Tevbe Sûresi 52. Ayet

قُلْ هَلْ تَرَبَّصُونَ بِنَٓا اِلَّٓا اِحْدَى الْحُسْنَيَيْنِۜ وَنَحْنُ نَتَرَبَّصُ بِكُمْ اَنْ يُص۪يبَكُمُ اللّٰهُ بِعَذَابٍ مِنْ عِنْدِه۪ٓ اَوْ بِاَيْد۪ينَاۘ فَتَرَبَّصُٓوا اِنَّا مَعَكُمْ مُتَرَبِّصُونَ  ...

De ki: “Bizim için siz, (şehitlik veya zafer olmak üzere) ancak iki güzellikten birini bekleyebilirsiniz. Biz de, Allah’ın kendi katından veya bizim ellerimizle size ulaştıracağı bir azabı bekliyoruz. Haydi bekleyedurun. Şüphesiz biz de sizinle birlikte beklemekteyiz.”
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 قُلْ de ki ق و ل
2 هَلْ
3 تَرَبَّصُونَ gözetiyor musunuz? ر ب ص
4 بِنَا bizim için
5 إِلَّا yalnız
6 إِحْدَى birini ا ح د
7 الْحُسْنَيَيْنِ iki iyilikten ح س ن
8 وَنَحْنُ ama biz
9 نَتَرَبَّصُ gözetiyoruz ر ب ص
10 بِكُمْ size
11 أَنْ
12 يُصِيبَكُمُ ulaştırmasını ص و ب
13 اللَّهُ Allah’ın
14 بِعَذَابٍ bir azab ع ذ ب
15 مِنْ
16 عِنْدِهِ kendi tarafından ع ن د
17 أَوْ veya
18 بِأَيْدِينَا bizim ellerimizle ي د ي
19 فَتَرَبَّصُوا haydi gözetin ر ب ص
20 إِنَّا biz de
21 مَعَكُمْ sizinle beraber
22 مُتَرَبِّصُونَ gözetenleriz ر ب ص
 

قُلْ هَلْ تَرَبَّصُونَ بِنَٓا اِلَّٓا اِحْدَى الْحُسْنَيَيْنِۜ

 

Fiil cümlesidir.  قُلْ  sükun üzere mebni emir fiildir. Fail ise müstetir zamir  أنت ’dir.

Mekulü’l-kavli,  هَلْ تَرَبَّصُونَ بِنَٓا ’dur.  قُلْ  fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubtur.

هَلْ  istifham harfidir.  تَرَبَّصُونَ  fiili,  نَ ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul  و ’ı fail olup mahallen merfûdur.

بِنَٓا  car mecruru  تَرَبَّصُونَ  fiiline müteallıktır. 

اِلَّٓا  hasr edatıdır.  اِحْدَى  mef’ûlun bih olup elif üzere mukadder fetha ile mansubtur. الْحُسْنَيَيْنِ  muzâfun ileyh olup  müsenna olduğu için  ي  ile mecrurdur.

تَرَبَّصُونَ  fiili, sülâsî mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir.  تَفَعَّلَ babındadır. Sülâsîsi  ربص ’dir.

Bu bab fiile mutavaat, tekellüf, ittihaz, sayruret, tecennüb (sakınma) ve talep anlamları katar.


وَنَحْنُ نَتَرَبَّصُ بِكُمْ اَنْ يُص۪يبَكُمُ اللّٰهُ بِعَذَابٍ مِنْ عِنْدِه۪ٓ اَوْ بِاَيْد۪ينَاۘ 

 

İsim cümlesidir.  وَ  atıf harfidir. Munfasıl zamir  نَحْنُ  mübteda olarak mahallen merfûdur.

نَتَرَبَّصُ  fiili mübtedanın haberi olarak mahallen merfûdur.  نَتَرَبَّصُ  merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri  نحن ’dur.

بِكُمْ  car mecruru  نَتَرَبَّصُ  fiiline müteallıktır.

اَنْ  ve masdar-ı müevvel,  نَتَرَبَّصُ  fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubtur.

يُص۪يبَكُمُ  mansub muzari fiildir. Muttasıl zamir  كُمُ  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubtur.

اللّٰهُ  lafza-i celâli, fail olup lafzen merfûdur.

بِعَذَابٍ  car mecruru  يُص۪يبَكُمُ  fiiline müteallıktır.  مِنْ عِنْدِه۪ٓ  car mecruru  عَذَابٍ  kelimesinin mahzuf sıfatına müteallıktır.

Muttasıl zamir  ه۪ٓ  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.     

Fiili muzarinin başına  اَنْ  harfi geldiği zaman onu nasb ettiği gibi anlamını da masdara çevirmektedir. Bu tür masdarlara masdar anlamı içerdikleri için tevilli masdar (masdar-ı müevvel cümlesi) denmektedir. Kur’an-ı Kerim’de çok nadir de olsa bazen cümlede  اَنْ ’den önce  (لِ)  harf-i cerini ve  اَنْ ’den sonra da nâfiye lâ’sını  (لَا)  görebiliriz.  لِئَلَّا  şeklinde yazılır. Bazen ise bu  اَنْ ’den önce  (لِ)  harf-i ceri ve nâfiye lâ’sının (لَا) hazfedildiğini görebiliriz. Ancak lafızda olmadığı halde manaları geçerlidir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

اَوْ  atıf harfi tahyir/tercih ifade eder.  بِاَيْد۪ينَا  car mecruru  عَذَابٍ kelimesinin mahzuf sıfatına müteallıktır.

Mütekellim zamiri  نَا  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.   

Atıf harflerinden biri kullanılarak iki kelimeyi veya iki cümleyi birbirine bağlamaya atf-ı nesak denir. Atıf harfinden önce gelene matufun aleyh, sonra gelene matuf denir. Matuf ve matufun aleyh arasında îrab bakımından, sıyga bakımından, cümlelerin haberî veya inşaî olması bakımından uyum olur. Mana bakımından aralarında uygunluk varsa fiil isme atfedilebilir. Müstetir zamir atıf olmaz.

Matufun îrabı her zaman için matufun aleyhe uyar.

اَوْ : Türkçede veya, yahut, ya da yoksa kelimeleriyle karşılayabileceğimiz bu edat iki unsur arasında (matuf-matufun aleyh) tahyir yani tercih (iki şeyden birini seçme) söz konusu olması durumlarında kullanılır. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)


فَتَرَبَّصُٓوا اِنَّا مَعَكُمْ مُتَرَبِّصُونَ

 

فَ  mukadder şartın cevabının başına gelen rabıta veya fasiha harfidir. Takdiri,  إن كان كلّ يلقى ما ينتظره فتربّصوا  (Onun beklediği şeyle karşılaşmayı herkes beklerse siz de bekleyin.) şeklindedir.

تَرَبَّصُٓوا  fiili  نَ ’un hazfiyla mebni emir fiildir. Zamir olan çoğul  و ’ı fail olup mahallen merfûdur.

اِنَّ  tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb haberini ref eder.

نَا  mütekellim zamiri  اِنَّ ’nin ismi olarak mahallen mansubtur.

مَعَ  mekân zarfı,  مُتَرَبِّصُونَ  kelimesine müteallıktır. Muttasıl zamir  كُمْ  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.

مُتَرَبِّصُونَ  kelimesi  اِنَّ ’nin haberi olup ref alameti  وَ ’dır. Cemi müzekker kelimeler harfle îrablanır. 

مُتَرَبِّصُونَ  sülâsi mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan  تَفَعَّلَ  babının ism-i failidir.

İsm-i fail: Eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

قُلْ هَلْ تَرَبَّصُونَ بِنَٓا اِلَّٓا اِحْدَى الْحُسْنَيَيْنِۜ وَنَحْنُ نَتَرَبَّصُ بِكُمْ اَنْ يُص۪يبَكُمُ اللّٰهُ بِعَذَابٍ مِنْ عِنْدِه۪ٓ اَوْ بِاَيْد۪ينَاۘ

 

İstînâfiyye olan ayet, emir üslubunda talebî inşâî isnaddır.  قُلْ  fiilinin mekulü’l-kavli, menfi muzari fiil sıygasında faide-i haber inkâri kelamdır. Nefy manasındaki  هَلْ  ve اِلَّٓا  ile oluşan kasr, cümleyi iki kez tekid etmiştir. Kasr fiille mef’ûlü arasındadır. تَرَبَّصُونَ  maksûr,  اِحْدَى الْحُسْنَيَيْنِ  maksûrun aleyhtir. 

Bu durumda kasr-ı sıfat ale’l-mevsûf olması caizdir. Yani fail tarafından gerçekleştirilen fiil, başka mef'ûllere değil zikredilen mef'ûle tahsis edilmiştir. O mef'ûlde vaki olan başka fiiller vardır. Kasr-ı mevsûf ale’s-sıfat olması da caizdir. Yani bu durumda fail, mef'ûl üzerinde gerçekleşen fiile tahsis edilmiştir. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur’an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi) 

Bu ayette de  قُلْ  emrinin tekrar edilmesi; emrin son derece önemli olduğunu göstermek ve bunun birinciden farklı olduğunu siyakta da belirtmek içindir. (Ebüssuûd)

Mekulü’l-kavle matuf olan …وَنَحْنُ نَتَرَبَّصُ بِكُمْ  cümlesi, sübut ifade eden isim cümlesi, faide-i haber ibtidaî kelamdır. Cümlede müsnedin muzari fiil olarak gelmesi hükmü takviye, hudûs ve teceddüt ifade eder. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar. 

Masdar harfi  اَنْ  ve akabindeki muzari fiil cümlesi masdar teviliyle,  نَتَرَبَّصُ  fiilinin mef’ûlü konumundadır. Müsnedün ileyhin bütün esma-i hüsnaya ve kemâl sıfatlara şamil olan lafza-i celâlle marife olması, telezzüz, teberrük ve haşyet duyguları uyandırmak içindir.

بِعَذَابٍ ’deki tenvin kesret, nev ve tazim ifade eder.

عِنْدِه۪ٓ  izafetinde Allah Teâlâ’ya ait zamire muzâf olan  عِنْدِ, şan ve şeref kazanmıştır.

هَلْ تَرَبَّصُونَ بِنَٓا اِلَّٓا اِحْدَى الْحُسْنَيَيْنِۜ  cümlesiyle ...وَنَحْنُ نَتَرَبَّصُ بِكُمْ اَنْ يُص۪يبَكُمُ اللّٰهُ  cümlesi arasında mukabele sanatı vardır.

Bu ayette,  تَرَبَّصُونَ بِنَا  [Bizim hakkımızda gözetliyorsunuz.] ifadesi ile  نَحْنُ نَتَرَبَّصُ بِكُمْ [Biz de sizin hakkınızda gözetliyoruz.] ifadesi arasında taattuf vardır. (İbni Ebi’l İsba‘, Tahrîru’t Tahbîr, s. 259; Bedî‘u’l Kur’an, II, 97)


فَتَرَبَّصُٓوا اِنَّا مَعَكُمْ مُتَرَبِّصُونَ

 

فَ, mukadder şartın cevabına gelen rabıta harfidir. Takdiri, …إن كان كلّ يلقى ما ينتظره  (Herkes beklediğini alırsa...) olan mahzuf şart ve cevabından müteşekkil terkip, şart üslubunda talebî inşâî isnaddır.

Cevap cümlesi emir üslubunda talebî inşâî isnaddır.  اِنَّ  ile tekid edilen isim cümlesi  تَرَبَّصُٓوا  fiilinin iki mef’ûlü yerindedir. Cümlede takdim-tehir sanatı vardır.  مَعَكُمْ, siyaktaki önemine binaen amiline takdim edilmiştir. 

فَتَرَبَّصُٓوا  kelimesinde irsâd sanatı vardır.

تَرَبَّصُونَ - نَتَرَبَّصُ - تَرَبَّصُٓوا - مُتَرَبِّصُونَ  kelimeleri arasında iştikak cinası ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.

تَرَبَّصُ  fiili ayette dört defa geçmiş.Tekrar eden lafızlar muhatabın dikkatini çeker. 

Tefa’ul babı ortaklık ifade eder. Yani iki kişi veya iki kesim arasında müşterek olan eylemler için kullanılır. Bu fiilin aşamalı olarak gerçekleştiğine işaret eder.