En'âm Sûresi 132. Ayet

وَلِكُلٍّ دَرَجَاتٌ مِمَّا عَمِلُواۜ وَمَا رَبُّكَ بِغَافِلٍ عَمَّا يَعْمَلُونَ  ...

Herkesin amellerine göre dereceleri vardır. Rabbin onların yaptıklarından habersiz değildir.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَلِكُلٍّ her birinin ك ل ل
2 دَرَجَاتٌ dereceleri vardır د ر ج
3 مِمَّا -e göre
4 عَمِلُوا yaptıkları işler- ع م ل
5 وَمَا değildir
6 رَبُّكَ Rabbin ر ب ب
7 بِغَافِلٍ habersiz غ ف ل
8 عَمَّا -ndan
9 يَعْمَلُونَ onların yaptıkları- ع م ل
 

Bu âyetlerde Allah Teâlâ’nın adalet ve rahmeti vurgulanmıştır. O, hem ülke ve milletler hakkında, hem de tek tek insanlar hakkında adaletle muamele eder; bundan dolayı da peygamberler göndererek insanlığa lâyık inanç ve hayat düzeninin ne olduğunu bildirmeden, sapkınlığa düşmüş olan ülke ve milletleri, gerçeklerden habersizken çöküşe mâruz bırakmaz. Ayrıca O, her bir ferdin derecesini yaptıklarına göre belirler. Çünkü Allah onların yaptıklarından habersiz değildir. Hiçbir şey O’nun ilminin dışında kalmadığı için insanları amellerine göre derecelendirmekte de hata etme ihtimali yoktur.

Kuran yolu/ Diyanet Tefsiri 

 

Riyazus Salihin, 1891 Nolu Hadis
Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Cennetlikler, kendilerinden yüksekteki köşklerde oturanları, aralarındaki derece farkı sebebiyle, sizin sabaha karşı doğu veya batı tarafında, gökyüzünün uzak bir noktasında batmak üzere olan parlak ve iri bir yıldızı gördüğünüz gibi göreceklerdir.” Bunun üzerine ashâb-ı kirâm:Yâ Resûlallah! O yerler, peygamberlere ait ve başkalarının ulaşamayacağı köşkler olmalıdır, dediler. Resûl-i Ekrem şöyle buyurdu:

 

“Evet, öyledir. Canımı kudretiyle elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, o yerler, Allah’a iman edip peygamberlere bütün benlikleriyle inanan kimselerin de yurtlarıdır.”
(Buhârî, Bed’ü’l-halk 8; Müslim, Cennet 11

Riyazus Salihin, 1303 Nolu Hadis
Ebû Hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Allah yolunda cihad edenler için Allah Taâlâ cennette yüz derece hazırlamıştır. Her derecenin arası yerle gök arası kadardır.”
(Buhârî, Cihâd 4, Tevhîd 22. Ayrıca bk. Nesâî, Cihâd 18)

 

وَلِكُلٍّ دَرَجَاتٌ مِمَّا عَمِلُواۜ


İsim cümlesidir.  وَ  atıf harfidir.  لِكُلٍّ  car mecruru  mahzuf mukaddem habere müteallıktır.  دَرَجَاتٌ  muahhar mübtedadır.

مَا  ve masdar-ı müevvel,  مِنْ  harf-i ceriyle birlikte  دَرَجَاتٌ ‘un mahzuf sıfatına müteallıktır.

عَمِلُوا  damme üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul  و ’ı fail olup mahallen merfûdur.

 

 وَمَا رَبُّكَ بِغَافِلٍ عَمَّا يَعْمَلُونَ

 

وَ  atıf harfidir.  مَا  nefy harfi olup  لَيْسَ  gibi amel etmiştir.  رَبُّكَ  lafzı,  مَا ’nın ismi olup lafzen merfûdur.

Muttasıl zamir  كَ  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.  بِغَافِلٍ ’deki  بِ  harfi zaiddir.  غَافِلٍ  lafzen mecrur mahallen  مَا ’nın haberi olarak mansubtur. 

مَا  müşterek ism-i mevsûlu,  عَنْ  harf-i ceriyle birlikte  يَعْمَلُونَ  fiiline müteallıktır. İsm-i mevsûlun sılası  يَعْمَلُونَ ‘dir.  

تَعْمَلُونَ  fiili  نَ ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul  و ’ı fail olup mahallen merfûdur. 

Burada  بِ  harfi manayı pekiştirmek için zaid olarak gelmiştir. Olumlu cümlelerde  ل  harfinin tekid ifade etmesi gibi olumsuz cümlelerde de  لَيْسَ  ve  مَا ’nın haberinin başında gelen  بِ  harfi tekid bildirir. (Suyûtî, İtkân fî Ulûmi’l Kur’an, II, 142)

Kur’an-ı Kerim’de  بِ  harfi 22 yerde  لَيْسَ ’nin, 19 yerde de  مَا ’nın haberinin başında zaid olarak gelmiştir. (Ahmet Yüksel, Biçim, Anlam ve İmla Yönüyle Arapçada Zaidlik)

 

وَلِكُلٍّ دَرَجَاتٌ مِمَّا عَمِلُواۜ


وَ  istînâfiyyedir. Sübut ifade eden isim cümlesinde îcâz-ı hazif ve takdim-tehir sanatları vardır. Mahzuf mukaddem habere müteallık olan  وَلِكُلٍّ ’deki tenvin mahzuf muzâfun ileyhten ivazdır. Takdiri;  ولكل فريق (Her grup için vardır.) şeklindedir.

Mecrur mahaldeki müşterek ism-i mevsûl  دَرَجَاتٌ ,مَا’ün mahzuf sıfatına  müteallıktır. Sılası olan عَمِلُوا, mazi fiil sıygasında gelerek sübuta, temekkün ve istikrara işaret etmiştir. (Âşûr, Mümtehine Suresi, 6) Mevsûlde, müphem yapısı nedeniyle tevcih sanatı vardır.


وَمَا رَبُّكَ بِغَافِلٍ عَمَّا يَعْمَلُونَ

 

و, istînâfiyyedir. Nefy harfi  مَا ’nın dahil olduğu isim cümlesi faide-i haber inkârî kelamdır.  مَا  harfi  ليس  gibi amel etmiştir.

Haberine dahil olan  بِ  harfi tekid ifade eden zaid harftir. Müşterek ism-i mevsûlde tevcih sanatı vardır.  

Cümlede iki farklı görevdeki  مَا ’lar arasında tam cinas vardır. Bütün esma-i hüsnaya ve kemâl sıfatlara şamil lafza-i celâlin müsnedün ileyh olarak gelmesi, telezzüz, teberrük ve kalplerde haşyet uyandırmak içindir. Ayette mütekellim Allah Teâlâ olduğu için Allah isminde tecrîd sanatı vardır. 

غَـٰفِلٍ - يَعْلَمُونَ  kelimeleri arasında tıbâk-ı hafî sanatı vardır.

يَعْمَلُونَ - عَمِلُوا  kelimeleri arasında cinas ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.

“Allah gafil değildir.” sözü “Allah onların yaptıklarını bilir.” ifadesinden daha güçlüdür. Olumsuz cümlelerde daha fazla vurgu vardır. Olumsuz isim cümlesi ve zaid  بِ tekid unsurlarıdır.

[Rabbin onların yaptıklarından habersiz değildir.] cümlesinin mefhumu muhalifi yapmadıklarından da haberdardır şeklindedir. Lâzım zikredilmiş, melzûm olan “cezanızı verecektir” manası kastedilmiştir. Mecaz-ı mürsel sanatıdır.

Ayetin bu son cümlesi mesel tarikinde tezyîldir. Tezyîl cümleleri ıtnâb babındandır. Önceki cümleyi tekid için gelmiştir. Mesel tarikinde olanlar müstakil olarak da bir mana ifade eder. Yani müstakil olarak dillerde dolaşır, atasözü gibi halk arasında bilinir.

Tezyîl, bir cümlenin diğer bir cümleyi takip etmesi ve tekid etmek amacıyla birincinin manasını kapsaması ve onu sağlamlaştırmasına verilen isimdir. Bu iki şekilde olmaktadır: Birinci cümle, ikinci cümlenin ya mantukunu ya da mefhumunu tekit etmektedir. (Ar. Gör. Ömer Kara, Belâgat İlminde İki İfade Biçimi: İtnâb-Îcâz Kur’an Metninin Anlaşılmasındaki Rolü Üzerine Bir Deneme)