Nebe' Sûresi 4. Ayet

كَلَّا سَيَعْلَمُونَۙ  ...

Hayır, ileride bilecekler.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 كَلَّا hayır
2 سَيَعْلَمُونَ yakında bilecekler ع ل م
 
Nebe’ “önemli haber” demektir. Burada ise “kıyamet haberi” anlamında kullanılmıştır. Kıyamet gününde evrendeki mevcut kozmik düzenin bozulması, Allah’tan başka var olan her şeyin yok olması, öldükten sonra yeniden dirilme, hesaba çekilme vb. önemli olaylar meydana geleceği için onunla ilgili bilgilere “büyük haber” denilmiştir. “Haberden maksat kıyamet olayları değil onu bildiren Kur’an’dır veya Hz. Muhammed’in peygamberliğidir” diyenler de vardır (Ateş, X, 286; krş. Sâd 38/67). Tefsirlerde anlatıldığına göre Hz. Peygamber müşriklere Allah’ın birliğinden ve öldükten sonra dirilmenin gerçekleşeceğinden bahsedip de onlara Kur’an âyetlerini okuyunca, “Muhammed ne getirdi? Neler anlatıyor?” diye birbirlerine sormaya başlamışlar, bunun üzerine açıklanan âyetler inmiştir (Şevkânî, V, 419-420). Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 535
 

كَلَّا سَيَعْلَمُونَۙ


كَلَّا , ret ve caydırma harfidir. Cevabın olumsuzluğunu bildiren bir harf olup kendinden sonrakinin îrabı tesir etmez. Men etmeyi, nehyetmeyi açma, başlangıç yapma ve gerçeklik ifade eder. Sîbeveyhi ve Halil b. Ahmed ve bir çok nahivciler ile Basra Dil mektebinin çoğunluğu bu edatın  ك  ile olumsuzluk  لَا ’sının birleşmesiyle meydana geldiğini ve şeddenin nefy manasını kuvvetlendirmek için kullanıldığını söylerler. Birçok nahivci ise edatın birleşmeden tek bir kelime olduğunu kabul ederler. (Halil İbrahim Tanç, Kur’an’da كَلَّا  Edatı ) 

Fiilinin başındaki  سَ  harfi tekid ifade eden istikbal harfidir. 

سَيَعْلَمُونَۙ  fiili  نَ ‘un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul  و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur.

 

كَلَّا سَيَعْلَمُونَۙ


Ayet istînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Ayette  كَلَّا  ret ve caydırma harfidir.

Müspet muzari fiil sıygasında, faide-i haber inkârî kelamdır. Cümleye dahil olan  كَلَّاۜ  ve muzari fiile dahil olan gelecek zaman harfi  سَ  tekid ifade eder.

Muzari fiil teceddüt, istimrar ve tecessüm ifade etmiştir. 

Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

Bir cevap edatı olan  كَلَّا , kendinden önce geçen cümlenin ifade ettiği düşüncenin doğru olmadığını sert bir şekilde ifade etmeye yarar. (Mehmet Altın, Kur’an’da Te’kid Üslupları ve Çeşitleri, Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2017/3)

كَلَّاۚ , cevabın olumsuzluğunu bildiren bir harf olup kendinden sonrakinin îrabına tesir etmez. Men etmeyi, nehyetmeyi açma, başlangıç yapma ve gerçeklik ifade eder. Sîbeveyhi ve Halil b. Ahmed ve birçok nahivciler ile Basra Dil mektebinin çoğunluğu bu edatın  ك  ile olumsuzluk  لَا ’sının birleşmesiyle meydana geldiğini ve şeddenin nefy manasını kuvvetlendirmek için kullanıldığını söylerler. Birçok nahivci ise edatın birleşmeden tek bir kelime olduğunu kabul ederler. (Halil İbrahim Tanç, Kur’an’da  كَلَّا  Edatı) 

‘Hayır, kesinlikle hayır, asla, mümkün değil’ manalarını taşıyan  كَلَّا  sözcüğü, söyleyen kişiyi azarlamak, sözlerini ret ve iptal etmektir. Bu, olumlu cevap vermek anlamına gelen evet sözcüğünün zıttıdır. (Müfredat)

كَلَّا (Hayır!) Bu kelime onların, ölümden sonra dirilişi inkâr etmelerini veya Kur'an'ı yalanlamalarını reddeder. Bundan dolayı üzerinde vakıf yapılır. Bunun: "Gerçekten" anlamında olması ya da; Dikkat edin, haberiniz olsun ki ..." anlamında olması ve onunla söze (yeni bir cümle olarak) başlanmamış olması da mümkündür. Daha kuvvetli olan, onların sorularının ancak ölümden sonra diriliş hakkında olduğudur. Kimi ilim adamımız şöyle demiştir; Buna delil de yüce Allah'ın: Şüphe yok ki hüküm verip, ayırt etme günü belirlenmiş bir vakittir (17. ayet) ayetidir. Bu ayet, onların ölümden sonra diriliş hakkında, birbirlerine soru sorduklarını göstermektedir. (Kurtubî)

[Hayır! Anlayacaklar!] Bu bir reddetme ve tehdittir. Yani, yeniden diriltilme işi, inkâr edilecek ve hakkında şüphe edilecek şey cinsinden değildir ki, bir birbirlerine onun hakkında soruyorlar. Bilecekler ki; birbirlerine sordukları o şey haktır, kimse ona engel olamaz; vuku bulacaktır, onda şüphe yoktur; kesindir, onda şek yoktur. (Rûhu’l Beyân, Âşûr)