Zuhruf Sûresi 20. Ayet

وَقَالُوا لَوْ شَٓاءَ الرَّحْمٰنُ مَا عَبَدْنَاهُمْۜ مَا لَهُمْ بِذٰلِكَ مِنْ عِلْمٍۗ اِنْ هُمْ اِلَّا يَخْرُصُونَۜ  ...

“Eğer Rahmân dileseydi, biz onlara kulluk etmezdik” dediler. Bu konuda hiçbir bilgileri yoktur. Onlar sadece yalan söylüyorlar.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَقَالُوا ve dediler ki ق و ل
2 لَوْ eğer
3 شَاءَ dileseydi ش ي ا
4 الرَّحْمَٰنُ Rahman ر ح م
5 مَا
6 عَبَدْنَاهُمْ biz onlara tapmazdık ع ب د
7 مَا yoktur
8 لَهُمْ onların
9 بِذَٰلِكَ bu hususta
10 مِنْ hiçbir
11 عِلْمٍ bilgileri ع ل م
12 إِنْ
13 هُمْ onlar
14 إِلَّا sadece
15 يَخْرُصُونَ saçmalıyorlar خ ر ص
 

O’ndan alınan bir bilgiye (vahye, kitaba) dayanmadan “O isteseydi biz putlara tapmazdık, şöyle veya böyle yapardık” demek, boş bir iddiada bulunma örneği olmanın ötesinde bir anlam taşımaz.

22. âyetin ortaya koyduğu gerçek evrenseldir; tarihte ve günümüzde inanç ve kanaatlerin büyük bir kısmı taklide dayanır. Burada taklitten maksat, kanıt aramadan, aklını işletmeden, şüphe ve test etmeden bir otoritenin söylediklerini kabul etmek ve ona inanmaktır. Müşrik Araplar da Allah, din, putlar ve melekler gibi konulardaki bilgilerini vahiy, akıl, gözlem gibi muteber bilgi kaynaklarına değil, taklide dayandırıyorlardı.

Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 770-771
 

وَقَالُوا لَوْ شَٓاءَ الرَّحْمٰنُ مَا عَبَدْنَاهُمْۜ

 

Fiil cümlesidir. وَ  atıf harfidir. Matuf ve matufun aleyhin hükümde ortak olduğunu belirtir. İkisi arasında tertip (sıra) olduğunu göstermez. Vav ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştirebilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)  

قَالُوا  damme üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ ı fail olarak mahallen merfûdur. Mekulü’l-kavli  لَوْ شَٓاءَ الرَّحْمٰنُ ‘dur.  قَالُوا  fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur. 

لَوْ  gayr-ı cazim şart harfidir.  شَٓاءَ  fetha üzere mebni mazi fiildir.  الرَّحْمٰنُ  fail olup lafzen merfûdur.

مَا عَبَدْنَاهُمْۜ  şartın cevabıdır.  مَا  nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır.  عَبَدْنَاَاهُمْ  sükun üzere mebni mazi fiildir. Mütekellim zamiri  نَا  fail olarak mahallen merfûdur. Muttasıl zamir  هُمْ  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur. 


مَا لَهُمْ بِذٰلِكَ مِنْ عِلْمٍۗ 

 

مَا  nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır.  لَهُمْ  car mecruru mahzuf mukaddem habere mütealliktir.  بِذٰلِكَ  car mecruru  عِلْمٍ ‘e mütealliktir.  مِنْ  zaiddir.  عِلْمٍ  lafzen mecrur, muahhar mübteda olarak mahallen merfûdur. 


 اِنْ هُمْ اِلَّا يَخْرُصُونَۜ

 

اِنْ  nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır. Munfasıl zamir  هُمْ  mübteda olarak mahallen merfûdur.

اِلَّا  hasr edatıdır.  يَخْرُصُونَ  mübtedanın haberi olarak mahallen merfûdur.

يَخْرُصُونَ  fiili,  نَ ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul  و ’ı fail olup mahallen merfûdur.

 

وَقَالُوا لَوْ شَٓاءَ الرَّحْمٰنُ مَا عَبَدْنَاهُمْۜ 

 

Ayet atıf harfi  وَ ‘la önceki ayetteki  وَجَعَلُوا الْمَلٰٓئِكَةَ الَّذ۪ينَ  cümlesine atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. 

Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.

قَالُوا  fiilinin mekulü’l-kavli olan  لَوْ شَٓاءَ الرَّحْمٰنُ مَا عَبَدْنَاهُمْۜ  cümlesi, şart üslubunda haberî isnaddır.

Nahivciler  لَوْ  edatını: Şart gerçekleşmediği için cevabının da gerçekleşmemesini gerektiren bir edattır, diye tanımlamaktadırlar. Başka bir deyişle “şart bulunmadığından cevabın da bulunmadığını” ifade eder. (Abdullah Hacibekiroğlu, Arap Dilinde Edatların Metinde Kurduğu Anlamsal İlişkiler Doktora Tezi)

Şart cümlesi olan  شَٓاءَ رَبُّنَا  faide-i haber ibtidaî kelamdır. Şartın cevabı olan  مَا عَبَدْنَاهُمْ  cümlesi, menfî mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. 

Şart ve cevap cümlelerinden oluşan terkip, faide-i haber ibtidaî kelamdır. Haberin şart üslubunda verilmesi daha beliğ ve etkilidir.

شَٓاءَ (dileseydi) kelimesi, şarttan sonra gelmiştir. Kurallara göre bu durumda onun mef‘ûlü hazfolur ve şartın cevabı onun mef‘ûlüne delâlet eder. Çünkü bu mef‘ûl çoğunlukla şartın cevabının kaynağıdır. (Muhammed Ebu Musa, Hâ-Mîm Sureleri Belâgî Tefsiri, C. 4, s.105)

 

مَا لَهُمْ بِذٰلِكَ مِنْ عِلْمٍۗ 

 

Cümle istînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Faide-i haber inkârî kelam olan isim cümlesidir. Menfi siyaktaki cümlede takdim tehir ve îcâz-ı hazif sanatı vardır.

لَهُمْ , mahzuf mukaddem habere mütealliktir. Lafzen mecrur mahallen merfû olan  مِنْ عِلْمٍ , muahhar mübtedadır. 

Bazı alimlerimize göre bu takdim ihtisas ifade eder. Çünkü onlar Allah Teâlâ'nın dilediği şeylerin tafsilatını, kâinatta gerçekleşen arzusunu bilmezler. (Muhammed Ebu Musa, Hâ-Mîm Sureleri Belâgî Tefsiri, C. 4, s.109)

بِذٰلِكَ  car mecruru  عِلْمٍۗ ’in mahzuf sıfatına mütealliktir. 

عِلْمٍۗ ‘deki nekrelik nev ve kıllet ifade eder. Zaid  مِنْ  harfi sebebiyle kelime ‘hiçbir ilim’ anlamı kazanmıştır. Olumsuz siyakta nekre, umum ve şümule işaret eder.

İşaret isminde istiare vardır.  ذٰلِكَ  ile müşriklerin inancına işaret edilmiştir. 

Bilindiği gibi işaret isimleri mahsus şeyler için kullanılır. Burada olduğu gibi aklî bir şeye işaret edildiğinde istiare oluşur. Câmi’; her ikisinde de “vücudun tahakkuku”dur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur’an Işığında Belâgat Dersleri Beyân İlmi) 

   

 اِنْ هُمْ اِلَّا يَخْرُصُونَۜ

 

 

Beyanî istînâf veya ta’liliyye olarak fasılla gelen son cümlenin fasıl sebebi, şibh-i kemâl-i ittisâldır.

Menfi isim cümlesi formundaki terkip kasrla tekid edilmiştir. Mübteda ve haber arasındaki kasr, kasr-ı mevsuf ale’s-sıfattır.

Cümlede müsnedin muzari fiil olarak gelmesi hükmü takviye, hudûs ve teceddüt ifade eder. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.

Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

خْرُصُ  kelimesi ‘tahmin etmek’ demektir. Bu, ilmin zıddıdır. Cümle, öncesindeki [Onların buna dair hiçbir bilgisi yoktur] cümlesini tekid eder. Öncesindeki cümle de ilmin olumsuzluğunu tekid etmiştir. (Muhammed Ebu Musa, Hâ-Mîm Sureleri Belâgî Tefsiri, C. 4, s.109)