Haşr Sûresi 12. Ayet

لَئِنْ اُخْرِجُوا لَا يَخْرُجُونَ مَعَهُمْۚ وَلَئِنْ قُوتِلُوا لَا يَنْصُرُونَهُمْۚ وَلَئِنْ نَصَرُوهُمْ لَيُوَلُّنَّ الْاَدْبَارَ۠ ثُمَّ لَا يُنْصَرُونَ  ...

Andolsun, eğer (kardeşleri Medine’den) çıkarılırsa, onlarla beraber çıkmazlar. Kendilerine karşı savaşılırsa, onlara yardım etmezler. Yardım edecek olsalar bile andolsun mutlaka arkalarını dönüp kaçarlar, sonra kendilerine de yardım edilmez.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 لَئِنْ andolsun eğer
2 أُخْرِجُوا onlar çıkarılsalar خ ر ج
3 لَا
4 يَخْرُجُونَ çıkmazlar خ ر ج
5 مَعَهُمْ onlarla beraber
6 وَلَئِنْ ve eğer
7 قُوتِلُوا onlarla savaşılsa ق ت ل
8 لَا
9 يَنْصُرُونَهُمْ onlara yardım etmezler ن ص ر
10 وَلَئِنْ ve eğer
11 نَصَرُوهُمْ yardım etseler bile ن ص ر
12 لَيُوَلُّنَّ dönüp kaçarlar و ل ي
13 الْأَدْبَارَ arkalar(ın)a د ب ر
14 ثُمَّ sonra
15 لَا
16 يُنْصَرُونَ kendilerine de yardım edilmez ن ص ر
 

لَئِنْ اُخْرِجُوا لَا يَخْرُجُونَ مَعَهُمْۚ 

 


لَ  harfi, mahzuf kasemin cevabının başına gelen muvattiedir.  إِنْ  şart harfi iki muzari fiili cezm eder.

اُخْرِجُوا  şart fiili olup damme üzere mebni meçhul, mazi fiildir. Mahallen meczumdur. Zahir olan çoğul و 'ı naib-i fail olarak mahallen merfûdur. 

لَا يَخْرُجُونَ  kasemin cevap cümlesidir. Kasemin cevabının delaletiyle  şartın cevabı mahzuftur.

لَا  nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır.  يَخْرُجُونَ  fiili  نَ ‘un  sübutuyla merfû  muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur.  مَعَهُمْ  car mecruru  يَخْرُجُونَ  fiiline  mütealliktir. 

اُخْرِجُوا  fiili, sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. İf’al babındadır. Sülâsîsi  خرج ’dir.

İf’al babı fiille tadiye (geçişlilik) kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak) mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar.


 وَلَئِنْ قُوتِلُوا لَا يَنْصُرُونَهُمْۚ 

 

Fiil cümlesidir. وَ  atıf harfidir. Matuf ve matufun aleyhin hükümde ortak olduğunu belirtir. İkisi arasında tertip (sıra) olduğunu göstermez. Vav ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştirebilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

لَ  harfi, mahzuf kasemin cevabının başına gelen muvattiedir.  إِنْ  şart harfi iki muzari fiili cezm eder.

قُوتِلُوا  şart fiili olup damme üzere mebni  meçhul, mazi fiildir. Mahallen meczumdur. Zahir olan çoğul و ‘ı naib-i fail  olarak mahallen merfûdur. 

 لَا يَنْصُرُونَهُمْ  kasemin cevap cümlesidir. Kasemin cevabına delaletle şartın cevabı mahzuftur.

لَا  nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır.  يَنْصُرُونَ  fiili  نَ ‘un  sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur. Muttasıl zamir  هُمْ  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur. 


وَلَئِنْ نَصَرُوهُمْ لَيُوَلُّنَّ الْاَدْبَارَ۠ ثُمَّ لَا يُنْصَرُونَ

 

وَ  atıf harfidir.  لَ  harfi, mahzuf kasemin cevabının başına gelen muvattiedir.  إِنْ  şart harfi iki muzari fiili cezm eder.

نَصَرُوهُمْ  şart fiili olup damme üzere mebni  meçhul, mazi fiildir. Mahallen meczumdur. Zamir olan çoğul و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur. Muttasıl zamir  هُمْ  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.

لَ  harfi, mahzuf kasemin cevabının başına gelen muvattiedir.  يُوَلُّنَّ  fiili mahzuf  نَ ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan cemi و ’ı fail olup iki sakin bir araya geldiği için mahzuftur. 

Fiilin sonundaki  نَ , tekid ifade eden nûn-u sakiledir. الْاَدْبَارَ۠  mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur. 

ثُمَّ  atıf harfidir. Matuf ve matufun aleyh arasında hem sıra olduğunu hem de fiillerin meydana gelişi arasında uzun bir sürenin bulunduğunu gösterir. Süre bakımından  فَ   harfinin zıttıdır.  

ثُمَّ  ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştiremez. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi) 

يُنْصَرُونَ  fiili  نَ ‘un sübutuyla merfû, meçhul muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı naib-i fail olarak mahallen merfûdur.

 

لَئِنْ اُخْرِجُوا لَا يَخْرُجُونَ مَعَهُمْۚ 

 

Ayet ta’liliyye olarak fasılla gelmiştir. Cümlenin fasıl sebebi şibh-i kemâl-i ittisâldir. Ta’lil cümleleri ıtnâb sanatı babındandır.

لَ , mahzuf kasem cümlesine işaret eden lam-ı muvattie,  إنْ  şart harfidir. Mahzuf kasemle birlikte, kasem üslubunda gayrı talebî inşâ cümlesidir. Kasem cümlesinin hazfi îcâz-ı hazif sanatıdır.

Şart cümlesi olan  اُخْرِجُوا , müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber talebî kelamdır. Kasemle tekid edilmiştir.

Nahivcilere göre şart fiili olarak kullanılan mazi fiil gelecek zaman ifade eder. (Fâdıl Sâlih Samerrâî Tefsir, c. 2, s. 88.)

اُخْرِجُوا  fiili, mef’ûle dikkat çekmek için meçhul bina edilmiştir. 

Meçhul bina edilen fiillerde mef’ûle dikkat çekme kastı vardır. Çünkü fiil malum bina edildiğinde mef’ûl olan kelime, meçhul binada naib-i fail olur.

Meçhul bina naib-i failin bu fiilde bir dahli olmadığına da işaret eder. (Dr. Adil Ahmet Sâbir er-Ruveynî, Teemmülat fi Sûret-i İbrahim, s. 127)

إنْ  şart harfi, maziyi muzariye çevirir. (Fâdıl Sâlih Samerrâî Tefsir, c. 2, s. 106.)

لَا يَخْرُجُونَ مَعَهُمْ  cümlesi kasemin cevabıdır. Menfi muzari fiil sıygasında faide-i haber talebî kelamdır. 

Şartın cevabı kasemin cevabının delaletiyle hazf edilmiştir. Cevabın hazfi, îcâz-ı hazif sanatıdır. Mezkûr şart ve mukadder cevap cümlelerinden müteşekkil terkip, şart üslubunda  faide-i haber ibtidaî kelamdır. Haber cümlesi yerine şart üslubunun tercih edilmesi, şart üslubunun daha beliğ ve etkili olmasındandır. 

Kur’an’da çoğu yerde bu ayette olduğu gibi şartın cevabı mahzuftur, öncesinin delaletinden mana anlaşılır.

Ayette cevap farklı yönlerden düşünmeyi gerektirdiği, ayrıca dinleyici ve okuyucuyu düşünce ve hayal ufkuna yönlendirdiği için mübalağa içermektedir. Îcâz metoduyla cümle daha yoğun anlamlar yüklenmiştir. (Hasan Uçar, Kur’an-ı Kerim’deki Anlamsal Bedî‘ Sanatları Doktora Tezi) 

اُخْرِجُوا - لَا يَخْرُجُونَ  kelimeleri arasında tıbâk-ı selb, cinas-ı iştikak ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sadri sanatları vardır.

Abdullah İbn-i Übey ve arkadaşları Beni Nâdire adamlarını gönderip gizli olarak yardım vadettiler. Sonra vaatlerinden döndüler. Yani Abdullah İbn-i Übey: ”Ey Nadiroğulları! Yurtlarınızdan çıkmayınız, kalelerinizde ikamet ediniz. Benim yanımda kavmimden ve diğer Araplardan iki bin kişi vardır. Size ulaşmadan evvel bunlar, sizin kalenize girerler, sizi müdafaa için gerekirse hepsi canlarını verirler. Ayrıca size Kureyza ve Gatafan Kabilesinden olan müttefikleriniz de yardım ederler." Evinde oturup bu vaatlerde bulunan mel'un İbn-i Übey'in sözleri Beni Nadir'in hoşuna gitti, onları ümitlendirdi. Fakat Beni Nâdir'in ileri gelenlerinden Selâm İbn Mişkem, Beni Nâdir'in idaresini üstlenen Huyey İbn Ahteb'e şöyle söyledi: ”Ey Huyey! Allah'a yemin olsun ki, İbn-i Übey'in sözü asılsızdır, hiçbir değeri yoktur. Seni oyuna getirip tehlikeye atmak istiyor. Ta ki Muhammed ile harp edesin, kendisi de evinde oturup seni yalnız bırakıp terk etsin." Huyey dedi ki: ”Biz Muhammed'e olan düşmanlığı bırakmayız. O'nunla mutlaka savaşacağız." Bunun üzerine Selâm: ”Allah'a yemin olsun ki bu, vatanımızdan sürülüp çıkarılmak, mallarımızın elden gitmesi, çoluk çocuğunuzun esir edilmesi ve savaşanlarımızın öldürülmesi olacaktır."

Nihayet surenin başında geçtiği gibi olan oldu. Burada Resul-i Ekrem (sav)'in risaletinin hakkaniyetine ve Kur'an-ı Kerim'in mucize olduğuna dair apaçık delil vardır. (Rûhu’l-Beyân)


 وَلَئِنْ قُوتِلُوا لَا يَنْصُرُونَهُمْۚ 

 

Cümle atıf harfi  وَ ‘la önceki kasem cümlesine atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. Cümleler arasında manen ve lafzen mutabakat mevcuttur. لَ , mahzuf kasem cümlesine işaret eden lam-ı muvattie,  إنْ  şart harfidir. Mahzuf kasemle birlikte, kasem üslubunda gayrı talebî inşâ cümlesidir. Kasem cümlesinin hazfi îcâz-ı hazif sanatıdır.

Şart cümlesi olan  لَئِنْ قُوتِلُوا , müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber talebî kelamdır. Kasemle tekid edilmiştir.

Nahivcilere göre şart fiili olarak kullanılan mazi fiil gelecek zaman ifade eder. (Fâdıl Sâlih Samerrâî Tefsir, c. 2, s. 88.)

قُوتِلُوا  fiili, mef’ûle dikkat çekmek için meçhul bina edilmiştir.

إنْ  şart harfi, maziyi muzariye çevirir. (Fâdıl Sâlih Samerrâî Tefsir, c. 2, s. 106.) 

لَا يَنْصُرُونَهُمْ  cümlesi, kasemin cevabıdır. Menfi muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. 

Şartın cevabı kasemin cevabının delaletiyle hazf edilmiştir. Cevabın hazfi, îcâz-ı hazif sanatıdır. Mezkûr şart ve mukadder cevap cümlelerinden müteşekkil terkip, şart üslubunda  faide-i haber ibtidaî kelamdır. Haber cümlesi yerine şart üslubunun tercih edilmesi, şart üslubunun daha beliğ ve etkili olmasındandır.

لَا يَنْصُرُونَهُمْۚ  fiilinde irsâd sanatı vardır.

Önceki ayetteki  وَاِنْ قُوتِلْتُمْ لَنَنْصُرَنَّكُمْۜ  cümlesiyle, cümlesi mukabele oluşturmuştur.  

 

وَلَئِنْ نَصَرُوهُمْ لَيُوَلُّنَّ الْاَدْبَارَ۠ ثُمَّ لَا يُنْصَرُونَ

 

Cümle atıf harfi  وَ ‘la … لَئِنْ اُخْرِجُوا  cümlesine atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. Cümleler arasında manen ve lafzen mutabakat mevcuttur.  لَ , mahzuf kasem cümlesine işaret eden lam-ı muvattie,  إنْ  şart harfidir. Terkip, mahzuf kasemle birlikte kasem üslubunda gayrı talebî inşâ cümlesidir. Kasem cümlesinin hazfi îcâz-ı hazif sanatıdır.

Şart cümlesi olan  وَلَئِنْ نَصَرُوهُمْ , müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber talebî kelamdır. Kasemle tekid edilmiştir.

Şartın cevabı, kasemin cevabının delaletiyle hazf edilmiştir. Cevabın hazfi, îcâz-ı hazif sanatıdır. Mezkûr şart ve mukadder cevap cümlelerinden müteşekkil terkip, şart üslubunda faide-i haber inkârî kelamdır. Haber cümlesi yerine şart üslubunun tercih edilmesi, şart üslubunun daha beliğ ve etkili olmasındandır.

لَيُوَلُّنَّ الْاَدْبَارَ۠  cümlesi, mukadder kasemin cevabıdır. Kasem ve nûn-u sakile ile tekid edilmiş, müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber inkâri kelamdır. Muzari fiil hudûs, istimrar ve teceddüt ifade etmiştir.

Tekid nûnu çoğu zaman sarih kasem, gizli kasem ve nehiyden sonra gelir. Hal ve istikbal ifade eden muzari fiilin manasını sadece istikbal anlamına hamleder. Şeddeli nun (ن), fiilin üç defa pekiştirilmesini, şeddesiz nun (ن) ise fiilin iki defa pekiştirilmesini sağlar. (Kur’an’da Tekid Üslupları ve Çeşitleri Mehmet Altın Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2017/3)

ثُمَّ لَا يُنْصَرُونَ  cümlesi hükümde ortaklık nedeniyle  ثُمَّ  atıf harfi ile kasemin cevabına atfedilmiştir. Cümleler arasında manen ve lafzen mutabakat mevcuttur. Menfî muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidâî kelamdır. Muzari fiil hudûs, istimrar ve teceddüt ifade etmiştir.

ثُمَّ , hem zaman açısından hem de rütbe (bir mertebeden bir mertebeye geçiş)  açısından terahi ifade eder. (Âşûr)

لَا يُنْصَرُونَ  fiili, mef’ûle dikkat çekmek için meçhul bina edilmiştir. 

لَا يُنْصَرُونَ -  نَصَرُوهُمْ  kelimeleri arasında tıbâk-ı selb,  لَا يَنْصُرُونَهُمْۚ - لَا يُنْصَرُونَ  kelimeleri arasında cinas-ı iştikak ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.

يُنْصَرُونَ  fiilindeki zamir yahudilere veya münafıklara aittir.

لَيُوَلُّنَّ - الْاَدْبَارَ۠  kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.

Şart ve kasem harfleri  لَئِنْ ‘in tekrarında ıtnâb ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.

لنَّصْرُ ‘dan kasıt  الغَلَبُ  galip gelmektir. (Âşûr)

Arapçada  الْاَدْبَارَ۠  kelimesi  دبر - dübür kelimesinin çoğuludur. دبر , ön tarafın karşıtı yani arka demektir. “Sırtları çevirmek”, bozguna uğramaktan kinayedir. Bozguna uğramak arkayı çevirmeyi gerektirir. (Rûhu’l-Beyân)