وَلَوْلَا نِعْمَةُ رَبّ۪ي لَكُنْتُ مِنَ الْمُحْضَر۪ينَ
وَلَوْلَا نِعْمَةُ رَبّ۪ي لَكُنْتُ مِنَ الْمُحْضَر۪ينَ
لَوْلَا نِعْمَةُ رَبّ۪ي cümlesi atıf harfi وَ ‘la kasemin cevabına matuftur.
لَوْلَا cezmetmeyen şart edatıdır. Tahdid için هلا yani “değil mi?” manasındadır. (Âşûr)
لَوْلَٓا şart ilişkisi kurar. Şart olan olumsuz durum dolayısıyla cevabın bulunmadığını ifade eder. Türkçeye: olmasaydı, olmamış olsa, …meseydi şeklinde tercüme edilmektedir. Gerçekleşmiş bir fiil ile gerçekleşmemiş bir fiil arasında ayrılmazlık ilişkisi (sebep-sonuç) kurar. (Abdullah Hacıbekiroğlu, Arap Dilinde Edatların Metinde Kurduğu Anlamsal İlişkiler, Doktora Tezi)
نِعْمَةُ mübteda olup lafzen merfûdur. Haber mahzuftur. Takdiri, موجودة (Mevcuttur)‘dür. Aynı zamanda muzâftır. رَبّ۪ي muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur. Mütekellim zamiri ي muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
لَ harfi لَوْ ’in cevabının başına gelen rabıtadır. كان nakıs, mebni mazi fiildir. İsim cümlesinin önüne geldiğinde, ismini ref haberini nasb eder. تُ muttasıl zamiri كان ’nin ismi olarak mahallen merfûdur.
مِنَ الْمُحْضَر۪ينَ car mecruru كُنْتُ ’nun mahzuf haberine müteallik olup cer alameti ي ‘dir. Cemi müzekker salim kelimeler harfle îrablanır.
مُحْضَر۪ينَ kelimesi, sülasi mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan if’al babının ism-i mef’ûlüdür.وَلَوْلَا نِعْمَةُ رَبّ۪ي لَكُنْتُ مِنَ الْمُحْضَر۪ينَ
Ayet, kasemin cevabına وَ ’la atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. لَوْلَا cezmetmeyen şart harfidir.
Şart cümlesi olan نِعْمَةُ رَبّ۪ي , sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi faide-i haber ibtidaî kelamdır. Cümlede îcâz-ı hazif sanatı vardır. Takdiri موجودة (Mevcuttur.) olan haber mahzuftur.
لَوْلَ ’nın cevabı olan لَكُنْتُ مِنَ الْمُحْضَر۪ينَ cümlesi, nakıs fiil كان ‘nin dahil olduğu sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Cümlede îcâz-ı hazif sanatı vardır. Car mecrur مِنَ الْمُحْضَر۪ينَ ‘nin müteallakı olan haber mahzuftur.
Ayette geçen إحضر kelimesi ”Keşfü'l-Esrâr'da da belirtildiği gibi, sadece kötülük bahis konusu olduğu zaman kullanılır. Yani,’’ ben de azaba sevk edilenlerden olacaktım. Tıpkı sen ve senin gibilerin sevk edildiği gibi.’’ demektir. (Rûh’ul-Beyan)
Şart ve cevap cümlelerinden müteşekkil terkip, şart üslubunda faide-i haber ibtidaî kelamdır. Haber cümlesi yerine şart üslubunun tercih edilmesi, şart üslubunun daha beliğ ve etkili olmasındandır.
لَوْلَٓا şart ilişkisi kurar. Şart olan olumsuz durum dolayısıyla cevabın bulunmadığını ifade eder. Türkçeye: olmasaydı, olmamış olsa, …meseydi şeklinde tercüme edilmektedir. Gerçekleşmiş bir fiil ile gerçekleşmemiş bir fiil arasında ayrılmazlık ilişkisi (sebep-sonuç) kurar. (Abdullah Hacıbekiroğlu, Arap Dilinde Edatların Metinde Kurduğu Anlamsal İlişkiler, Doktora Tezi)