وَمَا هُوَ بِقَوْلِ شَيْطَانٍ رَج۪يمٍۚ
وَمَا هُوَ بِقَوْلِ شَيْطَانٍ رَج۪يمٍۚ
Ayet, atıf harfi وَ ‘la وَمَا هُوَ عَلَى الْغَيْبِ بِضَن۪ينٍ cümlesine matuftur. İsim cümlesidir. مَا olumsuzluk harfi olup لَيْسَ gibi amel eder. İsmini ref haberini nasb eder. هُوَ munfasıl zamir مَا ‘nın ismi olarak mahallen merfûdur. بِ harf-i ceri zaiddir.
بِقَوْلِ lafzen mecrur مَا ‘nın haberi olarak mahallen mansubdur. Aynı zamanda muzâftır. شَيْطَانٍ muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur. رَج۪يمٍ kelimesi شَيْطَانٍ ‘nin sıfatı olup kesra ile mecrurdur.
Varlıkları niteleyen kelimelere sıfat denir. Arapça’da sıfatın asıl adı na’t ( النَّعَتُ )dır. Sıfatın nitelediği isme de men’ut ( المَنْعُوتُ ) denir. Bir ismi doğrudan niteleyen sıfata hakiki sıfat, dolaylı olarak niteleyen sıfata da sebebi sıfat denir.
Sıfat ile mevsuftan oluşan tamlamaya sıfat tamlaması denir. Sıfat tek kelime (isim), cümle ve şibh-i cümle olabilir. Ve sıfat birden fazla gelebilir.
Sıfat mevsûfuna: cinsiyet, adet, marifelik - nekrelik ve îrab bakımından uyar.
Sıfat iki kısma ayrılır: 1. Hakiki sıfat 2. Sebebi sıfat
Hakiki sıfat: 1- Müfred olan sıfatlar 2- Cümle olan sıfatlar olmak üzere ikiye ayrılır.
1. Müfred olan sıfatlar: Müfred olan sıfatlar genellikle ism-i fail, ism-i mef’ûl, mübalağalı ism-i fail, sıfat-ı müşebbehe, ism-i tafdil, masdar, ism-i mensub ve sayı isimleri şeklinde gelir.
Gayrı akil (akılsız çoğullar) mevsûf olarak geldiğinde sıfatını müfred müennes olarak da alır.
2. Cümle olan sıfatlar: 1- İsim cümlesi olan sıfatlar, 2- Fiil cümlesi olan sıfatlar, 3- Şibh-i cümle olan sıfatlar. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
وَمَا هُوَ بِقَوْلِ شَيْطَانٍ رَج۪يمٍۚ
Ayet, atıf harfi وَ ‘la, önceki ayetteki وَمَا هُوَ عَلَى الْغَيْبِ بِضَن۪ينٍ cümlesine atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. Cümleler arasında manen ve lafzen mutabakat mevcuttur. Sübut ve istimrar ifade eden menfi isim cümlesi faide-i haber inkârî kelamdır. مَا nefy harfi ليس gibi amel etmiştir. مَا ‘nın haberi olan بِقَوْلِ شَيْطَانٍ رَج۪يمٍۚ ‘deki بِ , tekid ifade eden zaid harftir. Cümlede müsnedin izafet formunda gelmesi, az sözle çok mana ifade kastına matuftur.
مَا ‘nın haberi olan بِقَوْلِ , masdar vezninde gelerek mübalağa ifade etmiştir.
Burada بِ harfi manayı pekiştirmek için gelmiş olup zâiddir. Olumlu cümlelerde lâm harfinin tekid ifade ettiği gibi, olumsuz cümlelerde de لَيْسَ ve ما 'nın haberinin başında gelen بِ harfi tekid bildirir.
Kur'an-ı Kerim'de بِ harfi 22 yerde لَيْسَ ’nin, 19 yerde de ما ’nın haberinin başında zaid olarak gelmiştir. (Ali Bulut, Kur’an-ı Kerim’de Itnâb Üslûbu)
شَيْطَانٍ için sıfat olan رَج۪يمٍ , mübalağalı ism-i fail kalıbı olan sıfat-ı müşebbehe vezninde gelerek mübalağa ifade etmiştir. Bu kalıp bu vasfın mevsûfta sürekli varlığına, sıfatın mevsûfun bir parçası gibi ondan ayrılmayan bir özelliği olduğuna işaret eder. Sıfat, tabi olduğu kelimenin sahip olduğu bir özelliğe işaret etmek için yapılan ıtnâb sanatıdır.
رَج۪يمٍۚ lafzı feîl vezninde gelmiş lakin meful manasında yani مَرْجُومٌ demektir. (Âşûr)
Bu Kur'an, kulak hırsızlığı yapan birtakım şeytanların sözü değildir. Şeytanın رَج۪يمٍۚ
(kovulmuş) olarak tanımlanması buna delâlet eder. Çünkü Cebrail'in getirmekte olduğu mesajı kulak hırsızlığı yaparak dostlarına haber vermek isteyen şeytanlar gök taşlarıyla kovulurlar. Bu ayet, Kur'an sihirdir, kâhinliktir diyen müşriklere reddiyedir. [Kur'an'ı şeytanlar indirmemiştir."] (Şuarâ: 210) (Rûhu’l Beyân)