Sâffât Sûresi 119. Ayet

وَتَرَكْنَا عَلَيْهِمَا فِي الْاٰخِر۪ينَ  ...

Sonradan gelenler arasında onlara güzel birer ad bıraktık.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَتَرَكْنَا ve (iyi bir ün) bıraktık ت ر ك
2 عَلَيْهِمَا onlara
3 فِي arasında
4 الْاخِرِينَ sonra gelenler ا خ ر
 
Mûsâ ve Hârûn’un peygamberliklerinin, ataları İbrâhim ve İshak’tan kalan bir miras değil, Allah Teâlâ’nın onlara bir lutfu olduğu bildirilmektedir. “Büyük sıkıntı”dan maksat, Şevkânî’nin ifadesiyle (IV, 467) Firavun yönetiminin, Mısır’da yaşayan İsrâiloğulları’na köle muamelesi uygulaması, bu muameleden dolayı çektikleri maddî ve mânevî sıkıntılardır (bilgi için bk. A‘râf 7/104-105). “Açık seçik anlaşılabilen kitap” ise Tevrat’tır. Bu âyetlerde İsrâiloğulları’nın Hz. Mûsâ önderliğinde Mısır’dan ayrılıp Sina yarımadasına geçmeleri ve Tevrat’ın indirilmesi konusunda kısaca bilgi verilmekte, Allah’ın Mûsâ ve Hârûn ile İsrâil kavmine büyük lutufları hatırlatılmaktadır (ayrıntılı bilgi için bk. Bakara 2/49-93; A‘râf 7/103-156). Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 548
 

وَتَرَكْنَا عَلَيْهِمَا فِي الْاٰخِر۪ينَ

 

Fiil cümlesidir. وَ  atıf harfidir.  تَرَكْنَا  sükun üzere mebni mazi fiildir. Mütekellim zamiri  نَا  fail olarak mahallen merfûdur. 

عَلَيْهِمَا  car mecruru mahzuf sıfata mütealliktir. فِي الْاٰخِر۪ينَ  car mecruru  تَرَكْنَا  fiilinin mukadder mef’ûlün bihine mütealliktir.

 

وَتَرَكْنَا عَلَيْهِمَا فِي الْاٰخِر۪ينَ

 

وَ , atıf harfidir. Ayet, hükümde ortaklık nedeniyle …وَهَدَيْنَاهُمَا  cümlesine atfedilmiştir. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber inkârî kelamdır.

Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Hâlidî, Vakafât, S.107)

تَرَكْنَا  fiili, azamet zamirine isnadla tazim edilmiştir.

Allah Teâlâ, Kur'an'da ne zaman kendisinden azamet zamiriyle bahsetse hemen öncesinde veya sonrasında vahdaniyetinin bilinmesi için kendisine ait tekil bir zamir gelir. (Fâdıl Sâlih Samerrâî, Beyânî Tefsîr Yolu, c. 2, s. 467)  

Car mecrur  عَلَيْهِمَا ’nin müteallakı  تَرَكْنَا  fiilidir.  فِي الْاٰخِر۪ينَ  ise  تَرَكْنَا  fiilinin mahzuf mefulünün sıfatına mütealliktir. Mef’ûlün hazfi îcâz-ı hazif sanatıdır.

Bu ayet, 78-108-129. ayetlerin tekrarıdır. Cümleler arasında tekrir, ıtnâb ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.

Böyle tekrarlar kelamdaki cüzleri birbirine bağlar, aralarında bir ilişki kurar ve dokuyu bütünleştirir. Bunlar çok tekrarlanır ki iman ve yakîn sabitleşsin. Eğer murad sadece bilmek olsaydı, bir kere söylenmesi yeterli olurdu.

Tekrarlanan cümlelerin manasının nefiste yerleşmesi arzu edilir, hatta zatın bir cüzü haline gelinceye kadar tekid edilir. (Muhammed Ebu Musa, Hâ-Mîm Sureleri Belâğî Tefsiri, Ahkaf/28, C. 7, S. 314)

وَتَرَكْنَا عَلَيْهِمَا فِي الْاٰخِر۪ينَ [Geriden gelecekler arasında ona (şöhret) bıraktık.]  cümlesi latif bir kinayedir. Yüce Allah bunu, güzel övgüden kinaye ola­rak zikretmiştir. (Safvetü’t Tefâsir, 108.ayet)