وَاللّٰهُ اَعْلَمُ بِاَعْدَٓائِكُمْۜ وَكَفٰى بِاللّٰهِ وَلِياًّۗ وَكَفٰى بِاللّٰهِ نَص۪يراً
وَاللّٰهُ اَعْلَمُ بِاَعْدَٓائِكُمْۜ
İsim cümlesidir. وَ istînâfiyyedir. اللّٰهُ lafza-i celâli, mübteda olarak mahallen merfûdur. اَعْلَمُ haberdir.
بِاَعْدَٓائِكُمْ car mecruru اَعْلَمُ fiiline müteallıktır. Muttasıl zamir كُمْ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
وَكَفٰى بِاللّٰهِ وَلِياًّۗ
Fiil cümlesidir. وَ atıf harfidir. كَفٰى elif üzere mukadder fetha ile mebni mazi fiildir. بِ zaiddir. اللّٰهِ lafzen mecrur olup كَفٰى fiilinin faili olarak mahallen merfûdur. وَلِيًّا ise hal veya temyiz olup fetha ile mansubtur.
وَكَفٰى بِاللّٰهِ نَص۪يراً
وَاللّٰهُ اَعْلَمُ بِاَعْدَٓائِكُمْۜ
Ayetin وَ ’la gelen ilk cümlesi müstenefedir. Hal olduğu da söylenen, mübteda ve haberden oluşmuş bu cümle, faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Müsnedün ileyhin bütün esma-i hüsnaya ve kemâl sıfatlara şamil olan lafza-i celâlle marife olması tazim, telezzüz, teberrük ve haşyet uyandırmak içindir.
Ayette mütekellim Allah Teâlâ’dır. Dolayısıyla lafza-i celâlde tecrîd sanatı vardır.
وَاللّٰهُ اَعْلَمُ [Allah en iyi bilendir] ibaresinde bilme fiili tafdîl kipinde gelerek mübalağa ifade etmiştir.
وَاللّٰهُ اَعْلَمُ بِاَعْدَٓائِكُمْۜ [Allah sizin düşmanlarınızı daha iyi bilir]. Lâzım söylenmiş, melzûmu yani ‘sizi korur’ manası kastedilmiştir.
بِاَعْدَٓائِكُمْۜ İzafeti muzâfın tahkiri içindir.
وَاللّٰهُ اَعْلَمُ بِاَعْدَٓائِكُمْ mu'teriza cümlesidir. Tarizdir. Çünkü Yahudiler haset ve düşmanlıkları dolayısıyla müminlerin delalette olmalarını istemişlerdir. (Âşûr)
وَكَفٰى بِاللّٰهِ وَلِياًّۗ وَكَفٰى بِاللّٰهِ نَص۪يراً
وَ atıftır. Cümle müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber talebî kelamdır.
بِاللّٰهِ ‘deki بِ harfi zaiddir. Lafza-i celâl, كَفٰى fiilinin failidir.
Cümlede mütekellimin Allah Tealâ olması dolayısıyla اللّٰهِ isminde tecrîd sanatı vardır.
وَلِيًّاۗ temyiz veya haldir. Temyiz ve hal, anlamı kuvvetlendiren ıtnâb sanatıdır.
Cümle mesel tarikinde tezyîldir. Tezyîl cümleleri ıtnâb babındandır. Tezyîl cümlesi önceki cümleyi tekid için gelmiştir. Mesel tarikinde olanlar müstakil olarak da bir mana ifade eder. Yani müstakil olarak dillerde dolaşır, atasözü gibi halk arasında bilinir.
Ayetin sonunda Allah size veli olarak yeter buyurulmuştur. Yani düşmanlarınıza karşı sizi korur. O halde düşmanlardan korkmayın demektir. Cümlede lâzım-melzûm alakasıyla mecaz-ı mürsel sanatı vardır.
Ayetin aynı üslupta gelen son cümlesi makabline وَ ‘la atfedilmiştir.
Allah ismi üç kere geçmiştir. Tazim ifade eder. Heybet uyandırır. Lezzet verir. Ayrıca bu tekrarda ve lafzi tekid olan وَكَفٰى بِاللّٰهِ sözlerinde ıtnâb ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.
نَص۪يرًا ve وَلِيًّاۗ kelimelerinin nekre gelişi tazim, nev ve teksir ifade eder. Bu kelimeler arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.
اَعْدَٓائِكُمْۜ - وَلِيًّاۗ arasında tıbâk-ı îcab sanatı vardır.
وَاللّٰهُ اَعْلَمُ بِاَعْدَٓائِكُمْۜ [Allah sizin düşmanlarınızı (sizden) daha iyi biliyor.] İşte, bunların düşmanlığını size haber veriyor, onların durumu ve sizden ne istedikleri hakkında sizi bilgilendiriyor. Siz de onlardan sakının, işlerinizde onlardan nasihat istemeyin ve onlara danışmayın. وَكَفٰى بِاللّٰهِ وَلِيًّاۗ وَكَفٰى بِاللّٰهِ نَص۪يرًا [Veli olarak da Allah yeter, yardımcı olarak da Allah yeter.] Onların değil de Allah’ın sahipliğine ve Allah’ın yardımına güvenin. Yahut onlardan perva etmeyin (korkmayın), Allah size yardım eder ve hilelerine karşı size yeter. (Keşşâf)
وَكَفٰى بِاللّٰهِ وَلِيًّاۗ وَكَفٰى بِاللّٰهِ نَص۪يرًا cümlesi Allah’ın yardımı sebebiyle müminlerin nefislerini sakinleştirmek için tezyîldir.
Her iki cümlede de kifayet fiilinin kullanılması ve özellikle ikinci cümlede zamir makamında ism-i celilin (Allah adının) zikredilmesi,
- Her iki cümlenin bağımsızlığını takviye,
- Dostluk ve yardımda Allah (cc) ın kifayetini tekid,
- Her iki hükmün illetini zımnen bildirmek içindir. (Ebüssuûd)
كَفى fiilinin failine بِ harf-i cerinin dahil olması kifayeti tekid etmek için zaiddir. (Âşûr)