Sâffât Sûresi 57. Ayet

وَلَوْلَا نِعْمَةُ رَبّ۪ي لَكُنْتُ مِنَ الْمُحْضَر۪ينَ  ...

“Rabbimin nimeti olmasaydı, mutlaka ben de cehenneme konulanlardan olmuştum.”
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَلَوْلَا ve olmasaydı
2 نِعْمَةُ ni’meti ن ع م
3 رَبِّي Rabbimin ر ب ب
4 لَكُنْتُ şimdi ben de olurdum ك و ن
5 مِنَ
6 الْمُحْضَرِينَ (oraya) getirilenlerden ح ض ر
 
Tahtlar üzerinde karşılıklı oturan (44. âyet) cennet ehlinden bir grup arasındaki konuşmalardan bir kesit veren temsilî bir anlatım olup iki insan tipi, dolayısıyla iki inanç grubunun âkıbetleri arasında bir karşılaştırma yapılmakta; dünyadayken âhirete inanan ve hayatlarını bu inancın yüklediği sorumluluk bilinciyle geçirenlerin en sonunda inandıkları şeyin doğruluğunu görecekleri ve –41. âyetten itibaren özetlendiği şekilde– iyiliklerinin karşılığını cennetteki mutlu bir hayat olarak alacakları; âhirete inanmayan, dolayısıyla vicdanlarında nihaî sorumluluğa yer vermeyen ve sorumsuzca bir hayat geçirenlerin de cehennemde onulmaz bir bedbahtlığa gömülecekleri anlatılmaktadır.
 

وَلَوْلَا نِعْمَةُ رَبّ۪ي لَكُنْتُ مِنَ الْمُحْضَر۪ينَ

 

لَوْلَا نِعْمَةُ رَبّ۪ي  cümlesi atıf harfi وَ ‘la kasemin cevabına matuftur. 

لَوْلَا  cezmetmeyen şart edatıdır. Tahdid için  هلا  yani “değil mi?” manasındadır. (Âşûr)  

لَوْلَٓا  şart ilişkisi kurar. Şart olan olumsuz durum dolayısıyla cevabın bulunmadığını ifade eder. Türkçeye: olmasaydı, olmamış olsa, …meseydi şeklinde tercüme edilmektedir. Gerçekleşmiş bir fiil ile gerçekleşmemiş bir fiil arasında ayrılmazlık ilişkisi (sebep-sonuç) kurar. (Abdullah Hacıbekiroğlu, Arap Dilinde Edatların Metinde Kurduğu Anlamsal İlişkiler, Doktora Tezi) 

نِعْمَةُ  mübteda olup lafzen merfûdur. Haber mahzuftur. Takdiri, موجودة (Mevcuttur)‘dür. Aynı zamanda muzâftır. رَبّ۪ي  muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur. Mütekellim zamiri  ي  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. 

لَ  harfi  لَوْ ’in cevabının başına gelen rabıtadır. كان  nakıs, mebni mazi fiildir. İsim cümlesinin önüne geldiğinde, ismini ref haberini nasb eder.  تُ  muttasıl zamiri  كان ’nin ismi olarak mahallen merfûdur.  

مِنَ الْمُحْضَر۪ينَ  car mecruru  كُنْتُ ’nun mahzuf haberine müteallik olup cer alameti  ي ‘dir.  Cemi müzekker salim kelimeler harfle îrablanır. 

مُحْضَر۪ينَ  kelimesi, sülasi mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan if’al babının ism-i mef’ûlüdür.
 

وَلَوْلَا نِعْمَةُ رَبّ۪ي لَكُنْتُ مِنَ الْمُحْضَر۪ينَ

 

Ayet, kasemin cevabına  وَ ’la atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. لَوْلَا  cezmetmeyen şart harfidir.

Şart cümlesi olan  نِعْمَةُ رَبّ۪ي , sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi faide-i haber ibtidaî kelamdır. Cümlede îcâz-ı hazif sanatı vardır. Takdiri  موجودة (Mevcuttur.) olan haber mahzuftur.

لَوْلَ ’nın cevabı olan  لَكُنْتُ مِنَ الْمُحْضَر۪ينَ  cümlesi, nakıs fiil  كان ‘nin dahil olduğu  sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi faide-i haber ibtidaî kelamdır.

Cümlede îcâz-ı hazif sanatı vardır. Car mecrur  مِنَ الْمُحْضَر۪ينَ ‘nin müteallakı olan haber mahzuftur.

Ayette geçen إحضر  kelimesi ”Keşfü'l-Esrâr'da da belirtildiği gibi, sadece kötülük bahis konusu olduğu zaman kullanılır. Yani,’’ ben de azaba sevk edilenlerden olacaktım. Tıpkı sen ve senin gibilerin sevk edildiği gibi.’’ demektir. (Rûh’ul-Beyan)

Şart ve cevap cümlelerinden müteşekkil terkip, şart üslubunda faide-i haber ibtidaî kelamdır. Haber cümlesi yerine şart üslubunun tercih edilmesi, şart üslubunun daha beliğ ve etkili olmasındandır.

لَوْلَٓا  şart ilişkisi kurar. Şart olan olumsuz durum dolayısıyla cevabın bulunmadığını ifade eder. Türkçeye: olmasaydı, olmamış olsa, …meseydi şeklinde tercüme edilmektedir. Gerçekleşmiş bir fiil ile gerçekleşmemiş bir fiil arasında ayrılmazlık ilişkisi (sebep-sonuç) kurar. (Abdullah Hacıbekiroğlu, Arap Dilinde Edatların Metinde Kurduğu Anlamsal İlişkiler, Doktora Tezi)