وَاَمَّا مَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّه۪ وَنَهَى النَّفْسَ عَنِ الْهَوٰىۙ
Bu birkaç kısa âyette âhiretteki büyük kaybı veya büyük kurtuluşu hazırlayan olumsuz ve olumlu tutumların çok veciz bir özeti yapılmıştır. “Azgınlık” diye çevirdiğimiz “tuğyân” kavramı Tûr sûresinde (52/33) “akıllı ve ağırbaşlı düşünüp davranma” mânasındaki “hilm”in karşıtı olarak kullanılır; bu da Câhiliye insanının işin önünü sonunu hesap etmeyen, fevrî, bilinçsiz, inatçı ve inkârcı tutumunu ifade eder. Böyleleri genellikle anlık yaşadıkları için fâni dünyanın ötesine bakmazlar. İşte 39. âyette bunların kötü âkıbeti hatırlatılmaktadır. Bu kümenin son iki âyetinde ise, Allah’ın huzurunda dünyada yaşadığı hayatın hesabını vereceğini düşünerek geçici heveslerini bir yana bırakıp sorumlu bir hayat geçirenlerin büyük ödüle ve kurtuluşa kavuşacakları müjdelenmektedir.
وَاَمَّا مَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّه۪ وَنَهَى النَّفْسَ عَنِ الْهَوٰىۙ
Ayet, atıf harfi وَ ‘la اَمَّا مَنْ طَغٰىۙ cümlesine matuftur. اَمَّا tafsil ve şart harfidir. Şart anlamında, cezmetmeyen edatlardandır. Daha önce geçen bir cümleyi genişleterek anlatmak için kullanılır. (Hasan Akdağ, Arap Dilinde Edatlar)
İsim cümlesidir. Müşterek ism-i mevsûl مَنْ mübteda olarak mahallen merfûdur. İsm-i mevsûlun sılası خَافَ ‘dir. Îrabtan mahalli yoktur. Mübteda مَنْ ‘nin haberi mahzuftur. Takdiri, دخل الجنة (Cennete girdi) şeklindedir.
خَافَ fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir. مَقَامَ mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur. Aynı zamanda muzâftır.
رَبِّه۪ muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur. Muttasıl zamir ه۪ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. نَهَى atıf harfi وَ ‘la خَافَ ‘ye matuftur.
نَهَى elif üzere mukadder fetha ile mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir. النَّفْسَ mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur. عَنِ الْهَوٰى car mecruru نَهَى fiiline mütealliktir.
وَاَمَّا مَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّه۪ وَنَهَى النَّفْسَ عَنِ الْهَوٰىۙ
Tezad sebebiyle 37. ayetteki مَنْ طَغٰىۙ cümlesine وَ ‘la atfedilmiştir.
اَمَّا tafsil ve şart harfidir. Müşterek ism-i mevsûl مَنْ , mübteda olarak mahallen merfûdur. Mübteda olan ism-i mevsûlun sılası خَافَ مَقَامَ رَبِّه۪ cümlesi, müspet mazi fiil sıygasında gelerek sebat, temekkün ve istikrar ifade etmiştir. Faide-i haber ibtidaî kelamdır.
İrabdan mahalli yoktur. Mübtedanın haberi mahzuftur. Takdiri , دخل الجنة (Cennete girdi) şeklindedir.
اَمَّا , haberin mübtedaya isnadını tekid eder. (Muhammed Ebu Musa, Hâ-Mîm Sureleri Belâgî Tefsiri, Câsiye/31, C. 6, s. 267)
اَمَّا harf-i şart, tafsil ve tekid için kullanılır. Şart harfi olması için kendisinden sonra فَ harfinin gelmesi zorunludur. Zemahşerî “ اَمَّا cümleye tekid anlamı kazandırır’’ demiştir. (Suyûtî, İtkan, c. 1, s.419)
Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Hâlidî, Vakafat, S.107)
خَافَ fiilinin mef’ûlü olan مَقَامَ رَبِّه۪ izafetinde inanan kişiye ait zamirin Rab ismine muzafun ileyh olmasıyla o kişi, yine Rabb ismine muzâf olan مَقَامَ , şan ve şeref kazanmıştır.
Ayette mütekellim Allah Teâlâ olduğu halde Rabb isminin zikredilmesi tecrîd sanatıdır.
وَنَهَى النَّفْسَ عَنِ الْهَوٰىۙ cümlesi sılaya matuftur. Aynı üslupta gelen cümlenin atıf sebebi hükümde ortaklıktır. Cümleler arasında manen ve lafzen mutabakat mevcuttur. Müspet mazi fiil sıygasında gelerek sebat, temekkün ve istikrar ifade etmiştir. Faide-i haber ibtidaî kelamdır.
فَاَمَّا مَنْ طَغٰىۙ وَاٰثَرَ الْحَيٰوةَ الدُّنْيَاۙ [Azan ve dünya hayatını ahirete tercih edene gelince…] ayetleri ile, وَاَمَّا مَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّه۪ وَنَهَى النَّفْسَ عَنِ الْهَوٰىۙ [Rabbinin makamından korkan ve nefsini kötü arzulardan uzak tutana gelince…] ayetleri arasında mukabele sanatı vardır. (Safvetü’t Tefâsir)
مَن خافَ مَقامَ رَبِّهِ sözü مَن طَغى sözünün mukabilidir. Çünkü korku (الخَوْفَ) azgınlığın (الطُّغْيانِ) zıddıdır. ونَهى النَّفْسَ عَنِ الهَوى sözü de وآثَرَ الحَياةَ الدُّنْيا sözünün mukabilidir. (Âşûr)
الهَوى ile kastedilen nefsin arzuladığı şeylerdir. Mefûl manasında gelmiş bir masdardır. Nefsin şehevi ve öfke kuvvelerinin arzuladığı şey olup hakka aykırı ve tam bir fayda sağlayan şeylerdir. (Âşur)