Tekvir Sûresi 21. Ayet

مُطَاعٍ ثَمَّ اَم۪ينٍۜ  ...

O (Kur’an), şüphesiz değerli, güçlü ve Arş’ın sahibi katında itibarlı, orada (meleklerce) itaat edilen, güvenilir bir elçinin (Cebrail’in) getirdiği sözdür.  (19 - 21. Ayetler Meali)
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 مُطَاعٍ ita’at edilendir ط و ع
2 ثَمَّ orada
3 أَمِينٍ güvenilendir ا م ن
 

Erişilmez bir nazım güzelliği ve edebî incelikler taşıyan 15-18. âyetlerdeki yeminler, ileride verilecek olan vahiy ve peygamberle ilgili bilgilerin gerçekliğini teyit amacı taşıması yanında, muhatabı bu bilgilerin önemini kavramaya hazırlamaktadır. Çünkü peygamberin dürüstlüğü ve vahyin gerçek olduğu hususunda kuşku duyan insanın, hiçbir dinî bildirimi tanıyıp kabul etmesi beklenemez. Müfessirler 19. âyette anlatılan “değerli elçinin sözü”nden maksadın Kur’an olduğunu söylemişlerdir. Elçiden maksat bir görüşe göre Cebrâil’dir (Taberî, XXX, 51; Zemahşerî, 224). Cebrâil, Allah’ın kelâmı Kur’an’ın Hz. Peygamber’e ulaştırılmasında aracılık yani elçilik ettiği için ona “değerli elçi” denilmiş ve Allah’ın vahyettiği kelâm Hz. Peygamber’e onun tarafından okunduğu, vahye uygun söz kalıbına girmiş olarak ondan ulaştığı için “onun sözü” olarak ifade edilmiştir. Diğer bir yoruma göre “değerli elçi” Hz. Peygamber’dir. O, Allah’ın elçisi olarak Kur’an’ı insanlara tebliğ ettiği için Kur’an onun sözü olarak ifade buyurulmuştur (İbn Âşûr, XXX, 154-155).

“Değerli elçi” ifadesini Hz. Peygamber olarak açıklayanlara göre 20-21. âyetlerin anlamı şöyle olur: Peygamber Allah’tan gelen mesajları ümmetine tebliğ edecek güç ve yeteneğe sahiptir; Allah katında onun yüce bir makamı ve itibarı vardır; kendisine indirilen vahyi koruma ve tebliğ etme hususunda güvenilir bir elçidir; Allah’a itaat eden müminler ona da itaat eder, saygı gösterirler (Şevkânî, V, 453; arş hakkında bilgi için bk. A‘râf 7/54).

 

مُطَاعٍ ثَمَّ اَم۪ينٍۜ


مُطَاعٍ  kelimesi önceki ayetteki  رَسُولٍ ‘in dördüncü sıfatı olup kesra ile mecrurdur.  ثَمَّ  mekân zarfı  مُطَاعٍ ‘e mütealliktir.  اَم۪ينٍ  kelimesi  رَسُولٍ ‘in beşinci sıfatı olup kesra ile mecrurdur.


Varlıkları niteleyen kelimelere sıfat denir. Arapça’da sıfatın asıl adı na’t ( النَّعَتُ )dır. Sıfatın nitelediği isme de men’ut ( المَنْعُوتُ ) denir. Bir ismi doğrudan niteleyen sıfata hakiki sıfat, dolaylı olarak niteleyen sıfata da sebebi sıfat denir.

Sıfat ile mevsuftan oluşan tamlamaya sıfat tamlaması denir. Sıfat tek kelime (isim), cümle ve şibh-i cümle olabilir. Ve sıfat birden fazla gelebilir.

Sıfat mevsûfuna: cinsiyet, adet, marifelik - nekrelik ve îrab bakımından uyar.

Sıfat iki kısma ayrılır: 1. Hakiki sıfat  2. Sebebi sıfat

Hakiki sıfat: 1- Müfred olan sıfatlar  2- Cümle olan sıfatlar olmak üzere ikiye ayrılır.

1. Müfred olan sıfatlar: Müfred olan sıfatlar genellikle ism-i fail, ism-i mef’ûl, mübalağalı ism-i fail, sıfat-ı müşebbehe, ism-i tafdil, masdar, ism-i mensub ve sayı isimleri şeklinde gelir.

Gayrı akil (akılsız çoğullar) mevsûf olarak geldiğinde sıfatını müfred müennes olarak da alır.

2. Cümle olan sıfatlar: 1- İsim cümlesi olan sıfatlar, 2- Fiil cümlesi olan sıfatlar, 3- Şibh-i cümle olan sıfatlar. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

مُطَاعٍ  kelimesi; sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan if’âl babının ism-i mef’ûlüdür.
 

مُطَاعٍ ثَمَّ اَم۪ينٍۜ


مُطَاعٍ  kelimesi önceki ayetteki  رَسُولٍ  için dördüncü sıfattır. Sıfat, tabi olduğu kelimenin sahip olduğu bir özelliğe işaret etmek için yapılan ıtnâb sanatıdır.

Mekân zarfı  ثَمَّ  orada manasındadır.  مُطَاعٍ e mütealliktir.

رَسُولٍ ‘ün beşinci sıfatı olan  اَم۪ينٍۜ  mübalağalı ism-i fail kalıbı olan sıfat-ı müşebbehe vezninde gelerek mübalağa ifade etmiştir. Bu kalıp bu vasfın mevsûfta sürekli varlığına, sıfatın mevsûfun bir parçası gibi ondan ayrılmayan bir özelliği olduğuna işaret eder.

اَم۪ينٍ - مَك۪ينٍ  kelimeleri arasında cinas-ı nâkıs vardır.

 ثَمَّ  tabiri, bahsi geçen mekana, yani Arş Sahibi’nin katına işaret etmekte olup bu da Cebrâil’in Allah’ın nezdinde bulunduğunu ve mukarreb meleklerin saygı gördüğünü, meleklerin onun emriyle iş tutup onun görüşüne başvurduklarını ortaya koymaktadır. ‘Orada’ anlamındaki  ثَمَّ  Cebrâil’in güvenilirliğine tazim ve bu güvenilirliğin onun sayılan sıfatlarının en üstünü olduğunu açıklamak için (‘ayrıca/üstelik’ anlamında) ثُمَّ  şeklinde de okunmuştur. (Keşşâf, Âşûr)

Cebrail, kendisine itaat edilen bir elçidir. Melekler ona itaat ederler. Allah katındaki derecesini bildikleri için onun emirlerine karşı gelmezler, onun görüşünü benimserler. Yer halkına Muhammed (sav)'e itaat etmek farz olduğu gibi, gök ehline de Cebrail'e itaat etmek farzdır. Cebrail aynı zaman da  اَم۪ينٍۜ /emindir. Allah onu hainlik ve sapmadan korumuştur. Peygamberlere haber ulaştırma konusunda Allah katında ve gök ehli nezdinde güvenilirliği vardır. (Rûhu’l BeyAn, Âşûr)

Burada  اَم۪ينٍۜ  lafzı feîl vezninde lakin  مَفْعُولٍ  yani  مَأْمُونٌ  manasınadır. (Âşûr)