اَفَلَا يَتَدَبَّرُونَ الْقُرْاٰنَۜ وَلَوْ كَانَ مِنْ عِنْدِ غَيْرِ اللّٰهِ لَوَجَدُوا ف۪يهِ اخْتِلَافاً كَث۪يراً
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | أَفَلَا |
|
|
2 | يَتَدَبَّرُونَ | düşünmüyorlar mı? |
|
3 | الْقُرْانَ | Kur’an’ı |
|
4 | وَلَوْ | ve eğer |
|
5 | كَانَ | olsaydı |
|
6 | مِنْ | -ından |
|
7 | عِنْدِ | taraf- |
|
8 | غَيْرِ | başkası |
|
9 | اللَّهِ | Allah’tan |
|
10 | لَوَجَدُوا | bulurlardı |
|
11 | فِيهِ | onda |
|
12 | اخْتِلَافًا | birbirini tutmaz |
|
13 | كَثِيرًا | çok şey |
|
“Kur’ân mucizesi” 6 dakika 13 saniye
daha fazlası için;
https://www.youtube.com/playlist?list=PLMqaXpfGMqXg97V8mF4vhlqEix8eLpNp2
اَفَلَا يَتَدَبَّرُونَ الْقُرْاٰنَۜ
Hemze istîfham harfidir. فَ atıf harfidir. لَا يَتَدَبَّرُونَ cümlesi mukadder istînâfa matuftur. Takdiri أيعرضون فلا يتدبرون şeklindedir.
لَا nefiy harfi olup olumsuzluk manasındadır. يَتَدَبَّرُونَ fiili نَ ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur. الْقُرْاٰنَ mef’ûlun bih olup fetha ile mansubtur.
يَتَدَبَّرُونَ fiili, sülâsî mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. تَفَعَّلَ babındadır. Sülâsîsi دبر ’dir. Bu bab fiile mutavaat, tekellüf, ittihaz, sayruret, tecennüb (sakınma) ve talep anlamları katar.
وَلَوْ كَانَ مِنْ عِنْدِ غَيْرِ اللّٰهِ لَوَجَدُوا ف۪يهِ اخْتِلَافاً كَث۪يراً
وَ istînâfiyyedir. لَوْ gayrı cazim şart harfidir. Cümleye muzâf olur. كَانَ ’nin dâhil olduğu cümle şart cümlesidir.
كَانَ nakıs mebni mazi fiildir. İsim cümlesinin önüne geldiğinde ismini ref haberini nasb eder. كَانَ ’nin ismi, müstetir olup takdiri هُو ’dir. مِنْ عِنْدِ car mecruru كَانَ ’nin mahzuf haberine müteallıktır.
غَيْرِ muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur. Aynı zamanda muzâftır. اللّٰهِ lafza-i celâli, muzâfun ileyh olup kesra ile mecrudur.
لَ harfi لَوْ’ın cevabının başına gelen vakıadır. وَجَدُوا damme üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur. ف۪يهِ car mecruru وَجَدُوا fiiline müteallıktır. اخْتِلَافًا mef’ûlun bih olup fetha ile mansubtur. كَث۪يرًا kelimesi اخْتِلَافًا’in sıfatıdır.اَفَلَا يَتَدَبَّرُونَ الْقُرْاٰنَۜ
İstifham üslubunda talebî inşâî isnad olan cümle, mukadder istînâfa matuftur. Takdiri, أيعرضون فلا يتدبرون (Yüz mü çeviriyorlar, artık düşünmezler mi?) olabilir.
İnkârî istifham olan bu cümle, kınama ve azarlama manasına geldiği için mecaz-ı mürsel mürekkebtir. Ayrıca soruda tecâhül-i ârif sanatı vardır.
Taaccüb ve azarlamak için gelmiş inkâri istifhamdır. Tedebbür sebeplerinin çokluğuna rağmen cehaletleri devam etmektedir. (Âşûr)
Tedebbür etmek; manayı anlamak, üzerinde fikir yürütmek demektir. Ayeti kerime Kur’an üzerinde tedebbüre davet eder. Tedbir kelimesi de bu köktendir. Bu fiil; تفاعّل kalıbı dolayısıyla tekellüf ifade eder. Yani zorlanmak, dönüşmek manaları taşır.
تَدَبّر kelimesinin aslı, bir şeyin sonuna bakmaktır. (Beyzâvî)
وَلَوْ كَانَ مِنْ عِنْدِ غَيْرِ اللّٰهِ لَوَجَدُوا ف۪يهِ اخْتِلَافاً كَث۪يراً
وَ istînâfiyyedir. Cümle şart üslubunda haberî isnaddır. كَانَ ’nin dâhil olduğu şart cümlesinde îcaz-ı hazif sanatı vardır. كَانَ مِنْ عِنْدِ غَيْرِ اللّٰهِ ’nin mahzuf haberine müteallıktır. Sübut ifade eden isim cümlesi faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Cevap cümlesi olan لَوَجَدُوا ف۪يهِ اخْتِلَافًا كَث۪يرًا mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Şart ve cevap cümlelerinden oluşan terkip, faide-i haber ibtidaî kelamdır.
عِنْدِ غَيْرِ اللّٰهِ izafetinde غَيْرِ ve عِنْد, lafza-i celâle muzâf oldukları için şeref kazanmışlardır.
كَث۪يرًا sıfattır. Dolayısıyla cümlede ıtnâb sanatı vardır.
اخْتِلَافًا kelimesinin nekreliği nev ve teksir ifade eder. Sıfat tamlaması şeklinde gelerek bu manalar tekid edilmiştir.
Mantık yollu kelamdır.