Tevbe Sûresi 1. Ayet

بَرَٓاءَةٌ مِنَ اللّٰهِ وَرَسُولِه۪ٓ اِلَى الَّذ۪ينَ عَاهَدْتُمْ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۜ  ...

Allah ve Resûlünden, kendileriyle antlaşma yapmış olduğunuz müşriklere kesin bir uyarıdır:
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 بَرَاءَةٌ ihtardır ب ر ا
2 مِنَ -tan
3 اللَّهِ Allah-
4 وَرَسُولِهِ ve Elçisinden ر س ل
5 إِلَى
6 الَّذِينَ kimselere
7 عَاهَدْتُمْ andlaşma yaptığınız ع ه د
8 مِنَ -den
9 الْمُشْرِكِينَ müşrikler- ش ر ك
 

Hz. Peygamber Hz. Ebu Bekiri hac emiri olarak göndermişti. Hz. Peygambere “bu ayetleri ilan için Hz. Ebubekire verseydin” denildi. O, şöyle buyurdu: “Benimle alakalı bir şeyi ancak benden biri edâ edebilir.”

Ve inen bu ayetleri Hz. Ali ile gönderdi. Hz. Ali yaklaştığında Hz. Ebu Bekir deve sesini işitti ve durdu. “Bu, Hz. Peygamberin devesinin sesi” dedi. Hz. Ali yanlarına geldiğinde “emîr olarak mı geldin, yoksa me’mur olarak mı?” diye sordu.

 

Hz. Ali me’mur olarak geldiğini bildirdi. Hz. Ebubekir arefeden bir gün önce hac için orada bulunan insanlara hitap etti, haccın menasikini anlattı. Ardından Hz. Ali Cemretü’l- Akabe’de kurban bayramı günü ayağa kalktı, şöyle dedi:

“Ey insanlar! Allah rasulünün rasulü (elçisi) olarak size geldim.”

Dediler: “Buyur, bize ne getirdin?”

Bunun üzerine Hz. Ali, Tevbe sûresinden otuz veya kırk ayeti onlara okudu. Ardından şöyle dedi:

“Dört şeyi bildirmem emredildi:

1-Bu yıldan sonra hiçbir müşrik Beytullaha (Ka’beye) yaklaşmayacak.

2-Ka’be, çıplak olarak tavaf edilmeyecek.

3-Cennete ancak iman etmiş nefis girecek.

4-Müslümanlarla sözleşme yapanların sözleşmeleri ne kadar süre ile yapılmışsa, o zamana kadar geçerlidir.”
(Buhari, Tefsir 2; Müslim, Hac 435; Tirmizi, Hac 44)

 
برأ Berae : بُرْء – بَراء – تبَرِّي kelimelerinin aslı, hoşlanılmayan şeye akın etmekten uzak durmaktır. Bu nedenle uzaklaşmak ve kirli işlere bulaşmamış olmak anlamında kullanılır. Aynı kökten gelen بَرِيَّة lafzı ise halk demektir. (Müfredat) Kuran’ı Kerim’de türevleriyle birlikte 31 ayette geçmiştir. (Mucemul Müfehres) Türkçede kullanılan şekilleri berî, beraat, ibrâ (name), istibra ve Müberra’dır. (Kuranı Anlayarak Okuma Rehberi)
 

بَرَٓاءَةٌ مِنَ اللّٰهِ وَرَسُولِه۪ٓ اِلَى الَّذ۪ينَ عَاهَدْتُمْ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۜ

 

İsim cümlesidir.  بَرَٓاءَةٌ  mahzuf mübtedanın haberi olup lafzen merfûdur. Takdiri,  هذه  şeklindedir.

مِنَ اللّٰهِ  car mecruru  بَرَٓاءَةٌ’un mahzuf sıfatına müteallıktır.  رَسُولِه۪ٓ  atıf harfi  وَ ’la lafza-i celâle matuftur.

الَّذ۪ينَ  cemi müzekker has ism-i mevsûlu,  اِلَى  harf-i ceriyle birlikte  بَرَٓاءَةٌ’e müteallıktır. İsm-i mevsûlun sılası  عَاهَدْتُمْ’dur. Îrabtan mahalli yoktur.

عَاهَدْتُمْ  sükun üzere mebni mazi fiildir. Muttasıl zamir  تُمْ  fail olarak mahallen merfûdur.

مِنَ الْمُشْرِك۪ينَ  car mecruru  عَاهَدْتُمْ  fiiline müteallıktır.  الْمُشْرِك۪ينَ’nin cer alameti  ى  harfidir. Çünkü cemi müzekker salimler harfle îrablanırlar.

الْمُشْرِك۪ينَ  sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan if’al babının ism-i failidir.

İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

عَاهَدْتُمْ  fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Mufâale babındandır. Sülâsîsi  عهد’dir.

Mufâale babı fiile, müşareket (ortaklık), bir işi peşpeşe yapmak, teksir (çokluk, bir işi çok yapmak) gibi anlamlar katar.

 

بَرَٓاءَةٌ مِنَ اللّٰهِ وَرَسُولِه۪ٓ اِلَى الَّذ۪ينَ عَاهَدْتُمْ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۜ

 

Bu sure müşriklerin akitlerini bozması ve onlarla savaş hakkındadır. Bununla ilgili olarak müşriklerle alakanın kesilmesinin ilanıyla başlamıştır. Surede bunun detayları anlatılmaktadır. Allah Teâlâ’nın rahmetine işaret olarak da besmele hazfedilmiştir.

Müslümanlar, Allah Teâlâ'nın izniyle ve Resulullah’ın onayı ile Mekkeli müşrikler ve diğerleriyle muahede yani yeminli ittifak yapmışlardı.

Sonra o müşriklerden Benî Damre ile Benî Kinane dışında diğerleri ahitleri bozdular verdikleri sözlerde durmadılar.

İşte bunun üzerine Müslümanlara da antlaşmayı feshetmeleri ve arada bir antlaşma kalmadığını onlara bildirmeleri emredildi ve o müşriklere dört ay süre verildi ki istedikleri yere gitsinler. (Ebüssuûd)

مِنَ  ibtidaiyye,  اِلَى  intihâ manasındadır. (Âşûr)

İbtidaiyye olan ayette îcâz-ı hazif sanatı vardır.  بَرَٓاءَةٌ, takdiri  هذه  olan mübtedanın haberidir.

اِلَى الَّذ۪ينَ  car mecruru  بَرَٓاءَةٌ’e müteallıktır. İsm-i mevsûlun sılası  عَاهَدْتُمْ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَ, mazi fiil sıygasında gelerek sebata, temekkün ve istikrara işaret etmiştir. 

Ayette mütekellim Allah Teâlâ olduğu halde  اللّٰهِ  isminin zikri tecrîd sanatıdır.

اللّٰهِ - رَسُولِه۪ٓ  kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.

Hüsn-i ibtida ve hüsn-i tehallus adı verilen sanatlarla sureye giriş yapılmıştır. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur’an Işığında Belâgat Dersleri, Bedî’ ilmi)

بَرَٓاءَةٌ  kelimesinin tenvini, olayın büyüklüğünü ifade eder.

مِنَ اللّٰهِ وَرَسُولِه۪ٓ  kaydı ise bu büyüklüğü daha da artırmak içindir. (Safvetu’t Tefasir) İhtarın, Allah Teâlâ'ya nispet edilmesi, O’nun şanını tenzih, tazim ve korkunçluğunu ifade; kâfirlerin zelil, değersiz, perişan ve zavallı olduklarını tescil eder. (Ebüssuûd)

رَسُولِه۪ٓ  şeklindeki izafet Resulullah'ı (s.a.) yüceltmek içindir.

بَرَٓاءَةٌ  kelimesinin asıl kök manası, Müfredat ve Basair’de açıklandığına göre, herhangi bir çirkin şeyden kurtulmak ve uzaklaşmaktır. Ebubekir Râzî bunu açıklayarak “Ahkâm-ı Kur'an”da der ki: “ بَرَٓاءَةٌ, dostluk antlaşmasının kesilmesi, dokunulmazlığın kaldırılması ve sağlanmış olan eman (güvence)ın sona erdirilmesidir.” Fahreddin Razî de tefsirinde der ki: “ بَرَٓاءَةٌ’in manası dokunulmazlığın kaldırılmasıdır.” İşte burada  بَرَٓاءَةٌ  herhangi bir çirkinlikten ve noksanlıktan salim olmak ve uzaklaşmak demek olan aslî manasını korumakla birlikte bilhassa siyaset hukuku ve milletlerarası hukuk dilindeki ıstılahî anlamı geçerlidir: “Savaş çıkmasını gerektiren bir ilişki kesme” demektir. İşte böylece surenin ilk ayeti bir ültimatom ve ondan sonrası da bunun gerekçesi ve bu gerekçenin herkese duyurulması ve açıklanmasıdır. (Elmalılı)