Müddessir Sûresi 29. Ayet

لَـوَّاحَةٌ لِلْبَشَرِۚ  ...

Derileri kavurur.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 لَوَّاحَةٌ yakar kavurur ل و ح
2 لِلْبَشَرِ insanı ب ش ر
 
Rivayete göre müşrikler Hz. Peygamber’e ve tebliğ ettiği Kur’an’a karşı nasıl bir tavır takınmaları gerektiğini Velîd b. Mug^re’ye sormuşlar, o da düşünüp taşındıktan sonra Hz. Peygamber’in bir sihirbaz, Kur’an’ın da önceki sihirbazlardan intikal eden bir sihir, bir beşer sözü olduğunu insanlar arasında yaymalarını tavsiye etmiştir. İşte 18-25. âyetlerde Velîd b. Mug^re örneğinde Kur’an’a karşı benzer şekilde inkârcı tutum sergileyenler kınanmış; 26-30. âyetlerde ise hak ettikleri uhrevî ceza özetlenmiştir. 26. âyette geçen “sekar” kelimesi ateşin isimlerinden olup cehennemin ağır cezalık kısımlarından birini ifade ettiği belirtilir (bk. Şevkânî, V, 377). 27-28. âyetler ise sekar hakkında, “hiçbir şeye acımayan, içine atılanları yakan ve insanın derisini kavuran korkunç bir yer” şeklinde detaylar vermektedir. “İnsanları kavurur” diye çevirdiğimiz 29. âyete “insanlara görünür” şeklinde de mâna verilmiştir (Zemahşerî, IV, 183). Aynı âyet, “Cehennem, orayı hak eden insana kendini gösteren bir tablo, bir aynadır” şeklinde de anlaşılabilir. Müfessirler, 30. âyetteki “on dokuz” sayısını “cehennemde görevlendirilmiş olan on dokuz melek; meleklerden on dokuz grup; on dokuz saf; her birinin emrinde bir grup melek bulunan on dokuz yönetici melek” şekillerinde yorumlamışlardır (Zemahşerî, IV, 184; Şevkânî, V, 378; İbn Âşûr, XXIX, 298). Nitekim Tahrîm sûresinin 6. âyetinde de cehennemin başında iri cüsseli, sert tabiatlı ve Allah’ın emirlerini hemen uygulayan meleklerin bulunduğu bildirilmiştir. Râzî, insanın günah işleyip cehenneme girmesine sebep olan beden ve zihin güçlerini on dokuz olarak tesbit etmiş; cehennemde gözetim vazifesi yapan zebânîlerin sayısı ile bu güçler arasında bir ilginin bulunduğunu ifade etmiştir (XXX, 203). Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 496
 

لَـوَّاحَةٌ لِلْبَشَرِۚ

 

İsim cümlesidir.  لَـوَّاحَةٌ  mahzuf mübtedanın haberi olup lafzen merfûdur. Takdiri, هى ‘dir. لِ  takviye içindir. لِلْبَشَرِۚ  lafzen mecrur, ism-i fail  لَـوَّاحَةٌ ‘ün mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur.

لَـوَّاحَةٌ  mübalağalı ism-i fail kalıbındandır. Bu kalıp bu vasfın mevsûfta sürekli varlığına, sıfatın, mevsûfun bir parçası gibi ondan ayrılmayan bir özelliği olduğuna işaret eder.

Mübalağalı ism-i fail: Bir varlıkta bir niteliğin aşırı derecede bulunduğunu gösteren, fiilden türeyen, sıfat cinsinden isimlerdir. Mübalağalı ism-i failler Allah için kullanılırsa sıfat, insanlar için kullanılırsa mübalağa ya da lakap olurlar. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

لَـوَّاحَةٌ لِلْبَشَرِۚ

 

Beyânî istînâf olarak gelen ayetin fasıl sebebi, şibh-i kemâl-i ittisâldir. Sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber ibtidaî kelamdır. 

Cümlede îcâz-ı hazif sanatı vardır.  لَـوَّاحَةٌ , takdiri  هي  olan mahzuf mübtedanın haberidir. لِلْبَشَرِۚ  car mecruru, mahzuf habere mütealliktir. 

İnsanın derisini kavurur. İnsan derisi diye ifade ettiğimiz  لْبَشَرِ  kelimesi,  بشراتٍ  kelimesinin çoğuludur. Yani cehennem, derinin en üstünü görünen kısmını değiştirir, karartır. (Rûhu’l Beyân)

بَشَرِ , insan demek olduğu gibi,  بَشَرِ ‘nin çoğulu olarak derinin, özellikle insan derisinin dış yüzleri manasına da gelir. İnsana beşer denilmesi de bu yüzdendir.

لَـوَّاحَةٌ : kökü  لهْو  olan, aşırılık ifade eden bir sıygadır. لهْو ; susamak veya güneşin ısısı yahut susuzluğun bir adamın çehresini bozması, yani yakıp kavurarak karartmak veya ortaya çıkmak, şimşek çakmak, gözle görmek manalarına gelir ki,  لَـوَّاحَةٌ  kelimesinin bütün bu manalara ihtimali vardır. Deriye susamış yahut hiç durmadan derileri kavuran, yüzler karartan, yahut hep beşer gözeten beşere saldıran manalarını ifade eder. İbni Abbas'tan; "Sürekli olarak deriler kavuran, yüzler karartan" manası rivayet edilmiştir. (Elmalılı)