اِنَّ الْمُنَافِق۪ينَ فِي الدَّرْكِ الْاَسْفَلِ مِنَ النَّارِۚ وَلَنْ تَجِدَ لَهُمْ نَص۪يراًۙ
اِنَّ الْمُنَافِق۪ينَ فِي الدَّرْكِ الْاَسْفَلِ مِنَ النَّارِۚ
İsim cümlesidir. اِنَّ tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir, ismini nasb haberini ref eder.
الْمُنَافِق۪ينَ kelimesi اِنَّ ’nin ismidir. Nasb alameti ي ’dir. Cemi müzekker salim kelimeler ي ile nasb olurlar.
فِي الدَّرْكِ car mecruru اِنَّ ’nin mahzuf haberine müteallıktır. الْاَسْفَلِ kelimesi الدَّرْكِ ’nin sıfatıdır. مِنَ النَّارِ car mecruru الدَّرْكِ ’nin mahzuf haline müteallıktır.
الْاَسْفَلِ kelimesi ism-i tafdil kalıbındadır.
الدَّرْكِ kelimesi دَرَكَةٍ ‘nin çoğuludur. Zıttı الدَّرَجِ ’dir. الدَّرَجِ kelimesi دَرَجَةٍ’nin çoğuludur. (Âşûr)
Dahhâk, “Bir şey üst üste yığıldığında, onun her katına ‘derece’ denir. Bir şey alt alta (aşağıya doğru) sıralanırsa onun her katına da ‘dereke’ denilir.” demiştir. (Fahreddin er-Râzî)
وَلَنْ تَجِدَ لَهُمْ نَص۪يراًۙ
وَ atıf harfidir. لَنْ muzariyi nasb ederek manasını olumsuz müstakbele çeviren harftir. Tekid ifade eder.
تَجِدَ mansub muzari fiildir. Fail ise müstetir zamir أنت’dir. لَهُمْ car mecruru نَص۪يرًا ’e müteallıktır.
نَص۪يرًا kelimesi تَجِدَ fiilinin mef’ûlun bihi olup fetha ile mansubtur.
اِنَّ الْمُنَافِق۪ينَ فِي الدَّرْكِ الْاَسْفَلِ مِنَ النَّارِۚ وَلَنْ تَجِدَ لَهُمْ نَص۪يراًۙ
Müstenefe olan ayetin ilk cümlesi sübut ifade eden isim cümlesidir. اِنَّ ile tekid edilmiş faide-i haber inkarî kelamdır.
Cümlede اِنَّ ’nin haberi mahzuftur. Dolayısıyla cümlede îcâz-ı hazif sanatı vardır.
فِي الدَّرْكِ الْاَسْفَلِ izafeti, az sözle çok anlam yanında tahkir de ifade eder.
اِنَّ ’nin haberine matuf olan وَلَنْ تَجِدَ لَهُمْ نَص۪يرًاۙ cümlesi menfi muzari fiil sıygasında faide-i haber talebî kelamdır.
Fiilin muzari sıygada gelmesi hudûs, teceddüt ve istimrar ifade eder. Ayrıca muzari fiildeki tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesi etkilenir.
نَص۪يرًاۙ ’deki tenvin nev ve kıllet ifade eder. “Hiçbir” anlamındadır. Olumsuz siyakta nekre, selbin umumuna işarettir.
142. ayet gibi başlamıştır. Dolayısıyla iki ayet arasında reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatı vardır.
Gelecekte vaki olacak hadiseler isim cümlesiyle ifade edilmiştir. Bu da kesinlik ve sübut ifade eder. Aynı zamanda tecessüm sanatıdır.
فِي الدَّرْكِ الْاَسْفَلِ ibaresinde tecrîd vardır. Sanki bu ibareyle “Nâr”ın içinde farklı bir yermiş gibi ifade edilmiştir.
الدَّرْكِ; aşağı doğru inen, دَرَج; yukarı doğru çıkan basamaklara denir.