اِنْ يَثْقَفُوكُمْ يَكُونُوا لَكُمْ اَعْدَٓاءً وَيَبْسُطُٓوا اِلَيْكُمْ اَيْدِيَهُمْ وَاَلْسِنَتَهُمْ بِالسُّٓوءِ وَوَدُّوا لَوْ تَكْفُرُونَۜ
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | إِنْ | eğer |
|
2 | يَثْقَفُوكُمْ | onlar sizi ele geçirseler |
|
3 | يَكُونُوا | olurlar |
|
4 | لَكُمْ | size |
|
5 | أَعْدَاءً | düşman |
|
6 | وَيَبْسُطُوا | ve uzatırlar |
|
7 | إِلَيْكُمْ | size |
|
8 | أَيْدِيَهُمْ | ellerini |
|
9 | وَأَلْسِنَتَهُمْ | ve dillerini |
|
10 | بِالسُّوءِ | kötülükle |
|
11 | وَوَدُّوا | ve isterler |
|
12 | لَوْ | keşke |
|
13 | تَكْفُرُونَ | inkar etseniz |
|
اِنْ يَثْقَفُوكُمْ يَكُونُوا لَكُمْ اَعْدَٓاءً وَيَبْسُطُٓوا اِلَيْكُمْ اَيْدِيَهُمْ وَاَلْسِنَتَهُمْ بِالسُّٓوءِ وَوَدُّوا لَوْ تَكْفُرُونَۜ
اِنْ iki muzari fiili cezm eden şart harfidir. Şart ve cevap cümlesinde şartın vuku bulma ihtimali şüpheli veya zayıfsa kullanılır. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
يَثْقَفُوكُمْ şart fiili olup نَ ‘un hazfıyla meczum muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur.
فَ karînesi olmadan gelen يَكُونُوا cümlesi şartın cevabıdır. يَكُونُوا fiili نَ ‘un hazfıyla nakıs meczum muzari fiildir. يَكُونُوا ‘nün ismi, cemi müzekker olan و muttasıl zamirdir, mahallen merfûdur. لَكُمْ car mecruru اَعْدَٓاءً ‘nin mahzuf haline mütealliktir. اَعْدَٓاءً kelimesi يَكُونُوا ‘nün haberi olup lafzen mansubdur.
يَبْسُطُٓوا atıf harfi وَ ‘la يَكُونُوا ‘ye şartın cevabına matuftur. يَبْسُطُٓوا fiili نَ ‘un hazfıyla meczum muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur. اِلَيْكُمْ car mecruru يَبْسُطُٓوا fiile mütealliktir.
اَيْدِيَهُمْ mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur. Muttasıl zamir هُمْ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
ألأيدي kelimesi mankus isimlerdendir. Çoğuldur. Nekre geldiği zaman sonundaki ي harfi hazf edilir. Ref ve cer hallerinde sonunda damme ve kesra takdir edilir. Mansub olduğunda ي harfi hazf olmaz. Görünür ve sonuna tenvin elifi gelir. يد kelimesinin bir diğer çoğulu أياد şeklindedir. Aynı şekilde irab edilir. Ancak gayri munsarif olduğu için tenvin almaz.
بِ mülâbese içindir. بِالسُّٓوءِ car mecruru يَبْسُطُٓوا ‘daki failin mahzuf haline mütealliktir.
وَدُّوا atıf harfi وَ ‘la şartın cevabına matuftur. وَدُّوا damme üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur. لَوْ ve masdar-ı müevvel amili وَدُّوا ‘nün mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur. لَوْ ‘in bir masdar harfi olabilmesi için daha çok وَدَّ ve أحَبَّ gibi temenni bildiren fiillerle birlikte kullanılması şarttır.
تَكْفُرُونَ fiili نَ ‘un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur.
اِنْ يَثْقَفُوكُمْ يَكُونُوا لَكُمْ اَعْدَٓاءً وَيَبْسُطُٓوا اِلَيْكُمْ اَيْدِيَهُمْ وَاَلْسِنَتَهُمْ بِالسُّٓوءِ وَوَدُّوا لَوْ تَكْفُرُونَۜ
Ayet, istînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Şart üslubunda gelen terkipte, şart cümlesi olan يَثْقَفُوكُمْ , müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
فَ karînesi olmadan gelen cevap cümlesi olan يَكُونُوا لَكُمْ اَعْدَٓاءً , nakıs fiil كان ’nin dahil olduğu sübut ifade eden isim cümlesi, faide-i haber ibtidaî kelamdır. Cümlede takdim-tehir sanatı vardır. Car mecrur لَكُمْ , durumun onlara has olduğunu vurgulamak için amili اَعْدَٓاءً ‘e takdim edilmiştir.
Şart ve cevap cümlelerinden müteşekkil terkip, şart üslubunda faide-i haber ibtidaî kelamdır. Haber cümlesi yerine şart üslubunun tercih edilmesi, şart üslubunun daha beliğ ve etkili olmasındandır.
اِنْ şart edatı, gerçekleşme ve gerçekleşmeme ihtimali bulunan fiillerde, başka bir deyişle, bir olay veya eylem gerçekleşme ve gerçekleşmeme ihtimallerini eşit derecede taşıyorsa kullanılır. Eylemin gerçekleşeceği kesin bilindiğinde ise إذَا edatı kullanılır. (Abdullah Hacıbekiroğlu, Arap Dilinde Edatların Metinde Kurduğu Anlamsal İlişkiler, Doktora Tezi)
وَيَبْسُطُٓوا اِلَيْكُمْ اَيْدِيَهُمْ وَاَلْسِنَتَهُمْ بِالسُّٓوءِ cümlesi, atıf harfi وَ ‘la şartın cevabına atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. Cümleler arasındaki anlam bütünlüğü barizdir. Vaslda, atfedilen cümlelerin her ikisinin de aynı tür olması vaslın güzelliklerinden kabul edilmiştir. Fakat burada fiil cümlesi, isim fiil cümlesine atfedilmiştir.
İsim cümlesinin anlamında sabitlik ve devamlılık, fiil cümlesinin anlamında ise yenilenme ve tekrarlanma vardır. Hem devamlılık hem fiilin tekrarı ve yenilenmesi kastediliyorsa, isim cümlesi fiil cümlesine atfedilebilir. Bunun aksi de mümkündür. Mesela, fiil cümlesinden fiilin zaman zaman yenilendiğini, isim cümlesinden ise başlayıp halen devam ettiği kast ediliyorsa aralarında atıf yapılabilir (Rıfat Resul Sevinç, Arapçada Cümle Yapısı, 2010, S. 190-191)
Müspet muzari fiil sıygasında, faide-i haber ibtidaî kelamdır. Teceddüt, istimrar ve tecessüm ifade etmiştir. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.
Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
وَوَدُّوا لَوْ تَكْفُرُونَ cümlesi atıf harfi وَ ‘la şartın cevabına atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Halidî, Vakafât, S.107)
Masdar harfi لَوْ ve onu takip eden تَكْفُرُونَ cümlesi masdar teviliyle وَدُّوا fiilinin mef’ûlü yerindedir.
يَبْسُطُٓوا ile وَدُّوا arasında muzariden maziye geçişe güzel bir iltifat sanatı vardır.
وَيَبْسُطُٓوا اِلَيْكُمْ اَيْدِيَهُمْ وَاَلْسِنَتَهُمْ [Size ellerini ve dillerini uzatırlar] ibaresinde âliyyet alakasıyla mecâz-ı mürsel sanatı vardır. El uzatmak tabirinde; tağlîb üslubuyla yapılan bütün kötü fiiller ifade edilmiştir.
اَيْدِيَهُمْ ve اَلْسِنَتَهُمْ kelimeleri ve اَعْدَٓاءً - تَكْفُرُونَ arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.
اَلْسِنَتَ , lisanın çoğuludur. Lisan, aslında işitilen kelamın aletidir. Aliyyet alakasıyla mecaz-ı mürseldir. (Kur’an’da oniki yerde lisan -dil uzvu- kelimesiyle, lügat kastedilmiştir. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur’an Işığında Belâgat Dersleri Beyân İlmi)
وَدُّوا fiili muzari istikbal şekli siyaka uygun olduğu halde konunun önemine binaen mazi gelmiştir. Bu, “Sizin küfretmenizi isterler, onların açısından bu önemlidir. Dünyada ve dinde sizin topluca zarara girmeniz onları çok mutlu eder.” anlamına gelir.
لَوْ masdariye manasındadır. Bu manada en çok وَدُّ ve benzeri fiillerle kullanılır. (Bakara/109, Mearic/11)
‘’Bast el-lisan’’ ifadesinde istiare vardır. Çünkü 'ellerin uzatılması’ gerçekte mümkün ise de dillerin uzatılması mümkün değildir. Bununla kastedilen, inkârcıların müslümanlar hakkında bir süre dillerini tuttuktan sonra, onlar hakkında açıkça kötü ve çirkin sözler sarf etmeleridir. Bu durumda söz, dürülmüş vaziyetteyken açılıp ve uzatılmış olan, gizlendikten sonra açığa çıkarılmış bulunan nesneye benzetilmiş oluyor. Yine Allah Teâlâ söz uyumu, eşdeğer sözcük çiftesi (izdivac) dizimini sağlamak için dillerinin uzatılmasını (bast), ellerinin uzatılmasına atfetmiş olabilir. Çünkü eller ile diller ‘’işaret edilen’’ (uzatma) anlamında ortaktır. Zira ellerin fiilleri, dillerin sözleri vardır. Ellerin vereceği zarar vurmayla, dillerin vereceği zarar duymayla gerçekleşmektedir. (Şerîf er- Râdî, Kur’an Mecazları)
البَسْطُ kelimesi çokluk manasında müsteardır. Çünkü çokluk ifade eden الكَثِيرِ kelimesinin, geniş ve uzun bir şeye benzetilmesi ve zıddı olan القَبْضُ manasına benzetilmesi yaygındır. بَسْطُ اليَدِ ifadesi işlerin çokluğunu ifade eder. (Âşûr)
يَثْقَفُو- يَكُونُوا - يَبْسُطُٓوا - وَدُّوا - تَكْفُرُونَۜ kelimelerinde müennesin müzekkere katılması yoluyla tağlîb sanatı vardır.
“Ey iman edenler!” şeklindeki hitapların çoğunda kadınların erkeklere katılması yoluyla tağlîb vardır. (Prof. Dr. Ali Bulut, Belâgat)