وَمَا يَنْظُرُ هٰٓؤُ۬لَٓاءِ اِلَّا صَيْحَةً وَاحِدَةً مَا لَهَا مِنْ فَوَاقٍ
Feveqa فوق : فَوْق sözcüğü mekan, zaman, cisim, sayı ve mertebe ile ilgili kullanılır. Bu da çeşitli kısımlara ayrılır: 1- Yükseklik açısından (üstünde/üzerinde olma). 2- Yukarı çıkış ve aşağı iniş açısından 3- Sayıyla ilgili olarak 4- Büyüklük ve küçüklükle ilgili olarak 5- Dünyevi üstünlük açısından 6- Üstün gelmek ve yenmek açısından.
Bu kökün if'al kalıbındaki formu olan إفاقَة insana sarhoşluktan ya da delilikten/cinnetten sonra anlayışın, ve(ya) hastalıktan sonra kuvvetin geri dönmesidir.
فَواقٌ sözcüğü ise iki süt sağımı arasındaki saat dilimidir. (Müfredat)
Kuran’ı Kerim’de 43 defa geçmiştir. (Mu'cemu-l Mufehres)
Türkçede kullanılan şekilleri fevkalâde, fevkinde, fevkalbeşer ve Fâik'tir. (Kuranı Anlayarak Okuma Rehberi)
وَمَا يَنْظُرُ هٰٓؤُ۬لَٓاءِ اِلَّا صَيْحَةً وَاحِدَةً مَا لَهَا مِنْ فَوَاقٍ
وَ atıf harfidir. Fiil cümlesidir. مَا nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır.
يَنْظُرُ damme ile merfû muzari fiildir. İşaret ismi هٰٓؤُ۬لَٓاءِ fail olarak mahallen merfûdur. اِلَّا hasr edatıdır. صَيْحَةً mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur. وَاحِدَةً kelimesi صَيْحَةً ‘nin sıfatı olup fetha ile mansubdur.
مَا لَهَا مِنْ فَوَاقٍ cümlesi صَيْحَةً ‘nin ikinci sıfatı olarak mahallen mansubdur.
Varlıkları niteleyen kelimelere sıfat denir. Arapça’da sıfatın asıl adı na’t ( النَّعَتُ )dır. Sıfatın nitelediği isme de men’ut ( المَنْعُوتُ ) denir. Bir ismi doğrudan niteleyen sıfata hakiki sıfat, dolaylı olarak niteleyen sıfata da sebebi sıfat denir.
Sıfat ile mevsuftan oluşan tamlamaya sıfat tamlaması denir. Sıfat tek kelime (isim), cümle ve şibh-i cümle olabilir. Ve sıfat birden fazla gelebilir.
Sıfat mevsûfuna: cinsiyet, adet, marifelik - nekrelik ve îrab bakımından uyar.
Sıfat iki kısma ayrılır: 1. Hakiki sıfat 2. Sebebi sıfat
Hakiki sıfat: 1- Müfred olan sıfatlar 2- Cümle olan sıfatlar olmak üzere ikiye ayrılır.
1. Müfred olan sıfatlar : Müfred olan sıfatlar genellikle ism-i fail, ism-i mef’ûl, mübalağalı ism-i fail, sıfat-ı müşebbehe, ism-i tafdil, masdar, ism-i mensub ve sayı isimleri şeklinde gelir.
Gayrı akil (akılsız çoğullar) mevsûf olarak geldiğinde sıfatını müfred müennes olarak da alır.
2. Cümle olan sıfatlar: 1- İsim cümlesi olan sıfatlar, 2- Fiil cümlesi olan sıfatlar, 3- Şibh-i cümle olan sıfatlar. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
مَا nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır. لَهَا car mecruru mahzuf mukaddem habere mütealliktir.
مِنْ harf-i ceri zaiddir. فَوَاقٍ lafzen mecrur, muahhar mübteda olarak mahallen merfûdur.
وَمَا يَنْظُرُ هٰٓؤُ۬لَٓاءِ اِلَّا صَيْحَةً وَاحِدَةً مَا لَهَا مِنْ فَوَاقٍ
وَ atıf harfidir. Ayetin ilk cümlesi hükümde ortaklık nedeniyle önceki ayetteki … اِنْ كُلٌّ اِلَّا cümlesine atfedilmiştir. Menfi muzari fiil sıygasında faide-i haber, inkârî kelamdır.
Nefy harfi مَا ve istisna edatı اِلَّا ile oluşan kasr cümleyi tekid etmiştir. İki tekid hükmündeki kasr, fiille mef’ûl arasındadır.
يَنْظُرُونَ maksûr/sıfat, صَيْحَةً maksûrun aleyh/mevsûf olmak üzere kasr-ı sıfat ale’l-mevsûftur. Yani fail tarafından gerçekleştirilen fiil, başkasına değil bu mef’ûle tahsis edilmiştir.
Kasr-ı mevsûf ale’s-sıfat olması da caizdir. Yani bu durumda fail, mef'ûl üzerinde gerçekleşen fiile tahsis edilmiştir. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
Kasr cümlesinde çoğunlukla olumlu mana açıkça ifade edilirken, olumsuz mana zımnen ifade edilir. Bu üslupta îcâz ve mübalağa vardır.
Müsnedün ileyhin işaret ismi ile marife olması tahkir içindir.
صَيْحَةً ’deki tenvin tazim ve nev ifade eder. وَاحِدَةً kelimesi صَيْحَةً için sıfattır. Sıfat, mevsûfunun sahip olduğu bir özelliğe işaret etmek için yapılan tetmim ıtnâbı sanatıdır.
Bu sıfat sayhanın azametini arttırır.
Fiil cümlesi, isim cümlesine atfedilmiştir. Aslolan, aynı üsluptaki cümlelerin birbirine atfıdır. İsim cümlesinin anlamında sabitlik ve devamlılık, fiil cümlesinin anlamında ise yenilenme ve tekrarlanma vardır.
Şayet hem devamlılık hem fiilin tekrarı ve yenilenmesi kastediliyorsa, isim cümlesi fiil cümlesine atfedilebilir. Bunun aksi de mümkündür. Mesela, fiil cümlesinden fiilin zaman zaman yenilendiğini, isim cümlesinden ise başlayıp halen devam ettiği kastediliyorsa aralarında atıf yapılabilir. (Rıfat Resul Sevinç, Belâgatta Fasıl-Vaslın Genel Kuralları Ve “Vâv”ın Kullanımı Ekev Akademi Dergisi, Yıl: 21, Sayı: 69 (Kış 2017))
هٰٓؤُ۬لَٓاءِ ile Mekke halkı kastedilmiştir. Bu kelimenin yalanlayan bütün topluluklara işaret etmesi de mümkündür; çünkü kendilerinden söz edildiği için orada hazır gibidirler veya Allah’ın huzurunda gibidirler. (Keşşâf)
صَيْحَةً ‘in ikinci sıfatı olan مَا لَهَا مِنْ فَوَاقٍ cümlesi, sübut ve istimrar ifade eden menfi isim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır.
Cümlede, takdim tehir ve îcâz-ı hazif sanatları vardır. Car mecrur olan لَهَا , mahzuf mukaddem habere mütealliktir. مِنْ فَوَاقٍ car mecruru, muahhar mübtedadır. Zaid مِنْ harfi sebebiyle فَوَاقٍ lafzen mecrur, mahallen merfudur.
İsim cümleleri, mübteda ve haberden oluşur. Zaman ifade etmez. Asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa, asıl konulduğu mana olan sübutu (sabit olması) veya bazı karînelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meâni İlmi)
Daha sonra Cenab-ı Hak, helakleri gecikse bile o azabın onların başına geldiğini beyan etmek üzere sütün memeye dönme aralığı kadar bile gecikmeyecek, bir tek korkunç sesten başka birşey beklemiyorlar… buyurmuştur. (Fahreddin er-Râzî)
فَوَاقٍ iki süt sağımı aralığı demektir. Çünkü dişi devenin sütü sağılır sonra kısa bir süre memelerine süt dolması için yavrusunun emmesine izin verilir. Ardından bir kez daha sağılır. (Ruhu-l Beyân)