اِلَّا الْمُسْتَضْعَف۪ينَ مِنَ الرِّجَالِ وَالنِّسَٓاءِ وَالْوِلْدَانِ لَا يَسْتَط۪يعُونَ ح۪يلَةً وَلَا يَهْتَدُونَ سَب۪يلاً
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | إِلَّا | yalnız hariçtir |
|
2 | الْمُسْتَضْعَفِينَ | gerçekten zayıf |
|
3 | مِنَ |
|
|
4 | الرِّجَالِ | erkekler |
|
5 | وَالنِّسَاءِ | ve kadınlar |
|
6 | وَالْوِلْدَانِ | ve çocuklar |
|
7 | لَا |
|
|
8 | يَسْتَطِيعُونَ | gücü yetmeyenler |
|
9 | حِيلَةً | hiçbir çareye |
|
10 | وَلَا |
|
|
11 | يَهْتَدُونَ | ve (göç için) bulamayan |
|
12 | سَبِيلًا | yol |
|
Ancak bir çare bulamayacak, hicretin gerektirdiği sebeblere güç yetiremeyecek ve kendi kendine veya bir vasıta ile yolu doğrultup gidemeyecek olan gerçekten güçsüz ve çaresiz erkekler, kadınlar ve çocuklar hariç. Zira bu gibi çaresizleri Allah'ın affetmesi kuvvetle umulur. Bunlar için de gitgide kâfirleşme tehlikesi düşünülebileceğinden mutlak olarak affedilirler denemezse de çocuklar henüz yükümlü bulunmadıklarından, büyükler de kalplerindeki imanı korumak şartıyla hicret etmeme hususunda mazeretli olduklarından dolayı affedilmeye ve bağışlanmaya layıktırlar. "Allah çok affedici, çok bağışlayıcıdır."
( Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri)
اِلَّا الْمُسْتَضْعَف۪ينَ مِنَ الرِّجَالِ وَالنِّسَٓاءِ وَالْوِلْدَانِ لَا يَسْتَط۪يعُونَ ح۪يلَةً وَلَا يَهْتَدُونَ سَب۪يلاً
اِلَّا istisna harfidir. الْمُسْتَضْعَف۪ينَ istisna-i munkatı’ olup mansubtur. Nasb alameti ي’dir. Cemi müzekker salim kelimeler ي ile nasb olurlar.
İstisna; bir nesneyi, kişiyi veya hükmü istisna edatlarından biriyle cümledeki hükmün dışında tutmaktır. İstisnanın 3 unsuru vardır:
1. İstisna edatı: Cümlede kullanılan edatlardır.
2. Müstesna: İstisna edatından sonra gelen kelimedir. İstisna edilen, hariç tutulan kelimedir.
3. Müstesna minh: İstisna edatından önce gelen kelimedir. Kendisinden bir şeyin hariç tutulduğu, genellikle çoğul olan bir kelimedir.
Türkçeye “ama, ancak, -den başka, -sız, fakat, hariç, müstesna, yalnız, sadece” gibi kelimelerle tercüme edilir.
İstisnanın kısımları 3’e ayrılır:
1. Muttasıl istisna,
2. Munkatı’ istisna,
3. Müferrağ istisna (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi).
مِنَ الرِّجَالِ car mecruru الْمُسْتَضْعَف۪ينَ kelimesinin mahzuf haline müteallıktır.
النِّسَٓاءِ وَالْوِلْدَانِ atıf harfi وَ ’la الرِّجَالِ ’ye matuftur.
Atıf harflerinden biri kullanılarak iki kelimeyi veya iki cümleyi birbirine bağlamaya atf-ı nesak denir. Atıf harfinden önce gelene matufun aleyh, sonra gelene matuf denir. Matuf ve matufun aleyh arasında îrab bakımından, sıyga bakımından, cümlelerin haberî veya inşaî olması bakımından uyum olur. Mana bakımından aralarında uygunluk varsa fiil isme atfedilebilir. Müstetir zamir atıf olmaz.
Ve (و): Matuf ve matufun aleyhin hükümde ortak olduğunu belirtir. İkisi arasında tertip (sıra) olduğunu göstermez. Vav ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştirebilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
لَا nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır. يَسْتَط۪يعُونَ fiili نَ ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur. ح۪يلَةً mef’ûlun bih olup fetha ile mansubtur.
لَا يَهْتَدُونَ سَب۪يلًا cümlesi atıf harfi وَ ’la لَا يَسْتَط۪يعُونَ ’ye matuftur. لَا nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır. يَهْتَدُونَ fiili نَ ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur. سَب۪يلًا mef’ûlun bih olup fetha ile mansubtur.
يَسْتَط۪يعُونَ fiili sülâsî mücerrede üç harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. İstif’âl babındandır. Sülâsî fiili طوع ’dir. Bu bab fiile talep, tehavvül, vicdan, mutavaat, ittihaz ve itikat gibi anlamları katar.اِلَّا الْمُسْتَضْعَف۪ينَ مِنَ الرِّجَالِ وَالنِّسَٓاءِ وَالْوِلْدَانِ لَا يَسْتَط۪يعُونَ ح۪يلَةً وَلَا يَهْتَدُونَ سَب۪يلاً
Tehdidi hak edenlerin haricinde tutulanların bildirildiği ayette الْمُسْتَضْعَف۪ينَ müstesnadır. İstisna, munkatı’ veya muttasıldır. لَا يَسْتَط۪يعُونَ cümlesi الْمُسْتَضْعَف۪ينَ için sıfat veya haldir. Hal ve sıfat anlamı zenginleştiren ıtnâb sanatıdır.
لَا يَسْتَط۪يعُونَ [güçleri yetmez] cümlesinin îrabdaki yeri َالْمُسْتَضْعَف۪ينَ [ْçaresiz zavallılar]’ın veya ِالرِّجَالِ وَالنِّسَٓاءِ وَالْوِلْدَانِ [erkekler, kadınlar ve çocuklar]’ın sıfatıdır. Cümleler nekre olduğu halde bu olabilmiştir, çünkü nitelenen, harf-i tarifle gelmiş olsa da belirgin bir şeyi ifade etmemektedir. (Keşşâf)
الْوِلْدَانِ kelimesiyle köleler, buluğa yaklaşmış erkek çocuklar kastedildiği gibi çocuklar da kastediliyor olabilir. Eğer çocuklar kastediliyorsa bu hicretin önemi sebebiyle zikredilmiş demektir. Hicret o kadar önemlidir ki güçleri yetmiş olsaydı mükellef olmayan çocukların bile hicret etmesi gerekirdi demektir. (Ebüssuûd)
الْمُسْتَضْعَف۪ينَ kelimesinde cem’, الرِّجَالِ وَالنِّسَٓاءِ وَالْوِلْدَانِ kelimelerinde tefrik vardır.
الْمُسْتَضْعَف۪ينَ - يَسْتَط۪يعُونَ kelimeleri arasında iştikak cinası ve reddül’-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.
الرِّجَالِ وَالنِّسَٓاءِ وَالْوِلْدَانِ kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.
Ancak bir çare bulamayacak, hicretin gerektirdiği sebeplere güç yetiremeyecek ve kendi kendine veya bir vasıta ile yolu doğrultup gidemeyecek olan gerçekten güçsüz ve çaresiz erkekler, kadınlar ve çocuklar hariç. (Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri)
يَسْتَط۪يعُونَ - يَهْتَدُونَ kelimelerinde müennesin müzekkere katılması yoluyla tağlîb sanatı vardır.
“Ey iman edenler!” şeklindeki hitapların çoğunda kadınların erkeklere katılması yoluyla tağlîb vardır. (Prof. Dr. Ali Bulut, Belagat)