ثُمَّ اِنَّكُمْ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ عِنْدَ رَبِّكُمْ تَخْتَصِمُونَ۟
Özellikle Mekke’nin ileri gelen Arap müşrikleri, daha çok maddî çıkarlarının ve toplumsal mevkilerinin sarsılacağı korkusuyla İslâm’ın iman esaslarına, ahlâkî ve toplumsal hayatla ilgili esaslarına karşı koymuşlardı; esasında inkârcı tavırların hepsinde bu tür psikolojik ve toplumsal sebeplerin etkisinden söz edilebilir. İşte bunun için âyetlerde peygamberinden en azılı inkârcısına kadar herkesin öleceği gerçeği hatırlatılmakta; yargılanmak üzere Allah’ın huzurunda toplandıkları zaman peygamberin de inkârcının da iddiasını ortaya koyacağı belirtilmektedir. Bu durumda her insan, Allah’ın huzurunda haksız çıkıp âhiret azabıyla cezalandırılması sonucunu doğuracak inanç ve davranışlardan kaçınmalı; bunun için de duyguları ve ihtiraslarıyla değil, aklı ve basiretiyle davranmalıdır.
Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 616
ثُمَّ اِنَّكُمْ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ عِنْدَ رَبِّكُمْ تَخْتَصِمُونَ۟
ثُمَّ tertip ve terahi ifade eden atıf harfidir. Matuf ve matufun aleyh arasında hem sıra olduğunu hem de fiillerin meydana gelişi arasında uzun bir sürenin bulunduğunu gösterir. Süre bakımından فَ harfinin zıttıdır. ثُمَّ ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştiremez. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
İsim cümlesidir. اِنَّ tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb haberini ref eder. كُمْ muttasıl zamiri اِنَّ ’nin ismi olarak mahallen mansubdur.
يَوْمَ zaman zarfı تَخْتَصِمُونَ۟ ‘ye mütealliktir. الْقِيٰمَةِ muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.
عِنْدَ mekân zarfı تَخْتَصِمُونَ۟ ‘ye mütealliktir. رَبِّكُمْ muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur. Muttasıl zamir كُمْ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
تَخْتَصِمُونَ۟ kelimesi اِنَّ ’nin haberi olup mahallen merf’udur. تَخْتَصِمُونَ۟ fiili نَ ‘un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur.
تَخْتَصِمُونَ۟ fiili, sülâsî mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil iftiâl babındadır. Sülâsîsi خصم ’dir.
İftiâl babı fiile mutavaat (dönüşlülük), ittihaz (edinmek, bir şeyi kendisi için yapmak), müşareket (ortaklık), izhar (göstermek), ihtiyar (seçmek), talep ve çaba göstermek manaları katar. İfteale kalıbı hem soyut hem somut anlamlı fiiller için kullanılır.
ثُمَّ اِنَّكُمْ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ عِنْدَ رَبِّكُمْ تَخْتَصِمُونَ۟
Bu cümle rütbe açısından tertibe delalet eden ثُمَّ atıf harfi ile atfedilmiştir. Çünkü kıyamet günü aralarının ayrılacağı haberi bu makamda, ölüme gidecekleri haberinden daha önemlidir. (Âşûr)
Terahi ifade eden ثُمَّ atıf harfiyle makabline atfedilen ثُمَّ اِنَّكُمْ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ cümlesi, اِنَّ ile tekid edilmiş, sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır.
Cümlede takdim-tehir sanatı vardır. Zaman zarfı يَوْمَ , ihtimam için amili olan تَخْتَصِمُونَ۟ ‘a takdim edilmiştir. Müsned تَخْتَصِمُونَ۟ şeklinde müspet muzari fiil sıygasında gelerek hükmü takviye, hudûs, teceddüt ve istimrar ifade etmiştir.
Yalnızca bir isim cümlesi bile devam ve sübut ifade ettiğinden, اِنَّ ve isim cümlesi ve isnadın tekrarı olmak üzere üç tekid içeren bu ve benzeri cümleler çok muhkem/sağlam cümlelerdir.
İsim cümleleri sübut ifade eder. İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karinelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
Cümlede müsnedin muzari fiil cümlesi olarak gelmesi hükmü takviye, hudûs ve teceddüt ifade eder. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde, muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.
Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler.(Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
عِنْدَ رَبِّكُمْ izafeti muzâfun ileyhin ve عِنْدَ ’nin şanı içindir. Bu izafetle, muzâfun ileyh olan كُمْ zamirinin işaret ettiği kişilerce Allah'ın rububiyet vasfının hatırlanması ve haşyetin artması murad edilmiştir.
Ayette mütekellim Allah Teâlâ olduğu halde رَبَّ isminin zikredilmesi tecrîd sanatıdır.
Bu davalaşma aşamasında ey Peygamberim! Sen, Allah katından sana verilen hükümleri ve öğütleri ve ezcümle bu ayetlerin içerdiği hakikatleri onlara tebliğ ettiğini ve hakka daveti tam olarak gerçekleştirdiğinı, onların ise, kibir ve inada daldıklarını hüccetle ileri süreceksin.
Diğer bir görüşe göre ise, bu davalaşmaktan murad, dünyada insanlar arasında cereyan eden davalaşmalardır. Ancak birinci görüş, en zahir ve bundan sonra zikredilecek ayetlere en münasip olanıdır. Çünkü bu ayetler, küfür ve iman konusunda iki taraf arasında cereyan eden davalaşmayı beyan etmektedir. (Ebüssuûd)