اَمْ تَسْـَٔلُهُمْ اَجْراً فَهُمْ مِنْ مَغْرَمٍ مُثْقَلُونَۚ
Peygamber, tebliğ faaliyetinin karşılığında ücret beklemez, muhataplar da maddî anlamda borç altında olmazlar, tebliğ de itaat de maddî kaygılarla ilgisi olmayan, tamamen dinî ve ahlâkî birer görevdir.
اَمْ تَسْـَٔلُهُمْ اَجْراً
اَمْ munkatıadır. بل ve hemze manasındadır. Çoğunlukla soru edatlarıyla birlikte kullanılır ve muhataptan bu edatın öncesi ile sonrasındaki unsurlardan birini tayin ve tercih etmesini zorunlu kılar. Genellikle soru edatı olan hemze ile ( اَ ) birlikte kullanılır. İkiye ayrılır: Muttasıl اَمْ . Munkatı’ اَمْ (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
Fiil cümlesidir. تَسْـَٔلُهُمْ damme ile merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri أنت ‘dir. Muttasıl zamir هُمْ mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur. اَجْراً mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur.
فَهُمْ مِنْ مَغْرَمٍ مُثْقَلُونَۚ
İsim cümlesidir. فَ taliliyyedir. Munfasıl zamir هُمْ mübteda olarak mahallen merfûdur. مِنْ مَغْرَمٍ car mecruru مُثْقَلُونَ ‘ye mütealliktir. مُثْقَلُونَ haber olup ref alameti و ‘dır. Cemi müzekker salim kelimeler harfle îrablanır.
مُثْقَلُونَ kelimesi; sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan إِفْعَال babının ism-i mef’ûlüdür.اَمْ تَسْـَٔلُهُمْ اَجْراً
İstînâfiyye olarak fasılla gelen cümle istifham üslubunda talebî inşâî isnaddır. اَمْ ; munkatı’ istifham harfidir. Burada inkârî istifham harfi hemze ve intikal ifade eden بَلْ manasındadır.
İstifham üslubunda gelmiş olmasına rağmen asıl manasının, yani soru manasının dışında kullanılmıştır. Ayetin öncesi ve sonrasına bakılarak nefy ve inkâr ifade ettiği anlamı çıkmaktadır. Buna göre “Peygamber onlardan, yol göstermesine ve gerçeği öğretmesine karşılık bir ücret istememiştir. Yani böyle bir durum yoktur.” manasını taşımaktadır. Ayrıca soruda tecâhül-i ârif sanatı vardır.
İnkâr, (reddetme, yadsıma) manasına delalet etmek üzere en çok kullanılan istifham harfi hemzedir. Hemzeyi her zaman sorulan şey takip eder. İnkâr manasında olan istifham iki kısımdır: Azarlama ve yalanlama. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur’an Işığında Belâgat Dersleri, Meânî İlmi)
Müspet muzari fiil sıygasındaki cümle, faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Fiilin muzari sıygada gelmesi istimrar, teceddüt ve tecessüm ifade eder. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.
Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
اَجْراً ’deki nekrelik, herhangi bir manasında nev ve kesret ifade eder.
Yoksa sen risaleti tebliğ ettiğin için onlardan bir ücret istiyorsun da onlar ağır bir borç altında mı kalıyorlar, bu yüzden iman etmiyorlar? Soru olumsuzluk manasınadır.
Yani; sen vahyin tebliği için ücret istemiyorsun ki bu onlara ağır gelsin de bu sebeple kaçınsınlar, demektir. (Nesefî, Medâriku’t Tenzîl Ve Hakâîku’t Te’vîl)
فَهُمْ مِنْ مَغْرَمٍ مُثْقَلُونَۚ
فَ ta’liliyyedir. Mübteda ve haberden oluşmuş, sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Cümlede takdim-tehir sanatı vardır. Car mecrur مِنْ مَغْرَمٍ , önemine binaen, amili olan olan مُثْقَلُونَ ‘ye takdim edilmiştir.
مَغْرَمٍ ‘deki nekrelik kesret ve nev ifade eder.
İsim cümleleri sübut ifade eder. İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karînelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
مَغْرَمٍ - اَجْراً kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.
Bu ayet de, kendisinden sonraki ayetlerle birlikte, Tûr Sûresi'nde tefsir edilmiştir. Hatta diyorum ki: İlgili sözler, ta Kalem 41. ayetten itibaren, tekrardır. (daha önce geçmiştir). مَغْرَمٍ kelimesi, غرم (borç) manasına olup, "Ödenmesi gereken şey" demektir, ayetin manası, "O peygamber onlardan, yol göstermesine ve gerçeği öğretmesine karşılık bir ücret istememiştir ki böylece malî yönden bir borçlanma onlara zor gelsin de, dolayısıyla bu onları imandan alıkoyuversin. Yani böyle bir durum yok" şeklindedir. (Fahreddin er-Râzî)
مِنْ مَغْرَمٍ car mecruru مُثْقَلُونَ ‘e mütealliktir. مِنْ harfi ibtidaiyyedir. Ta’lil manasında mecazî bir ibtidaiyedir. Mamulun amiline takdim edilmesi, fasılaya riayetle birlikte meşakkatin sebebini zikretmeden önce ihtimam içindir. (Âşûr)