فَلَمَّا رَاَوْا بَأْسَنَا قَالُٓوا اٰمَنَّا بِاللّٰهِ وَحْدَهُ وَكَفَرْنَا بِمَا كُنَّا بِه۪ مُشْرِك۪ينَ
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | فَلَمَّا | ne zaman ki |
|
2 | رَأَوْا | gördüler |
|
3 | بَأْسَنَا | hışmımızı |
|
4 | قَالُوا | dediler |
|
5 | امَنَّا | inandık |
|
6 | بِاللَّهِ | Allah’a |
|
7 | وَحْدَهُ | tek |
|
8 | وَكَفَرْنَا | ve inkar ettik |
|
9 | بِمَا | şeyleri |
|
10 | كُنَّا | olan |
|
11 | بِهِ | O’na |
|
12 | مُشْرِكِينَ | ortak koştuğumuz |
|
فَلَمَّا رَاَوْا بَأْسَنَا قَالُٓوا اٰمَنَّا بِاللّٰهِ وَحْدَهُ
فَ atıf harfidir. لَمَّا kelimesi حين (...dığı zaman) manasında şart anlamı taşıyan zaman zarfıdır. Cümleye muzâf olur.
لَمَّا ; muzarinin başında cezm, kalb ve nefy harfi, mazinin başında ise zaman zarfıdır.
لَمَّا ; maziden önce vakta ki,...dığı zaman, manalarına gelen, cezmetmeyen, şart manalı zaman zarfıdır. Şart fiili de, cevap fiili de mazi veya mazi manalı olmalıdır. (Meral Çörtü, Cümle Kuruluşu ve Tercüme Tekniği)
رَاَوْا ile başlayan fiil cümlesi muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. رَاَوْا fiili mahzuf elif üzere mukadder damme ile mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur. بَأْسَنَا mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur. Mütekellim zamiri نَا muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
فَ karînesi olmadan gelen قَالُٓوا اٰمَنَّا بِاللّٰهِ وَحْدَهُ cümlesi şartın cevabıdır.
قَالُٓوا damme üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur. Mekulü’l-kavli اٰمَنَّا بِاللّٰهِ ‘dir. قَالُٓوا fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur.
اٰمَنَّا sükun üzere mebni mazi fiildir. Mütekellim zamir نَا fail olarak mahallen merfûdur. بِاللّٰهِ car mecruru اٰمَنَّا fiiline mütealliktir.
وَحْدَهُ kelimesi hal olup fetha ile mansubdur. Muttasıl zamiri هُ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
Hal, cümlede failin, mef’ûlun veya her ikisinin durumunu bildiren lafızlardır (kelime veya cümle). Hal, “nasıl?” sorusunun cevabıdır. Halin durumunu açıkladığı kelimeye “zül-hal” veya “sahibu’l-hal” denir. Umumiyetle hal nekre, sahibu’l hal marife olur. Hal mansubdur. Türkçeye “…rek, …rak, …dığı, halde iken, olduğu halde” gibi ifadelerle tercüme edilir. Sahibu’l hal açık isim veya zamir olduğu gibi müstetir (gizli) zamir de olabilir. Hali sahibu’l hale bağlayan zamire rabıt zamiri denir. Bu zamir bariz (açık), müstetir (gizli) veya mahzuf (hazf edilmiş) olarak gelir.
Hal sahibu’l-hale ya و (vav-ı haliye) ya zamirle veya her ikisi ile bağlanır. Hal üçe ayrılır: 1. Müfred olan hal (Müştak veya camid), 2. Cümle olan hal (İsim veya fiil), 3. Şibh-i cümle olan hal (Harf-i cerli veya zarflı isim). Burada müfred hal olarak gelmiştir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
وَكَفَرْنَا بِمَا كُنَّا بِه۪ مُشْرِك۪ينَ
كَفَرْنَا atıf harfi وَ ‘la اٰمَنَّا fiiline matuftur. كَفَرْنَا sükun üzere mebni mazi fiildir. Mütekellim zamiri نَا fail olarak mahallen merfûdur. مَا müşterek ism-i mevsûlü بِ harf-i ceriyle كَفَرْنَا ‘ya mütealliktir. İsm-i mevsûlun sılası كُنَّا ‘dır. Îrabdan mahalli yoktur.
كُنَّا nakıs, mebni mazi fiildir. İsim cümlesinin önüne geldiğinde, ismini ref haberini nasb eder. نَّا mütekellim zamiri كُنَّا ‘nın ismi olarak mahallen merfûdur.
بِه۪ car mecruru مُشْرِك۪ينَ ‘ye mütealliktir.
مُشْرِك۪ينَ kelimesi كُنَّا ‘nın haberi olarak mahallen mansub olup nasb alameti ي ‘dir. Cemi müzekker salim kelimeler harfle îrablanır.
اٰمَنَّا fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil if’âl babındandır. Sülâsîsi أمن ’dir.
İf’al babı fiile tadiye (geçişlilik) kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak) mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar. Bazan da fiilin mücerret manasını ifade eder.
مُشْرِك۪ينَ kelimesi; sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan if’al babının ism-i failidir.
İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
فَلَمَّا رَاَوْا بَأْسَنَا قَالُٓوا اٰمَنَّا بِاللّٰهِ وَحْدَهُ
فَ atıftan mücerret, takip için gelmiştir. لَمَّا , kelimesi حين manasında şart anlamı taşıyan zaman zarfıdır. Cümleye muzâf olur. Cevap fiiline mütealliktir.
Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelam olan رَاَوْا بَأْسَنَا şeklindeki şart cümlesi لَمَّا ’nın muzâfun ileyhidir.
فَ karinesi olmadan gelen cevap cümlesi قَالُٓوا اٰمَنَّا بِاللّٰهِ وَحْدَهُ , müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Şart ve cevap cümlelerinden müteşekkil terkip, şart üslubunda faide-i haber ibtidaî kelamdır. Haber cümlesi yerine şart üslubunun tercih edilmesi, şart üslubunun daha beliğ ve etkili olmasındandır.
Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Hâlidî, Vakafat, S.107)
Nahivcilere göre şart fiili olarak kullanılan mazi fiil gelecek zaman ifade eder. (Fâdıl Sâlih Samerrâî Tefsir, c. 2, s. 88.)
قَالُوا fiilinin mekulü’l-kavli, müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Güvenli oldu, emniyette oldu anlamındaki اٰمَن fiilinin بِ harfi ile gelerek ‘iman etti’ manasında olması, tazmin sanatıdır.
وَحْدَهُ kelimesi haldir. Hal cümleleri anlamı zenginleştiren ıtnâb sanatıdır.
Ayette mütekellim Allah Teâlâ olduğu için lafza-i celâlde tecrîd sanatı vardır.
وَحْدَهُ ve بَأْسَنَا izafetleri az sözle çok anlam ifade etmek maksadıyla gelmiştir. Ayrıca Allah Teâlâ’ya ait zamirlere muzâf olmak بَأْسَ için tazim ifade eder.
Bu sözü, Allah’ın hışmını gördükleri vakit Nuh kavmi, Hud kavmi, Salih kavmi ve kendilerine helak inen bütün kavimler söylemiştir. Bu kavimler helakı gördükleri vakit içlerinde büyük bir sarsıntı duymuş ve iç içe oldukları şeyi inkar etmişlerdir. Onlardan perde kalkmıştır. Ancak bu iman reddedilen bir iman olup kabul edilmez. Çünkü her şey ayan beyan görüldüğü zamanki iman, iman değildir. Allah zorunlu imanı değil sadece tercih edilen imanı kabul eder.(Muhammed Ebu Musa, Hâ-Mîm Sureleri Belâgî Tefsiri, C. 1, s. 399)
وَكَفَرْنَا بِمَا كُنَّا بِه۪ مُشْرِك۪ينَ
Bu cümle atıf harfi وَ ‘la mekulü’l-kavl cümlesine atfedilmiştir. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Hâlidî, Vakafât, s.107)
Mecrur mahaldeki مَٓا müşterek ism-i mevsûlu, başındaki بِ harf-i ceriyle birlikte كَفَرْنَا fiiline mütealliktir. Sılası olan كُنَّا بِه۪ مُشْرِك۪ينَ , nakıs fiil كان ’nin dahil olduğu sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber ibtidaî kelamdır.
كَان ’nin haberinin ism-i fail kalıbında gelmesi durumun devamlılığına işaret etmiştir.
İsim cümlesinde yer alan ism-i fail, çoğunlukla sübut ve süreklilik anlamı ifade eder. Fiil cümlesinde yer alan ism-i fail ise hudûs ve yenilenme anlamı ifade eder. İsm-i fail, isim cümlesi bağlamında kullanılıp başında tekid lâmı (lâm-ı muzahlaka) bulunursa bu durum sübut manasını artırır. (Muhammed Rızk, Dr. Öğr. Üyesi, Hitit Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi, Arap Dili ve Belâgatı Anabilim Dalı, Kur’an-ı Kerim’de İsm-i Failin İfade Göstergesi (Manaya Delaleti, Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Haziran/June 2020, 19/1: 405-426)
كَان ’nin haberi isminin içine karışır ve adeta onun mahiyetinden bir cüz olur. (Muhammed Ebu Musa, Hâ-Mîm Sureleri Belâgî Tefsiri 5, Duhan, s. 124)
بِه۪ car mecruru, مُشْرِك۪ينَ ’ye mütealliktir. Car mecrurun amiline takdimi önemine binaendir. Bu, takdim tehir sanatıdır.
اٰمَنَّا - كَفَرْنَا kelimeleri arasında tıbâk-ı îcab sanatı, كَفَرْنَا - مُشْرِك۪ينَ kelimeleri arasında ise mürâât-ı nazîr sanatı vardır.
بِمَا كُنَّا ibaresindeki بِ , sebebiyye ifade eder.