Nuh Sûresi 10. Ayet

فَقُلْتُ اسْتَغْفِرُوا رَبَّكُمْ اِنَّهُ كَانَ غَفَّاراًۙ  ...

“Dedim ki: ‘Rabbinizden bağışlama dileyin; çünkü O, çok bağışlayıcıdır.’
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 فَقُلْتُ dedim ki ق و ل
2 اسْتَغْفِرُوا mağfiret dileyin غ ف ر
3 رَبَّكُمْ Rabbinizden ر ب ب
4 إِنَّهُ çünkü O
5 كَانَ ك و ن
6 غَفَّارًا çok bağışlayandır غ ف ر
 

فَقُلْتُ اسْتَغْفِرُوا رَبَّكُمْ 


Fiil cümlesidir.  فَ  atıf harfidir. Matuf ve matufun aleyh arasında hiç zaman geçmediğini, işin hemen yapıldığını ifade eder.  فَ  ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştiremez. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

قُلْتُ  sükun üzere mebni mazi fiildir. Muttasıl zamir  تُ  fail olarak mahallen merfûdur. 

Mekulü’l kavli  اسْتَغْفِرُوا رَبَّكُمْ ‘dur. قُلْتُ  fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur. اسْتَغْفِرُوا  fiili  نَ ‘un hazfıyla mebni emir fiildir. Zamir olan çoğul وَ ‘ı fail olarak mahallen merfûdur.  رَبَّكُمْ  mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur. Muttasıl zamir  كُمْ  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. 

اسْتَغْفِرُوا  fiili, sülâsî mücerrede üç harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. İstif’âl babındadır. Sülâsîsi غفر ’dir.

Bu bab fiile talep, tehavvül, vicdan, mutavaat, ittihaz ve itikat gibi anlamları katar.


 اِنَّهُ كَانَ غَفَّاراًۙ


İsim cümlesidir.  اِنَّ  tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir, ismini nasb haberini ref eder.  هُ  muttasıl zamiri  اِنَّ ’nin ismi olarak mahallen mansubdur.  اِنَّ ’nin haberi  كَانَ ’nin dahil olduğu isim cümlesidir.

كَانَ  nakıs, mebni mazi fiildir. İsim cümlesinin önüne geldiğinde, ismini ref haberini nasb eder.  كَانَ ’nin ismi müstetir olup takdiri هو ’dir.  غَفَّارًا  kelimesi  كَانَ ’nin haberi olup fetha ile mansubdur.

غَفَّاراً  kelimesi, mübalağalı ism-i fail kalıbındandır.

Mübalağalı ism-i fail; bir varlıkta bir niteliğin aşırı derecede bulunduğunu gösteren, fiilden türeyen, sıfat cinsinden isimlerdir. Mübalağalı ism-i failler Allah için kullanılırsa sıfat, insanlar için kullanılırsa mübalağa ya da lakap olurlar. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

فَقُلْتُ اسْتَغْفِرُوا رَبَّكُمْ


Cümle atıf harfi  فَ  ile önceki ayetteki  وَاَسْرَرْتُ لَهُمْ اِسْرَاراً  cümlesine atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. Müspet mazi fiil sıygasında lâzım-ı faide-i haber ibtidaî kelamdır.

Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Hâlidî, Vakafât, S.107)

قُلْتُ  fiilinin mekulü’l-kavli olan  اسْتَغْفِرُوا رَبَّكُمْ  cümlesi, emir üslubunda talebî inşaî isnaddır. 

رَبَّكُمْ  izafetinde Rabb ismine muzâfun ileyh olan  كُمْ  zamiri, şeref kazanmıştır.

رَبَّكُمْ  izafetinde inanmayanlara aid zamire Rabb isminin muzâf olmasında, Allah’ın onlar üzerindeki rububiyet vasfını hatırlatmak ve inkarlarının ne büyük nankörlük olduğunu belirtmek kastı vardır. 

Rabb ismi onlara ait zamire izafe edilmiş, böylece o'nun rabbinin ve onların rabbinin aynı olduğu, onun ve onların Rabbinden başkasına ibadet etmenin onların aleyhine olduğu ve O'na tövbe etmeleri/dönmeleri gerektiği, O'ndan başka Rableri olmadığı ifade edilmiştir. (Fâdıl Sâlih Sâmerrâî, Beyânî Tefsir Yolu, c. 1, s. 319)


اِنَّهُ كَانَ غَفَّاراًۙ


Ta’liliyye olarak fasılla gelen cümlenin fasıl sebebi şibh-i kemâl-i ittisâldir. Ta’lil cümleleri ıtnâb sanatı babındandır.

اِنَّ  ile tekit edilmiş, sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır.  اِنَّ ‘nin haberi, nakıs fiil  كَانَ ’nin dahil olduğu sübut ifade eden isim cümlesi olan  كَانَ غَفَّاراً , faide-i haber ibtidaî kelamdır. 

Yalnızca bir isim cümlesi bile devam ve sübut ifade ettiğinden,  اِنَّ  ve isim cümlesi tekid edilen bu ve benzeri cümleler çok muhkem/sağlam cümlelerdir.

كَان ’nin haberi, isminin içine karışır ve adeta onun mahiyetinden bir cüz olur. (Muhammed Ebu Musa, Hâ-Mîm Sureleri Belâgî Tefsiri 5, Duhan Suresi s.124)

كَان ’nin haberi olan  غَفَّاراًۙ , mübalağalı ism-i fail kalıbı olan sıfat-ı müşebbehe vezninde gelerek mübalağa ifade etmiştir. Bu kalıp bu vasfın mevsûfta sürekli varlığına, sıfatın mevsûfun bir parçası gibi ondan ayrılmayan bir özelliği olduğuna işaret eder.

اسْتَغْفِرُوا  - غَفَّاراًۙ  kelimeleri arasında cinas-ı iştikak ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.  

Ayette, ‘bağışlayıcı’ anlamında  غَفَّاراًۙ  kelimesi kullanılmıştır. Çünkü bu, aynı anlamı ifade eden غَفور  kelimesinden daha mübalağalıdır. Bu kelime sözlükte, ‘örtmek, kapatmak’ anlamındadır. Bu anlamda olmak üzere savaşta başa giyilen başlığa, miğfer (örtme âleti) denilmiştir. Çünkü o, başı örter. Allah'ın mağfireti, kulların tövbe ve taatlerinden dolayı değil, kendi rahmet ve fazlı ile günahları örtüp, affetmesidir. Tövbe ve taat bir kulluk ifadesinden ve ihtiyaç arzından ibarettir. Yine bir kudsî hadiste Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: ”Ey kulum! Bana yeryüzü dolusu günahla bile gelsen, Bana ortak koşmadıkça seni bağışlarım."  (Rûhu’l Beyân)

Ayetin son kısmında yer alan  اِنَّهُ كَانَ غَفَّاراًۙ  ifadesi, tövbe etmeleri için onları teşvik içermektedir. (Kurtubî) 

Burada mazi kipinin kullanılma hikmeti olarak; Allah’ın her zaman mağfiret sahibi olduğuna, bu durumun yeni ortaya çıkmış bir şey olmadığına işaret edilmiş, adeta bağışlama onun sanatıdır mesajı verilmiştir. (Fahreddin er-Râzî)