عَلَّمَهُ شَد۪يدُ الْقُوٰىۙ
عَلَّمَهُ شَد۪يدُ الْقُوٰىۙ
Ayet, وَحْيٌ ‘ün ikinci sıfatı olarak mahallen merfûdur. Arasında mukadder bir bağ vardır. Takdiri, علّمه إيّاه شديد القوى (Son derece sağlam melek ona öğretti.) şeklindedir.
Fiil cümlesidir. عَلَّمَهُ fetha üzere mebni mazi fiildir. Muttasıl zamir هُ mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur. شَد۪يدُ fail olup lafzen merfûdur. الْقُوٰى muzâfun ileyh olup elif üzere mukadder kesra ile mecrurdur. الْقُوٰى kelimesi maksur isimdir.
Maksur isimler: Sondan bir önceki harfi fethalı olup son harfi (ى) olan isimlere “maksur isimler” denir. Maksur isimler genellikle (ى) ile biter. Fakat çok az olarak (ا) ile biten maksur isimler de vardır. Maksur isimlerin sonunda yer alan bu harflere “elif-i maksure” denir. اَلْفَتَى – اَلْعَصَا gibi…
Maksur isimlerin îrab durumu şöyledir: Merfû halinde takdiri damme ile, mansub halinde takdiri fetha ile, mecrur halinde takdiri kesra ile îrab edilir. Yani maksur isimler merfû, mansub, mecrur hallerinde hep takdiri olarak (takdiren) îrab edilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
عَلَّمَهُ شَد۪يدُ الْقُوٰىۙ
Ayet fasılla gelmiştir. عَلَّمَهُ cümlesi önceki ayetteki وَحْيٌ için ikinci sıfattır. Sıfat, tabi olduğu kelimenin sahip olduğu bir özelliğe işaret etmek için yapılan ıtnâb sanatıdır.
Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Mazi fiil sebata, temekküne ve istikrara işaret eder. (Hâlidî, Vakafât, S.107)
Fail konumundaki شَد۪يدُ , takdiri ملك (Güç, kuvvet) olan muzâf için sıfattır.
Müsnedün ileyh, az sözle çok anlam ifade etmek amacıyla izafet terkibinde gelmiştir.
[Kuvveleri son derece sağlam olan] melek anlamındaki شَد۪يدُ الْقُوٰى gayr-ı hakiki izâfettir; çünkü sıfat-ı müşebbehenin, failine izâfeti türündendir. (Keşşâf)
شَد۪يدُ kelimesi شدد fiilinin mübalağa ifade eden sıfat-ı müşebbehe kalıbındadır. Bu kalıp bu vasfın mevsûfta sürekli varlığına, sıfatın mevsûfun bir parçası gibi ondan ayrılmayan bir özelliği olduğuna işaret eder.
شَد۪يدُ الْقُوٰى ‘daki izafet hakiki değildir. Çünkü sıfat-ı müşebbehenin failine izafetidir. O da cumhura göre Cebrâîl (as) dır. Şunlar onun kuvvetine dair hadiselerdir: Lût kavminin şehrine siyah sudan söküp tek kanadı üzerinde göğe kaldırmış sonra da onu (o şehri) ters yüz etmiştir. Semûd kavmine tek bir sayha atmış onlar da derhal çöküp mahvolmuşlardır. (Nesefî, Medâriku’t Tenzîl ve Hakâîku’t Te’vîl)