Kamer Sûresi 30. Ayet

فَـكَيْفَ كَانَ عَذَاب۪ي وَنُذُرِ  ...

Fakat azabım ve uyarılarım nasılmış!
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 فَكَيْفَ ama nasıl? ك ي ف
2 كَانَ oldu ك و ن
3 عَذَابِي azabım ع ذ ب
4 وَنُذُرِ ve uyarılarım ن ذ ر
 
Semûd, Sâlih peygamberin gönderildiği kavmin adıdır; Allah Teâlâ onları sınamak üzere mûcizevî özellik taşıyan bir dişi deve göndermiş, mevcut sudan dönüşümlü yararlanmaları yönünde bir kural koymuş, böylece onlar bir sınamaya tâbi tutulmuş, peygamberin Allah’­tan getirdiği buyruk ve yasaklara saygılı olduklarını davranışlarıyla ortaya koymaları için kendilerine bir fırsat tanınmıştı. Fakat onlar inançsızlıklarını açığa vuran bir davranış sergilediler ve zarar vermemeleri emredilen deveyi hunharca öldürdüler (bilgi için bk. A‘râf 7/73-79, Hûd 11/61-68; Şuarâ 26/141-159). 23. âyette (aynı şekilde 33. âyette) “uyarılar” diye çevrilen kelimeyi “uyarıcı açıklama ve öğütler” veya “uyarıcı peygamberler” mânasında anlamak mümkündür. 31. âyetin “hayvan ağılındaki kuru çalılar gibi” diye çevrilen kısmı, bu tamlamayı oluşturan kelimelerin değişik anlamları bulunduğu için, “ağılı çeviren çubukların döküntüleri; yanmış kemikler; köhnemiş duvardan dökülen topraklar gibi” mânalarla da açıklanmıştır (Taberî, XXVII, 103-104).
 

فَـكَيْفَ كَانَ عَذَاب۪ي وَنُذُرِ

 

فَ  istînâfiyyedir.  كَيْفَ  istifham ismi  كَانَ ‘nin mukaddem haberi olarak mahallen mansubdur. 

كَانَ  nakıs, mebni mazi fiildir. İsim cümlesinin önüne geldiğinde, ismini ref haberini nasb eder.  عَذَاب۪ي  kelimesi  كَانَ ‘nin muahhar ismi olup mukadder damme ile merfûdur. Mütekellim zamiri  ي muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. نُذُرِ  atıf harfi وَ ‘la makabline matuftur. نُذُرِ ‘nin sonundaki  ي  ise fasıladan dolayı mahzuftur.
 

فَـكَيْفَ كَانَ عَذَاب۪ي وَنُذُرِ


فَ , istînâfiyyedir.  

Ayet istifham üslubunda talebî inşâî isnaddır.  كَيْفَ  istifham ismi,  كَانَ ’nin mukaddem haberidir. Takdim, istifham isminin sadaret hakkı nedeniyledir.

عَذَاب۪ي , nakıs fiil  كَانَ ’nin muahhar ismidir.

Sübut ifade eden bu isim cümlesi, istifham üslubunda geldiği halde soru kastı taşımayıp tevbih ve tehdit manasına geldiği için mecaz-ı mürsel mürekkebtir. Ayrıca cümlede tecâhül-i ârif sanatı vardır.

Cümlede müsnedün ileyh olan  عَذَاب۪ي  izafetle marife olmuştur. Bu izafet faydayı çoğaltmak ve az sözle çok anlam ifade etmek ve müsnedün ileyhi tazim teşrif amacına matuftur.

Veciz ifade kastına matuf  عَذَاب۪ي وَنُذُرِ  izafetlerinde, Allah Teâlâ’ya  ait zamire muzâf olan نُذُرِ  ve  عَذَاب۪, tazim ve şeref kazanmıştır. 

Makabline matuftur. نُذُرِ  izafetinde muzâfun ileyh, fasılaya riayet için hazf edilmiştir.

Yani; benim azabım ve uyarılarım, anlatılamayacak kadar korkunç bir şekilde gerçekleşmiştir demektir. (Ebüssuûd)  

Bu soru Yüce Allah'ın azabının ve uyanlarının büyük olduğunu anlatmak ve hayret uyandırmak içindir.

عَذَاب۪ي - نُذُرِ  kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.

Bu cümle, 16, 18 ve 21. ayette olmak üzere surede üç kez daha tekrarlanmıştır. Tekrarlanan cümleler arasında tekrir, ıtnâb ve reddü'l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır Böyle tekrarlar, kelamdaki cüzleri birbirine bağlar, aralarında bir ilişki kurar ve dokuyu bütünleştirir. Bunlar çok tekrarlanır ki iman ve yakîn sabitleşsin. Eğer murad sadece bilmek olsaydı, bir kere söylenmesi yeterli olurdu.

Tekrarlanan cümlelerin manasının nefiste yerleşmesi arzu edilir, hatta zatın bir cüzü haline gelinceye kadar tekit edilir. (Muhammed Ebu Musa, Hâ-Mîm Sureleri Belâğî Tefsiri, Ahkaf/28, C. 7, S. 314

نُذُرِ , inzâr (uyarma ve korkutma) anlamındaki نذير ‘in çoğuludur. (Keşşâf)

نُذُرِ (uyarılarım) yani henüz gelmeden önce onları azapla uyarmam. Veya onları cezalandırmamızda, onlardan sonra gelenler için bir uyarı vardır. (Keşşâf)