Nebe' Sûresi 11. Ayet

وَجَعَلْنَا النَّهَارَ مَعَاشاًۖ  ...

Gündüzü de geçimi temin zamanı kıldık.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَجَعَلْنَا ve yaptık ج ع ل
2 النَّهَارَ gündüzü ن ه ر
3 مَعَاشًا geçim zamanı ع ي ش
 
İnsanlığın yaşamasına uygun bir duruma getirilmiş olan yerküresi, üstünde insanların oturup kalkmasına, yatıp uyumasına elverişli olan döşeğe benzetilirken dağlar da arzı dengede tutmak için çakılmış kazıklara benzetilmiştir. Çünkü dağlar yer yuvarlağının dengesini sağlamaktadır. (bk. Kur’an Yolu, Nahl 16/15). Dağların, içinde madenlerin bulunması, suların birikmesi, üstünde çeşitli bitki ve ormanların oluşması vb. sayılamayacak kadar çok jeolojik, biyolojik ve hayatî faydaları vardır. Allah Teâlâ, dağlarla dengesini sağladığı bu yeryüzünde insanların huzur ve sükûn içerisinde mutlu bir şekilde yaşamaları ve nesillerini devam ettirmeleri için onları erkekli dişili çiftler olarak yaratmıştır; 8. âyet bunu ifade eder (krş. Rûm 30/21; Necm 53/45). “Dinlenme vesilesi” diye çevirdiğimiz sübât kelimesi sözlük manaları yanında mecaz olarak “ölüm” anlamında da kullanılmaktadır. Uyku bir dereceye kadar hareket ve faaliyeti kestiği için ölüme benzetilerek ona da sübât denmiştir (Zemahşerî, IV, 207; Şevkânî, V, 421). Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 536
 

وَجَعَلْنَا النَّهَارَ مَعَاشاًۖ

 

Fiil cümlesidir.  وَ  atıf harfidir.  جَعَلْنَا  sükun üzere mebni mazi fiildir. Mütekellim zamiri  نَا  fail olarak mahallen merfûdur. النَّهَارَ  mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur.  مَعَاشاً  kelimesi ikinci mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur. 

Değiştirme manasına gelen  جَعَلَ kelimesi 3 şekilde gelir:

1. Bir şeyden başka bir şey meydana getirmek  

2. Bir halden başka bir hale geçmek 

3. Bir şeyle başka bir şeye hükmetmek. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

وَجَعَلْنَا النَّهَارَ مَعَاشاًۖ


Ayet atıf harfi  وَ ’la, 6. ayete atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. Cümleler arasında manen ve lafzen mutabakat mevcuttur. İstifhama dahildir. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Fiil azamet zamirine isnadla tazim edilmiştir.

Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Halidî, Vakafât, S.107)

النَّهَارَ  birinci,  مَعَاشاًۖ  ikinci mef'ûldür. مَعَاشاًۖ ‘daki nekrelik nev tazim ve kesret ifade eder.

وَجَعَلْنَا النَّهَارَ مَعَاشاًۖ  ifadesinde, teşbih-i beliğ vardır. Müşebbeh النَّهَارَ , müşebbehün bih  مَعَاشاًۖ ’dir. Teşbih edatı mahzuftur. 

Burada gündüz, geçim zamanına benzetilmiştir. Vech-i şebeh hareketli olmaktır. İnsanlar geçimlerini kazanmak için gündüz vaktinde olduğu gibi hareketlidirler. Taraflar görüldüğü gibi müfreddir. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur’an Işığında Belâgat Dersleri Beyân İlmi)

وَجَعَلْنَا نَوْمَكُمْ سُبَاتاًۙ  ayetiyle,  وَجَعَلْنَا النَّهَارَ مَعَاشاًۖ  ayeti arasında mukabele sanatı vardır.

6. ayetten itibaren insanların yaratılışıyla ilgili, Allah Teâlâ’nın onlara lütfettiği bir kısım nimetlerin zikredilmesinde taksim sanatı vardır. Bu ayetlerde asıl amaç Allah'ın yaratıcı kudreti sergilenerek onun yüceliğini muhataba göstermektir. Bu idmâc sanatıdır. 

Uyku bir tür ölüm kılınınca, مَعَاش  vakti yani uyanıp ihtiyaç ve kazançlarınız uğruna dönüp dolaştığınız bir geçim vakti [kıldık gündüzü] ayetinde, uyanıklık da  مَعَاش (hayat) kılınmıştır. سُبَاتاًۙ ’ın rahatlık anlamına geldiği de söylenmiştir. (Keşşâf)

مَعَاشاًۖ , "maîşet" gibi mimli mastar olarak  عَيْشُ, yani geçim manasınadır ki, Râgıb'ın beyanına göre canlılara özgü olan hayat demektir. Sadece melekî ve ruhani olan hayata pek  عَيْشُ denmez. Örfümüzde meâş, mecaz olarak geçim sebebine de denir. Burada zaman ismi olması da caiz görülmüştür ki gündüzleyin hayat ve geçim için çalışma vakti demek olur. Demek ki uyku ve gece bu şekilde gündüz çalışmak için bir hazırlık yapma olduğu gibi, uyanıp gündüz çalışmak da hayat gayesine ermek ve yarınki hayat için bir hazırlıktan ibarettir. Bu çalışmak insana ait olmakla beraber yalnız onun işi de değildir. Yüce yaratıcı tarafından insana tahsis edilmiştir. (Elmalılı, Âşûr)