اَلَّذ۪ينَ هُمْ عَلٰى صَلَاتِهِمْ دَٓائِمُونَۖ
Bu âyetler, insanın ahlâkını yukarıda sıralanan olumsuz eğilimlerden temizlemenin veya onların etkisini kırmanın yolunu göstermektedir. Bu yol, kısaca âhiret inancıyla desteklenen güçlü bir sorumluluk duygusu geliştirmek, ibadet ve ahlâk alanında olumlu ve yapıcı davranışlar sergilemektir. Burada sıralanan davranışlar düzenli namaz kılmak, malında yoksulların hakkı bulunduğunu bilip onu ehline ödemek, âhiret kaygısı taşımak, namuslu ve iffetli olmak, emanete sadakat göstermek, şahitlikte yalan söylemekten sakınmaktır. Âyetlerin üslûbundan anlaşıldığına göre bu güzel işlerle ilgili ifade tahdîdî değil tâdâdîdir, yani bunlar örneklerdir; duruma, zamana, mekâna, imkân ve şartlara göre bu ödevlerin sayısı değişebilir. Önemli olan, kişinin 19. âyetteki deyimiyle tabiatının tahammülsüzlüğünü, nankörlük ve bencilliğini yenme iradesi gösterebilmesi, ibadetler ve ahlâkî davranışlarla ilkel kusurlarını giderip kişiliğini zenginleştirmesidir.
Deveme دوم :
دَوامٌ sözcüğü temelde sakin, hareketsiz ve durağan olmak ya da bu hale gelmek anlamına gelir. Fiil olarak دُمْتَ-تَدامُ şeklinde kullanılır. (Müfredat)
Kuran’ı Kerim’de bir fiil ve bir isim formunda toplam 9 defa geçmiştir. (Mu'cemu-l Mufehres)
Türkçede kullanılan şekilleri daimi, daim, daima, devam, müdavim, idame ve (mâ)demdir. (Kuranı Anlayarak Okuma Rehberi)
اَلَّذ۪ينَ هُمْ عَلٰى صَلَاتِهِمْ دَٓائِمُونَۖ
اَلَّذ۪ينَ cemi müzekker has ism-i mevsûl الْمُصَلّ۪ينَ ‘nin sıfatı olarak mahallen mansubdur. İsm-i mevsûlun sılası هُمْ عَلٰى صَلَاتِهِمْ ‘dir. Îrabdan mahalli yoktur.
Varlıkları niteleyen kelimelere sıfat denir. Arapça’da sıfatın asıl adı na’t ( النَّعَتُ )dır. Sıfatın nitelediği isme de men’ut ( المَنْعُوتُ ) denir. Bir ismi doğrudan niteleyen sıfata hakiki sıfat, dolaylı olarak niteleyen sıfata da sebebi sıfat denir.
Sıfat ile mevsuftan oluşan tamlamaya sıfat tamlaması denir. Sıfat tek kelime (isim), cümle ve şibh-i cümle olabilir. Ve sıfat birden fazla gelebilir.
Sıfat mevsûfuna: cinsiyet, adet, marifelik - nekrelik ve îrab bakımından uyar.
Sıfat iki kısma ayrılır: 1. Hakiki sıfat 2. Sebebi sıfat
Hakiki sıfat: 1- Müfred olan sıfatlar 2- Cümle olan sıfatlar olmak üzere ikiye ayrılır.
1. Müfred olan sıfatlar: Müfred olan sıfatlar genellikle ism-i fail, ism-i mef’ûl, mübalağalı ism-i fail, sıfat-ı müşebbehe, ism-i tafdil, masdar, ism-i mensub ve sayı isimleri şeklinde gelir.
Gayrı akil (akılsız çoğullar) mevsûf olarak geldiğinde sıfatını müfred müennes olarak da alır.
2. Cümle olan sıfatlar: 1- İsim cümlesi olan sıfatlar, 2- Fiil cümlesi olan sıfatlar, 3- Şibh-i cümle olan sıfatlar. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
Munfasıl zamir هُمْ mübteda olarak mahallen merfûdur. عَلٰى صَلَاتِهِمْ car mecruru دَٓائِمُونَ ‘ ye mütealliktir. Muttasıl zamir هِمْ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
دَٓائِمُونَ haber olup ref alameti و ‘dır. Cemi müzekker salim kelimeler harfle îrablanır.
دَٓائِمُونَ kelimesi, sülâsi mücerredi دوم olan fiilin ism-i failidir.
İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
اَلَّذ۪ينَ هُمْ عَلٰى صَلَاتِهِمْ دَٓائِمُونَۖ
Önceki ayetteki الْمُصَلّ۪ينَ için sıfat konumundaki اَلَّذ۪ينَ , bahsi geçenleri tazim ve sonraki habere dikkat çekmek için gelmiştir. Sıfat, mevsûfunun sahip olduğu bir özelliğe işaret etmek için yapılan tetmim ıtnâbı sanatıdır.
هُمْ ف۪ي صَلَاتِهِمْ خَاشِعُونَۙ cümlesi mevsulün sılasıdır. Sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi faide-i haber ibtidaî kelamdır. Cümlede takdim-tehir sanatı vardır. Car mecrur عَلٰى صَلَاتِهِمْ ihtimam için amili olan haber دَٓائِمُونَ ‘ye takdim edilmiştir.
صَلَاتِهِمْ izafeti, muzâf ve muzâfun ileyhin arasındaki bağlantının kuvvetine işaret eder. (Âşûr, Mü’minun/2)
İsim cümleleri, mübteda ve haberden oluşur. Zaman ifade etmez. Asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa, asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karînelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
دَٓائِمُونَ ism-i fail vezninde gelmiştir. İsim cümlesinde yer alan ism-i fail, çoğunlukla sübut ve süreklilik anlamı ifade eder. Bunun manası huşûnun onlarda sabit olduğudur.
Cümlede هُمْ zamirinin tekrarı ve car mecrurun takdimi zamirin ait olduğu kimselere dikkat çekmek ve önem atfetmek kastına matuftur.
الْمُصَلّ۪ينَۙ - صَلَاتِهِمْ kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr, iştikak cinası ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.
Namazlarında devamlı olanlar mealindeki ayette هُمْ zamiri, cümlenin başında söylenmiştir. Bu hal, hükmün dinleyenin zihnine yerleşmesi ve takviyesini ifade içindir. Bir adamın bol bol verdiğini güçlü bir şekilde ifade etmek için zamiri başa alarak, ”O, bol veriyor," demeye benzer. [Namazlarında devamlı olanlar]’dan maksat, hiçbir meşguliyetin kendilerini namazdan alıkoymadığı, namazlarını devamlı kılanlardır. (Rûhu’l Beyân)