ف۪ي جَنَّاتٍۜۛ يَتَسَٓاءَلُونَۙ
ف۪ي جَنَّاتٍۜۛ يَتَسَٓاءَلُونَۙ
ف۪ي جَنَّاتٍ car mecruru يَتَسَٓاءَلُونَ ‘deki failin mahzuf haline mütealliktir.
يَتَسَٓاءَلُونَ fiili نَ ‘un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur.
يَتَسَٓاءَلُونَ fiili, sülâsî mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil tefâ’ul babındadır. Sülâsîsi سأل ‘dir.
Tefâ’ul babı müşareket manasında kullanılır. Müşareket: Bir işin iki kişi veya iki grup arasında yapıldığını anlatır. Fail ile mef'ûl aynı işi yapmıştır. Müşareket bâbı olan mufaale babıyla bu bab arasındaki fark: Mufaale babında lafızda fail olan, işi başlatan ve galip durumunda olandır. Bu babda ise fail ile mef'ûl arasında işi yapma konusunda müsavilik (eşitlik) olandır. Bu sebeple tefa’ul babında her ikisi de faillikte aynı olup mağlup olan olmadığından bazen mef'ûl zikredilmez. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
ف۪ي جَنَّاتٍۜۛ يَتَسَٓاءَلُونَۙ
Beyanî istînâf olarak fasılla gelen cümlenin fasıl sebebi şibh-i kemâl-i ittisâldir. Cümlede îcâz-ı hazif sanatı vardır.
ف۪ي جَنَّاتٍۜۛ car mecruru, takdiri هم olan mahzuf mübtedanın mahzuf haberine mütealliktir. Müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelam olan يَتَسَٓاءَلُونَۙ cümlesi, ikinci haberdir. Müsnedin muzari fiil sıygasında gelmesi hükmü takviye, teceddüt, istimrar ve tecessüm ifade eder. Veya يَتَسَٓاءَلُونَ cümlesi جَنَّاتٍ için sıfattır. Sıfat, tabi olduğu kelimenin sahip olduğu bir özelliğe işaret etmek için yapılan ıtnâb sanatıdır.
Veya ف۪ي جَنَّاتٍ car mecruru يَتَسَٓاءَلُونَ ‘deki failin mahzuf haline mütealliktir. Halin hazfi îcâz-ı hazif sanatıdır.
يَتَسَٓاءَلُونَ cümlesi ikinci haldir. Hal cümleleri anlamı zenginleştiren ıtnâb sanatıdır. Müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. İstimrar, teceddüt ve tecessüm ifade etmiştir. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.
Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
جَنَّاتٍ ’in tenkiri nev ve tazim ifade eder.
Cennetler de öyle cennetler ki, tavsif edilmez, bu da اَصْحَابَ الْيَم۪ينِۜۛ 'den yahut (soruştururlar) kavlinde kendilerine ait olan zamirden haldir. (Beyzâvî)
ف۪ي جَنَّاتٍ car mecrurunun يَتَسَٓاءَلُونَ fiiline müteallik olması caizdir. Takdim edilmesi ihtimam içindir. (Âşûr)
Ayetteki جَنَّاتٍ /cennetler kelimesi, belirsiz olarak getirilmiştir. Bu, işaret ediyor ki: Cennetlerin hakikati anlaşılmaz, nitelikleri vasfedilmez. Maksat şudur: Müminlerden her biri, o cennetlerden birisine nail olur.(Ruhu’l Beyan)