Necm Sûresi 18. Ayet

لَقَدْ رَاٰى مِنْ اٰيَاتِ رَبِّهِ الْـكُبْرٰى  ...

Andolsun, o, Rabbinin en büyük alametlerinden bir kısmını gördü.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 لَقَدْ andolsun
2 رَأَىٰ gördü ر ا ي
3 مِنْ bazılarını
4 ايَاتِ ayetlerinden ا ي ي
5 رَبِّهِ Rabbinin ر ب ب
6 الْكُبْرَىٰ büyük ك ب ر
 

لَقَدْ رَاٰى مِنْ اٰيَاتِ رَبِّهِ الْـكُبْرٰى

 

لَ  harfi, mahzuf kasemin cevabının başına gelen muvattiedir. قَدْ  tahkik harfidir. Tekid ifade eder.

Fiil cümlesidir. رَاٰى  elif üzere mukadder fetha ile mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir.  مِنْ اٰيَاتِ  car mecruru  رَاٰى  fiiline mütealliktir. Aynı zamanda muzâftır. مِنْ  teb’ıziyyedir.

مِنْ  harf-i ceri mecruruna ibtidaiyye, ba’z, tebyin, karşılaştırma, zaid, sebep, bedel – karşılık, iki şeyi birbirinden ayırt etmek gibi manalar kazandırabilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

رَبِّهِ  muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur. Muttasıl zamir  ه۪  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. الْـكُبْرٰى  kelimesi  اٰيَاتِ ‘nin sıfatı olup elif üzere mukadder kesra ile mecrurdur.

Varlıkları niteleyen kelimelere sıfat denir. Arapça’da sıfatın asıl adı na’t ( النَّعَتُ )dır. Sıfatın nitelediği isme de men’ut ( المَنْعُوتُ ) denir. Bir ismi doğrudan niteleyen sıfata hakiki sıfat, dolaylı olarak niteleyen sıfata da sebebi sıfat denir.

Sıfat ile mevsuftan oluşan tamlamaya sıfat tamlaması denir. Sıfat tek kelime (isim), cümle ve şibh-i cümle olabilir. Ve sıfat birden fazla gelebilir.

Sıfat mevsûfuna: cinsiyet, adet, marifelik - nekrelik ve îrab bakımından uyar.

Sıfat iki kısma ayrılır: 1. Hakiki sıfat  2. Sebebi sıfat.

Bir ismi doğrudan niteleyen sıfata “hakiki sıfat”, dolaylı olarak niteleyen sıfata da “sebebi sıfat” denir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

لَقَدْ رَاٰى مِنْ اٰيَاتِ رَبِّهِ الْـكُبْرٰى

 

İstînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. لَ , mahzuf kasemin cevabının başına gelen harftir. Kasem fiilinin hazfi îcâz-ı hazif sanatıdır. Mahzufla birlikte cümle kasem üslubunda gayr-ı talebî inşâî isnaddır. 

قَدْ  ve  mahzuf kasem ile tekid edilmiş cevap cümlesi  رَاٰى مِنْ اٰيَاتِ رَبِّهِ الْـكُبْرٰى , müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber inkârî kelamdır.

Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Hâlidî, Vakafât, S.107)

مِنْ , ba’diyet ifade eden harftir. Car mecrur  رَاٰى  fiiline mütealliktir.

Ayette mütekellim Allah Teâlâ olduğu halde  رَبِّ  isminin zikredilmesi tecrîd sanatıdır.

Veciz anlatım kastıyla gelen  اٰيَاتِ رَبِّهِ  izafetinde ayetlerin Rab ismine izafesi, şeref ve itibarının yüksekliğini gösterir. Bu izafette, Hz. Peygamber’e ait zamirin Rabb ismine muzâfun ileyh olması Peygamberimize tazim, teşrif ve destek içindir.

الْـكُبْرٰى  kelimesi  اٰيَاتِ ‘nin sıfattır. Sıfat, tabi olduğu kelimenin sahip olduğu bir özelliğe işaret etmek için yapılan ıtnâb sanatıdır.

‘’Vallahi, kesinlikle görmüştü’’ anlamındadır. Semaya yükseltilip melekût aleminin hayret uyandırıcı yönleri kendisine gösterildiğinde “Rabbinin âyetlerinden” en büyüğünü ve en muazzamını görmüştü. (Keşşâf)

لَقَدْ رَاٰى مِنْ اٰيَاتِ رَبِّهِ الْـكُبْرٰى  [Yemin olsun, gerçekten Rabbinin en büyük delillerinden gördü.] واللّه لقد رأى من آياته وعجائبه الملكية والملكوتية ليلة المعراج [yemin olsun ki, Miraç gecesinde onun büyük ayetlerinden, görünen ve görünmeyen acayip mülklerinden gördü. ] Gördüğü şeyden bunlar kast edilmiştir de denilmiştir. الْـكُبْرٰى 'nın  اٰيَاتِ  lafzının sıfatı olması da caizdir ki, o zaman mef'ûl hazf edilmiş olur yani  شيئاً من آيات ربه  demektir ya da  مِنْ  edatı zaittir. (Beyzâvî)