فَاِمَّا نَذْهَبَنَّ بِكَ فَاِنَّا مِنْهُمْ مُنْتَقِمُونَۙ
Şartlanmışlık sebebiyle doğruyu dinleme, görme ve doğru düşünme kabiliyetlerini kaybetmiş kimselere laf anlatmak imkânsız gibidir. Bu gerçekten hareketle Hz. Peygamber’in ve onun tebliğ sünnetini yerine getiren ümmetin, “Neden bizi dinlemiyor ve anlamıyorlar?” veya “Bunca zulme ve sapkın inançlarda ısrara rağmen niçin bunlara hak ettikleri ceza verilmiyor?” sorularıyla bunalmamaları, aksine sabretmeleri, işi Allah’a bırakmaları gerekmektedir. Allah, Hz. Peygamber’e müşriklerin âkıbetini gösterse de (nitekim bir kısmını Medine döneminde göstermiştir) göstermese de gerekeni yapacak, herkese hak ettiğini verecektir; çünkü O’nun kudreti karşısında duracak bir güç yoktur.
Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 777
فَاِمَّا نَذْهَبَنَّ بِكَ فَاِنَّا مِنْهُمْ مُنْتَقِمُونَۙ
فَ istînâfiyyedir. اِمَّا lafzında, şart harfi olan اِنْ harfi, مَا ’ya idgam edilmiştir. مَا , zaide olup fiilin başındaki şart manasını, fiilin sonundaki نَّ da fiili tekid etmektedir. (Âşûr)
اِمَّا ’daki اِنْ şartıyedir, مَا ise ona tekid için ziyade kılınmıştır, bunun içindir ki sonuna fiili tekid eden نَّ ’u getirmek mümkün olmuştur. (Beyzâvî, İsra Suresi 23)
اِمَّا ; yargıyı seçmeli olarak birbirine bağlayan bir tercih edatıdır. اِمَّا ile yapılan atıfta genellikle yargılardan yalnızca birinin gerçekleşmesi söz konusudur. el-Mâlekî talebî cümlelerden sonra kullanılan اِمَّا edatının tahyîr ve ibaha, haberî cümlelerden sonra kullanılan اِمَّا edatının ise şek ve tereddüt ifade ettiğini söyler. (Abdullah Hacıbekiroğlu, Arap Dilinde Edatların Metinde Kurduğu Anlamsal İlişkiler, (Doktora Tezi)
نَذْهَبَنَّ şart fiili olup, fetha üzere mebni meczum muzari fiildir. Fiilin sonundaki ن tekid ifade eder. بِكَ car mecruru نَذْهَبَنَّ fiiline mütealliktir.
Tekid nunları, bitiştikleri fiile istikbal manası kazandıran bir edatın veya durumun bulunması halinde muzari fiilin sonuna gelirler. (Soru, arz, tekid lamı, ummak, teşvik, nehiy, temenni ve yemin gibi.)
فَ şartın cevabının başına gelen rabıta harfidir. اِنَّ tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb haberini ref eder. نَا mütekellim zamiri اِنَّ ’nin ismi olarak mahallen mansubtur.
مِنْهُمْ car mecruru مُنْتَقِمُونَۙ ‘ye mütealliktir. مُنْتَقِمُونَ kelimesi اِنَّ ’nin haberi olup ref alameti وَ ’dır. Cemi müzekker kelimeler harfle îrablanır.
مُنْتَقِمُونَ kelimesi; sülâsî mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan ifti’al babının ism-i failidir.
İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
فَاِمَّا نَذْهَبَنَّ بِكَ فَاِنَّا مِنْهُمْ مُنْتَقِمُونَۙ
فَ , istînâfiyyedir.
اِمَّا daki إنْ şartıyyedir, مَّا ise ona tekid için ziyade kılınmıştır, bunun içindir ki fiilin sonuna tekid نَّ 'u getirmek mümkün olmuştur. (Beyzâvî, İsra/23)
Bu şart cevap cümlesinde beş tekid vardır. Bunlar; zaid olarak getirilen مَّا , tekid nunu, إنَّ , isim cümlesi, مُنْتَقِمُونَ’ un müteallikı olan car mecrurun takdim edilmesidir. (Âşûr)
اِمَّا ; yargıyı seçmeli olarak birbirine bağlayan bir tercih edatıdır. اِمَّا ile yapılan atıfta genellikle yargılardan yalnızca birinin gerçekleşmesi söz konusudur. el-Mâlekî, talebi cümlelerden sonra kullanılan اِمَّا edatının tahyîr ve ibâha, haberî cümlelerden sonra kullanılan اِمَّا edatının ise şek ve tereddüt ifade ettiğini söyler. (Abdullah Hacıbekiroğlu, (Doktora Tezi, Arap Dilinde Edatların Metinde Kurduğu Anlamsal İlişkiler.)
Tekid nûnu çoğu zaman sarih kasem, gizli kasem ve nehiyden sonra gelir. Hal ve istikbal ifade eden muzari fiilin manasını sadece istikbal anlamına hamleder ve bu ن , َّfiilin üç defa tekidini sağlar. (Kur’an’da Tekid Üslupları ve Çeşitleri Mehmet Altın Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2017/3)
Cümle, şart üslubunda talebî inşâî isnaddır. يَنْزَغَنَّكَ şart fiili olup müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber inkârî kelamdır. Bu fiil azamet zamirine isnadla tazim edilmiştir.
فَ karînesiyle gelen فَاِنَّا مِنْهُمْ مُنْتَقِمُونَ , cevap cümlesidir. اِنَّ ile tekid edilmiş, sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi faide-i haber inkâri kelamdır.
Yalnızca bir isim cümlesi bile devam ve sübut ifade ettiğinden bu ve benzeri cümleler, اِنَّ ve isim cümlesi sebebiyle çok muhkem/sağlam cümlelerdir.
İsim cümleleri sübut ifade eder. Asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa, asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karinelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur’an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
Car mecrur مِنْهُمْ , önemine binaen amili olan مُنْتَقِمُونَ ’ye takdim edilmiştir. (Âşûr)
إِنَّ ’nin haberi olan مُنْتَقِمُونَ ’nin ism-i fail kalıbıyla gelmesi durumun devamlılığına işaret etmiştir.
İsim cümlesindeki ism-i fail istimrar ifade eder. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur’an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
‘’Allah'ın intikam alıcı olması’’ tabirinde lazım zikredilmiş, melzum kastedilmiştir. Yani Allah Teâlâ’nın intikam alması tabiriyle yapılan suçun cezasını verdiği etkili bir şekilde anlatılmak istenmiştir.
Bu cümle إِنَّ , isim cümlesi ve car-mecrurun takdimi ile tekid edilmiştir. Alimlerimizin çoğu bunun şartın cevabı olduğu görüşündedir. (Muhammed Ebu Musa, Hâ-Mîm Sureleri Belâgî Tefsiri, C. 4, s.199)
Allah Teâlâ, Hz Peygamber (sav)'in davetinin, onların kalplerine müessir olmadığını anlatınca, "Eğer seni kesin olarak alıp götürürsek, yani onların başına o bela gelmezden önce seni öldürür, içlerinden alırsak, "şüphe yok ki (senden sonra) onlardan biz intikam alırız" buyurmuştur. Yahut da bu ifade, "Sana senin hayatında, onlara vadettiğimiz zillet ve öldürülmeyi göstereceğiz. Çünkü biz bunu yapmaya muktediriz" demektir. Bil ki, bu söz, Hak Teâlâ'nın, Hz Peygamber (sav)'i alabildiğine teselli ettiğini göstermektedir. Çünkü Allah Teâlâ, Hz Peygamber (sav)'in davetinin onlarda tesirli olmadığını beyan buyurmuştur. Ümit kesmek, iki rahatlıktan biridir. Hak Teâlâ bunun peşi sıra da, onlardan, Hz Peygamber (sav)'in intikamını, o hayatta iken veya öldükten sonra olacağını belirtmiştir ki, bu da bir teselli vesilesidir. (Fahreddin er-Râzî)