وَاسْتَمِــعْ يَوْمَ يُنَادِ الْمُنَادِ مِنْ مَكَانٍ قَر۪يبٍۙ
Bu iki âyet aynı olayı anlatan âyetler olarak alınırsa Peygamber efendimizin sûru dinlemesi emredilmiş olmaktadır. O anda sûra üfürülmediğine (diriliş borusu çalınmadığına) göre, bundan maksat kıyametin yakın olduğunu anlatmaktır. Nidânın yakın bir yerden gelmesi de, bütün yeryüzündeki insanlara seslenildiği halde her bir ferdin bu seslenişi kulağının dibinde imiş gibi açık, net ve yakından duyacağını ifade etmektedir. Bu iki âyetten birincisi Hz. Peygamber’in hayatında olan seslenişle, ikincisi ise kıyamet seslenişi ile ilgili olarak yorumlanırsa, Hz. Peygamber’in kulak vereceği seslenişi vahiy olarak anlamak gerekecektir.
“Çıkış günü” temsilî olarak dirilerek kabirlerden çıkmayı (ba‘sü ba’de’l-mevt) ifade etmektedir. Bunu “fâni dünyadan ebedî âleme intikal” şeklinde anlamak da mümkündür.
Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 114وَاسْتَمِــعْ يَوْمَ يُنَادِ الْمُنَادِ مِنْ مَكَانٍ قَر۪يبٍۙ
اسْتَمِــعْ atıf harfi و ‘la 39. Ayetteki اصْبِرْ fiiline matuftur.
Fiil cümlesidir. اسْتَمِــعْ sükun üzere mebni emir fiildir. Faili müstetir olup takdiri أنت ‘dir. Mef’ûl hazf edilmiştir. Takdiri, استمع نداء المنادي (Münadinin nidasını dinle) şeklindedir.
يَوْمَ zaman zarfı mahzuf fiile mütealliktir. Takdiri, يخرجون (Çıkarlar) şeklindedir.
يَوْمَ hem cümleye hem de tek kelimeye (müfrede) muzâf olan zarflardandır. Cümleye muzâf olduğunda, muzâfun ileyh cümlesinin başında اَنْ bulunmaz. Bu duruma pratikte çok rastlanılmaktadır. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
يُنَادِ الْمُنَادِ ile başlayan fiil cümlesi muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. يُنَادِ fasılaya riayet için mahzuf ى üzere damme ile merfû muzari fiildir. الْمُنَادِ fail olup mahzuf ى üzere damme ile merfûdur.
مِنْ مَكَانٍ car mecruru يُنَادِ fiiline mütealliktir. قَر۪يبٍ kelimesi مَكَانٍ kelimesinin sıfatı olup kesra ile mecrurdur.
Varlıkları niteleyen kelimelere sıfat denir. Arapça’da sıfatın asıl adı na’t ( النَّعَتُ )dır. Sıfatın nitelediği isme de men’ut ( المَنْعُوتُ ) denir. Bir ismi doğrudan niteleyen sıfata hakiki sıfat, dolaylı olarak niteleyen sıfata da sebebi sıfat denir.
Sıfat ile mevsuftan oluşan tamlamaya sıfat tamlaması denir. Sıfat tek kelime (isim), cümle ve şibh-i cümle olabilir. Ve sıfat birden fazla gelebilir.
Sıfat mevsûfuna: cinsiyet, adet, marifelik - nekrelik ve îrab bakımından uyar.
Sıfat iki kısma ayrılır: 1. Hakiki sıfat 2. Sebebi sıfat
Hakiki sıfat: 1- Müfred olan sıfatlar 2- Cümle olan sıfatlar olmak üzere ikiye ayrılır.
1. Müfred olan sıfatlar : Müfred olan sıfatlar genellikle ism-i fail, ism-i mef’ûl, mübalağalı ism-i fail, sıfat-ı müşebbehe, ism-i tafdil, masdar, ism-i mensub ve sayı isimleri şeklinde gelir.
Gayrı akil (akılsız çoğullar) mevsûf olarak geldiğinde sıfatını müfred müennes olarak da alır.
2. Cümle olan sıfatlar: 1- İsim cümlesi olan sıfatlar, 2- Fiil cümlesi olan sıfatlar, 3- Şibh-i cümle olan sıfatlar. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
اسْتَمِــعْ fiili, sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. İftiâl babındadır. Sülâsîsi سمع ’dir.
İftiâl babı fiile mutavaat (dönüşlülük), ittihaz (edinmek, bir şeyi kendisi için yapmak), müşâreket (ortaklık), izhar (göstermek), ihtiyar (seçmek), talep ve çaba göstermek manaları katar. İfteale kalıbı hem soyut hem somut anlamlı fiiller için kullanılır.
يُنَادِ sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Mufâale babındandır. babındadır. Sülâsîsi ندى ’dir.
Mufâale babı fiile müşareket (ortaklık), bir işi peşpeşe yapmak, teksir (çokluk, bir işi çok yapmak) gibi anlamlar katar.
وَاسْتَمِــعْ يَوْمَ يُنَادِ الْمُنَادِ مِنْ مَكَانٍ قَر۪يبٍۙ
Ayet, atıf harfi وَ ‘la makabline atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. Cümleler arasında manen ve lafzen mutabakat mevcuttur.
Cümle, emir üslubunda talebî inşâî isnaddır. Ayette icaz-ı hazif sanatı vardır.
اسْتَمِــعْ fiilinin mef’ûlu hazf edilmiştir. Takdiri نداء المنادي (Münadinin nidası) şeklindedir.
Zaman zarfı يَوْمَ , takdiri يخرجون (Çıkarlar) olan mahzuf fiile mütealliktir. Bu takdire göre mahzufla birlikte cümle, muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Muzâfun ileyh olarak mahallen mecrur olan يُنَادِ الْمُنَادِ مِنْ مَكَانٍ قَر۪يبٍۙ cümlesi, müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Muzari fiil hudûs ve teceddüt, istimrar ve tecessüm ifade etmiştir.
مِنْ مَكَانٍ car mecruru, يُنَادِ fiiline mütealliktir. قَر۪يبٍ kelimesi مَكَانٍ için sıfattır. Sıfat, tabi olduğu kelimenin sahip olduğu bir özelliğe işaret etmek için yapılan ıtnâb sanatıdır.
يُنَادِ - الْمُنَادِ kelimeleri arasında cinas-ı iştikak ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.
الْمُنَادِ ‘deki marifelik cins içindir. (Âşûr)
مَكَانٍ ‘deki nekrelik muayyen olmayan cins ifade eder.
Son üç ayette Hz. Peygamberin yapması gerekenlerin sıralanması taksim sanatıdır.
مِنْ مَكَانٍ قَر۪يبٍۙ ifadesi, o sesin herkes tarafından duyulacağına, hiç kimseye saklı kalmayacağına, tam aksine onu dinleme hususunda herkesin müsavî olacağına bir işarettir. (Fahreddin er-Râzî)