A'râf Sûresi 60. Ayet

قَالَ الْمَلَأُ مِنْ قَوْمِه۪ٓ اِنَّا لَنَرٰيكَ ف۪ي ضَلَالٍ مُب۪ينٍ  ...

Kavminin ileri gelenleri, “Biz seni açıkça bir sapıklık içinde görüyoruz” dediler.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 قَالَ dedi(ler) ki ق و ل
2 الْمَلَأُ ileri gelenler م ل ا
3 مِنْ -nden
4 قَوْمِهِ kavmi- ق و م
5 إِنَّا elbette biz
6 لَنَرَاكَ seni görüyoruz ر ا ي
7 فِي içinde
8 ضَلَالٍ bir sapıklık ض ل ل
9 مُبِينٍ açık ب ي ن
 

Kur’an’da eski kavimlerden söz edilirken bunların, daha çok zenginler ve soylulardan oluşan reis ve eşraf kesimini ifade etmek üzere sık sık mele’ kelimesi kullanılır. Nûh kavminin ileri gelenleri de onu yukarıdaki dört konuda (risâlet, ibadet, tevhid, âhiret) yanlışa sapmakla suçladılar (Râzî, XIV, 61-63).

Kaynak : Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: 2 Sayfa: 542

 

قَالَ الْمَلَأُ مِنْ قَوْمِه۪ٓ اِنَّا لَنَرٰيكَ ف۪ي ضَلَالٍ مُب۪ينٍ

 

Fiil cümlesidir.  قَالَ  fetha üzere mebni mazi fiildir.  الْمَلَأُ  fail olup lafzen merfûdur.

مِنْ قَوْمِه۪ٓ  car mecruru  الْمَلَأُ ‘nun mahzuf haline müteallıktır. 

Mekulü’l-kavli,  اِنَّا لَنَرٰيكَ  ’dir.  قَالَ  fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubtur.

اِنَّ  tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb haberini ref eder.

نَا  mütekellim zamiri  اِنَّ ’nin ismi olarak mahallen mansubtur.

لَ  harfi  اِنَّ ’nin haberinin başına gelen lam-ı muzahlakadır.  نَرٰيكَ  fiili  اِنَّ ’nin  haberi olarak mahallen merfûdur.

نَرٰيكَ  elif üzere mukadder damme ile  merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri  نحن dur.

Muttasıl zamir  كَ  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubtur.

ف۪ي ضَلَالٍ  car mecruru  نَرٰيكَ  fiiline müteallıktır.  مُب۪ينٍ  kelimesi  ضَلَالٍ  kelimesinin sıfatıdır. 

مُب۪ينٍ  sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan if’al babının ism-i failidir. İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

قَالَ الْمَلَأُ مِنْ قَوْمِه۪ٓ اِنَّا لَنَرٰيكَ ف۪ي ضَلَالٍ مُب۪ينٍ

 

Beyanî istînâf olarak fasılla gelen cümlede fasıl sebebi şibh-i kemâl-i ittisâldir.

Bu cümle, Nuh'un sözlerinin hikaye edilmesinden çıkan gizli bir sualin cevabıdır.(Ebüssuûd) 

Cümle mazi fiil sıygasında, faide-i haber ibtidâi kelamdır.

قَالَ  fiilinin mekulü’l-kavli  اِنَّ  ve lam-ı muzahlaka ile tekid edilmiş sübut ifade eden isim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır. İsim cümleleri zamandan bağımsız sübut ifade ederler.

Tekid lamı diye isimlendirilen bu lamın kullanımı oldukça yaygındır. Fethalı olarak kullanılan bu lam, sadece ismin ve muzari fiilin başına dahil olur. İsim cümlesinin başına اِنَّ  edatı gelince cümlenin başında gelmesi gereken lam-ı ibtida, اِنَّ ‘nin haberinin başına kayar. Bundan dolayı lam-ı muzahlaka olarak da adlandırılır.(Mehmet Altın , Kur’ân’da Te’kid Üslupları ve Çeşitleri )

Cümlede müsnedin muzari fiil olarak gelmesi hükmü takviye, hudûs ve teceddüt ifade eder. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde, muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.  

نَرٰي [Görmek] fiili, kalp ile görme [yani senin hakkında kanaatimiz / reyimiz bu] anlamındadır. (Keşşâf)

ف۪ي ضَلَالٍ  ibaresindeki  ف۪ي  harfinde istiare-i tebeiyye vardır.  ف۪ي  harfindeki zarfiyet manası dolayısıyla dalalet, içine girilebilen bir şeye benzetilmiştir. Burada  ف۪ي  harfi kendi manasında kullanılmamıştır. Çünkü dalalet hakiki manada zarfiyeye yani içine girilmeye müsait değildir. (Âşûr)

ضَلَالٍ ’deki tenvin kesret, nev ve tahkir ifade eder.  مُب۪ينٍ ’le sıfatlanması ıtnâb sanatıdır. ضَلَالٍ  kelimesi nekre ve mevsuf olarak gelmiştir, böylece tahkir ve teksir manası taşır.

الْمَلَأُ ; göz dolduran kişiler, dalkavuklar demektir. ُالْمَلَأُ   ْeşraf ve yöneticiler demektir. Bunun, beraberinde kadınların olmadığı erkekler anlamında olduğu da söylenmiştir. (Ebüssuûd)