.

مَٓا اُنْذِرَ اٰبَٓاؤُ۬هُمْ  cümlesi  قَوْماً  için sıfattır. Sıfat, mevsûfunun sahip olduğu bir özelliğe işaret etmek için yapılan tetmim ıtnâbı sanatıdır.

Menfi mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.

Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Halidî, Vakafat, S.107) 

قَوْماً ’deki tenvin muayyen olmayan cinse işaret etmiştir.

اُنْذِرَ  fiili, meçhul bina edilmiştir. Meçhul bina edilen fiillerde mef’ûle dikkat çekme kastı vardır. Çünkü malum bina edildiğinde mef’ûl olan kelime meçhul binada naib-i fail olur.

Ayrıca bu bina naib-i failin bu fiilde bir dahli olmadığına da işaret eder. (Dr. Adil Ahmet Sâbir er-Ruveynî, Teemmülat fi Suret-i İbrahim, s. 127)

فَهُمْ غَافِلُونَ  cümlesi, makabline matuftur. Mübteda ve haberden müteşekkil, sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber ibtidaî kelamdır.

İsim cümleleri, mübteda ve haberden oluşur. Zaman ifade etmez. İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karinelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

İsim cümlesinde müsned  غَافِلُونَ  şeklinde ism-i fail kalıbında gelerek sübut ve devam ifade etmiştir.

İsim cümlesinde yer alan ism-i fail, çoğunlukla sübut ve süreklilik anlamı ifade eder. Fiil cümlesinde yer alan ism-i fail ise hudûs ve yenilenme anlamı ifade eder. İsm-i fail, isim cümlesi bağlamında kullanılıp başında tekid lâmı (lâm-ı muzahlaka) bulunursa, bu durum sübut manasını artırır. (Muhammed Rızk, Dr. Öğr. Üyesi, Hitit Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi, Arap Dili ve Belagati Anabilim Dalı, Kur’an-ı Kerim’de İsm-i Fail’in İfade Göstergesi (Manaya delaleti), Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, (Haziran/June 2020, 19/1: 405-426)

اِنّ۪ٓ  ve lam-ı tekid, cümlede beraberce bulunursa bu cümle, üç kez tekrar edilen cümle gibi olur. Çünkü  اِنّ۪ٓ  kelimesi, cümlede iki kez tekrar gücünü taşır, buna lamı tekid de ilave edilince, üçüncü tekrar sağlanmış olur. (İtkan, c. 2, s. 176)

فَهُمْ غَافِلُونَ  [Kendileri gaflet içinde kalmış olan] sözünün, aynı mananın tekrarı olduğu söylenebilir. Ama aslı böyle değildir. Çünkü eski ataları uyarılmış olsa da, aradan geçen zaman nedeniyle onlar gaflete düşmüşlerdir. 

Rûhu'l Meânî'de şöyle yazılıdır:  فهم غافلون [Onlar gaflet içinde kalmıştır] sözü, ilk görüşe göre uyarılmamış olmanın teferruatı ve sonucudur. Çoğul zamiri iki gruba aittir. Yani gaflette oldukları için uyarılmamış ataların hepsine aittir.

Diğer görüşlere göre لتنذر (Uyarman için) ibaresiyle veya bu ibarenin ifade ettiği  إنك لمن المرسلين [Sen (Habibim) hiç şüphesiz (Hak canibinden) gönderilen peygamberlerdensin] cümlesiyle ilişkili olup, Resulullah'ın (sav) uyarmasının veya kendisine ihtiyaç duyan kavmin gafleti sebebiyle gönderilmesinin sebebidir. Tıpkı susamış bir kavmin sulanması gibidir. Zamir, özel bir kavme aittir. Mana onların gafil olduğu, yani babalarının uyarılmamış olduğudur. 

Hafâcî şöyle demiştir: İlk görüşe göre فهم غافلون [Onlar gaflet içinde kalmıştır] sözüyle alakalı olması caizdir. Aynı zamanda çeşitli açılardan لتنذر [Uyarman için] ibaresiyle de alakalıdır.  فَ  harfi talîl içindir. Zamir ya onlara, ya da babalarına aittir. Zihne gelen şey ilk olarak belirlenen manadır. (Fâdıl Sâlih Sâmerrâî, Beyânî Tefsir Yolu, C. 2, s. 25 )