وَيَنْقَلِبُ اِلٰٓى اَهْلِه۪ مَسْرُوراًۜ
وَيَنْقَلِبُ اِلٰٓى اَهْلِه۪ مَسْرُوراًۜ
Ayet atıf harfi وَ ‘ la cevap cümlesine matuf olup mahallen meczumdur. Fiil cümlesidir. يَنْقَلِبُ damme ile merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir. اِلٰٓى اَهْلِه۪ car mecruru يَنْقَلِبُ fiiline mütealliktir. مَسْرُوراً kelimesi يَنْقَلِبُ ‘daki failin hali olup fetha ile mansubdur.
Hal, cümlede failin, mef’ûlun veya her ikisinin durumunu bildiren lafızlardır (kelime veya cümle). Hal, “nasıl?” sorusunun cevabıdır. Halin durumunu açıkladığı kelimeye “zül-hal” veya “sahibu’l-hal” denir. Umumiyetle hal nekre, sahibu’l hal marife olur. Hal mansubdur. Türkçeye “…rek, …rak, …dığı, halde iken, olduğu halde” gibi ifadelerle tercüme edilir. Sahibu’l hal açık isim veya zamir olduğu gibi müstetir (gizli) zamir de olabilir. Hali sahibu’l hale bağlayan zamire rabıt zamiri denir. Bu zamir bariz (açık), müstetir (gizli) veya mahzuf (hazf edilmiş) olarak gelir.
Hal sahibu’l-hale ya و (vav-ı haliye) ya zamirle veya her ikisi ile bağlanır. Hal üçe ayrılır: 1. Müfred olan hal (Müştak veya camid), 2. Cümle olan hal (İsim veya fiil), 3. Şibh-i cümle olan hal (Harfi cerli veya zarflı isim). (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
يَنْقَلِبُ fiili, sülâsî mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. İnfiâl babındadır. Sülâsîsi قلب ’dir.
Bu bab fiile mutavaat, mücerred yapıdaki asıl anlamıyla kullanılması gibi anlamlar katar. مَسْرُوراً kelimesi, sülâsi mücerredi سرر olan fiilin ism-i mef’ûlüdür.وَيَنْقَلِبُ اِلٰٓى اَهْلِه۪ مَسْرُوراًۜ
Ayet atıf harfi وَ ‘la önceki ayetteki cevap cümlesine atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. Cümleler arasında manen ve lafzen mutabakat mevcuttur.
Müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. İstimrar, teceddüt ve tecessüm ifade etmiştir. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.
Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
اِلٰٓى اَهْلِه۪ car mecruru يَنْقَلِبُ ’ya mütealliktir. مَسْرُوراً kelimesi يَنْقَلِبُ ‘daki failin halidir. Hal anlamı zenginleştiren ıtnâb sanatıdır.
ise fiilin failinin halidir.
يَنْقَلِبُ fiilinin failinden hal olan مَسْرُوراًۜ ‘in ism-i mef’ûl vezninde gelmesi bu fiilin, başkası tarafından o kişinin üzerinde gerçekleştirilmiş olduğuna işaret eder.
Sülâsîsi قلب olan يَنْقَلِبُ fiili انفعل babındadır. Bu bab mutavaat için kullanılır. Bu nedenle geçişsizdir. Bazan da sülâsi fiilin anlamını taşır. Bu baba nakledilecek fiillerin mutlaka etkileri gözle görülen somut fiiller olması gerekir. Üzülmek, sevinmek, anlamak gibi soyut anlamlı fiiller bu baba göre mezid olmazlar.
Şart ve cevap cümlelerinden oluşan terkipte temsili istiare vardır.
Bu terkib, dünyada yaptığı iyiliklerden sonra zevkle, zaferle ve kurtuluşla kolay hesap yapan kimsenin durumunu, iş için seyahat edenin, ailesine zarar görmeden ve Allah yolunda başarılı olarak döndüğündeki durumunu temsil etmektedir. benzerlik , zaferin, kazancın, güvenliğin ve aileyle buluşmanın sevincinin çokluğudur, hepsi neşe içindedir. Bu, iki varlık arasındaki benzerliktir ve tanıdık neşedir. Muhataplar için konuşma temsili bir istiaredir. (Âşûr)