وَالَّذ۪ينَ ف۪ٓي اَمْوَالِهِمْ حَقٌّ مَعْلُومٌۙ
Bu âyetler, insanın ahlâkını yukarıda sıralanan olumsuz eğilimlerden temizlemenin veya onların etkisini kırmanın yolunu göstermektedir. Bu yol, kısaca âhiret inancıyla desteklenen güçlü bir sorumluluk duygusu geliştirmek, ibadet ve ahlâk alanında olumlu ve yapıcı davranışlar sergilemektir. Burada sıralanan davranışlar düzenli namaz kılmak, malında yoksulların hakkı bulunduğunu bilip onu ehline ödemek, âhiret kaygısı taşımak, namuslu ve iffetli olmak, emanete sadakat göstermek, şahitlikte yalan söylemekten sakınmaktır. Âyetlerin üslûbundan anlaşıldığına göre bu güzel işlerle ilgili ifade tahdîdî değil tâdâdîdir, yani bunlar örneklerdir; duruma, zamana, mekâna, imkân ve şartlara göre bu ödevlerin sayısı değişebilir. Önemli olan, kişinin 19. âyetteki deyimiyle tabiatının tahammülsüzlüğünü, nankörlük ve bencilliğini yenme iradesi gösterebilmesi, ibadetler ve ahlâkî davranışlarla ilkel kusurlarını giderip kişiliğini zenginleştirmesidir.
وَالَّذ۪ينَ ف۪ٓي اَمْوَالِهِمْ حَقٌّ مَعْلُومٌۙ
الَّذ۪ينَ cemi müzekker has ism-i mevsûl atıf harfi وَ ‘la önceki ayetteki الَّذ۪ينَ ‘ye matuftur. İsm-i mevsûlun sılası ف۪ٓي اَمْوَالِهِمْ حَقٌّ مَعْلُومٌ ‘dir. Îrabdan mahalli yoktur.
ف۪ٓي اَمْوَالِهِمْ car mecruru mahzuf mukaddem habere mütealliktir. Muttasıl zamir هِمْ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. حَقٌّ muahhar mübteda olup lafzen merfûdur. مَعْلُومٌ kelimesi حَقٌّ ‘nun sıfatı olup damme ile merfûdur.
Varlıkları niteleyen kelimelere sıfat denir. Arapça’da sıfatın asıl adı na’t ( النَّعَتُ )dır. Sıfatın nitelediği isme de men’ut ( المَنْعُوتُ ) denir. Bir ismi doğrudan niteleyen sıfata hakiki sıfat, dolaylı olarak niteleyen sıfata da sebebi sıfat denir.
Sıfat ile mevsuftan oluşan tamlamaya sıfat tamlaması denir. Sıfat tek kelime (isim), cümle ve şibh-i cümle olabilir. Ve sıfat birden fazla gelebilir.
Sıfat mevsûfuna: cinsiyet, adet, marifelik - nekrelik ve îrab bakımından uyar.
Sıfat iki kısma ayrılır: 1. Hakiki sıfat 2. Sebebi sıfat. Bir ismi doğrudan niteleyen sıfata “hakiki sıfat”, dolaylı olarak niteleyen sıfata da “sebebi sıfat” denir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
مَعْلُومٌ kelimesi, sülâsi mücerredi علم olan fiilin ism-i mef’ûlüdür.
وَالَّذ۪ينَ ف۪ٓي اَمْوَالِهِمْ حَقٌّ مَعْلُومٌۙ
Ayetteki ism-i mevsûl, atıf harfi وَ ‘la önceki ayetteki الَّذ۪ينَ ‘ye atfedilmiştir. Sılası olan ف۪ٓي اَمْوَالِهِمْ حَقٌّ مَعْلُومٌۙ cümlesi, sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber ibtidaî kelamdır. Cümlede îcâz-ı hazif ve takdim-tehir sanatları vardır. Car mecrur ف۪ٓي اَمْوَالِهِمْ , mahzuf mukaddem habere mütealliktir. حَقٌّ muahhar mübtedadır.
مَعْلُومٌ kelimesi حَقٌّ için sıfattır. Sıfat, tabi olduğu kelimenin sahip olduğu bir özelliğe işaret etmek için yapılan ıtnâb sanatıdır.
ف۪ٓي اَمْوَالِهِمْ ifadesindeki ف۪ي harfinde istiare vardır. ف۪ي harfindeki zarfiyet manası dolayısıyla mallar, içine girilebilen maddi bir şeye benzetilmiştir. Burada ف۪ي harfi kendi manasında kullanılmamıştır. اَمْوَالِهِمْ , hakiki manada zarfiyeye yani içine girilmeye müsait değildir. Mallarıyla zekat arasındaki irtibat, zarfla mazruf arasındaki irtibata benzetilmiştir. Konunun kesinliğini ifade etmek üzere bu harf kullanılmıştır. Câmi’, ikisi arasındaki mutlak irtibattır.
Belirli hak, zekattır; çünkü onun hangi maldan ne kadar olacağı bellidir. Veya kişinin kendisi için vazife addedip belirli vakitlerde ödediği sadakadır. (Keşşâf ve Beyzâvî)