A'râf Sûresi 7. Ayet

فَلَنَقُصَّنَّ عَلَيْهِمْ بِعِلْمٍ وَمَا كُنَّا غَٓائِب۪ينَ  ...

Andolsun, onlara (yaptıklarını) tam bir bilgi ile anlatacağız. Çünkü biz onlardan uzak değiliz.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 فَلَنَقُصَّنَّ ve elbette anlatacağız ق ص ص
2 عَلَيْهِمْ onlara
3 بِعِلْمٍ bilgi ile ع ل م
4 وَمَا zira
5 كُنَّا değiliz biz ك و ن
6 غَائِبِينَ onlardan uzak غ ي ب
 

Allah olup bitenlerden uzak olmadığı, aksine her yerde hazır ve nâzır olduğu için elçilerin ve ümmetlerin bütün yapıp ettiklerini gizlisiyle açığıyla bildiği gibi bunları ayrıntılarıyla onlara haber verecek ve bu suretle ilminin bütün olup bitenlerle birlikte insanların her türlü tutum ve davranışlarını, hatta duygularını, düşüncelerini ve gizli hallerini kapsadığını onlara kanıtlayacaktır.

Kaynak : Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: 2 Sayfa: 502

 

فَلَنَقُصَّنَّ عَلَيْهِمْ بِعِلْمٍ وَمَا كُنَّا غَٓائِب۪ينَ

 

فَ  atıf harfidir.  لَ  mukadder kasemin cevabına gelen muvattie harfidir.  نَقُصَّنَّ  fiilinin sonundaki  نَّ, tekid ifade eden nûn-u sakîledir. Fetha üzere mebni muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri  نحن ’dur. 

Tekid nunları bitiştikleri fiile istikbal manası kazandıran bir edatın veya durumun bulunması halinde muzari fiilin sonuna gelirler. (Soru, arz, tekid lamı, ummak, teşvik, nehiy, temenni ve yemin gibi.)

عَلَيْهِمْ  car mecruru  نَقُصَّنَّ  fiiline müteallıktır.  بِعِلْمٍ  car mecruru  نَقُصَّنَّ’deki failin mahzuf haline müteallıktır. Takdiri, متلبّسين بعلم (İlme bürünerek) şeklindedir.

بِ  musahabe içindir. 

بِ  harf-i ceri mecruruna ilsak, sebep, musahabe, zaid, karşılık-bedel, istiane, zaman-mekân zarfı gibi manalar kazandırabilir. Burada zaid manasındadır. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

وَ  atıf harfidir.  مَا  nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır.  كُنَّا  nakıs fiildir. İsim cümlesinin önüne geldiğinde, ismini ref haberini nasb eder.

كَانَ ’nin ismi  نَا  mütekellim zamiridir.  غَٓائِب۪ينَ  kelimesi  كُنَّا ’nın haberidir. Nasb alameti  ي ’dır. Cemi müzekker salim kelimeler  ي  ile nasb olurlar.

غَٓائِب۪ينَ  kelimesi sülâsî mücerred olan  غيب  fiilinin ism-i failidir.

İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

فَلَنَقُصَّنَّ عَلَيْهِمْ بِعِلْمٍ وَمَا كُنَّا غَٓائِب۪ينَ

 

فَ  atıftır. Ayetin ilk cümlesi, aralarında inşâî olmak bakımından mutabakat bulunan önceki ayeteki istînâfa atfedilmiştir.  لَ, mahzuf kasemin cevabına gelen harftir. Kasem fiilinin hazfi îcâz-ı hazif sanatıdır. Mahzuf kasem ve cevabından oluşan terkip, kasem üslubunda gayrı talebî inşâî isnaddır.

Bu cümle, makabli için bir zeyl mahiyetinde olup onu açıklar. (Ebüssuûd)

لَ  ve  نَّ’la tekid edilen cevap cümlesi ise, faide-i haber inkâri kelamdır. 

Tekid nunu, çoğu zaman sarih kasem, gizli kasem ve nehiyden sonra gelir. Hal ve istikbal ifade eden muzari fiilin manasını sadece istikbal anlamına hamleder ve bu harf ( َّنَّ ) fiilin üç defa tekidini sağlar. (Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 2017/3)

عِلْمٍ’deki tenvin kesret, nev ve tazim ifade eder.

وَمَا كُنَّا غَٓائِب۪ينَ  cümlesi  بِعِلْمٍ ’nin müteallakı olan mahzuf hale matuftur. Menfi  كَانَ ’nin dahil olduğu isim cümlesi faide-i haber ibtidaî kelamdır.

بِعِلْمٍ  sözündeki  عِلْمٍ kelimesinin tenkiri tafsilat iradesine delalet eder. Yani yüce ilimdir. Çünkü tenvin tazim içindir. (Âşûr)

مَا كَانli olumsuz sıygalar gerçekleşmesi aklen caiz olmayan umumi olumsuzluk için kullanılır. (Sâbûnî, Tefsir 3/79)

كَان ’nin haberi isminin içine karışır ve adeta onun mahiyetinden bir cüz olur. (Muhammed Ebu Musa, Hâ-Mîm Sureleri Belâğî Tefsiri, c. 5, s. 124)

Azamet zamiri yapılan işin ne kadar ulvi olduğunu ifade eder.

الغائِبُ  kelimesi  الحاضِرِ’ın zıttıdır. Burada  الغائِبُ  cahil kelimesinden kinayedir. (Âşûr)