قُلِ انْظُرُوا مَاذَا فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ وَمَا تُغْنِي الْاٰيَاتُ وَالنُّذُرُ عَنْ قَوْمٍ لَا يُؤْمِنُونَ
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | قُلِ | de ki |
|
2 | انْظُرُوا | bir bakın |
|
3 | مَاذَا | neler olduğuna |
|
4 | فِي |
|
|
5 | السَّمَاوَاتِ | göklerde |
|
6 | وَالْأَرْضِ | ve yerde |
|
7 | وَمَا |
|
|
8 | تُغْنِي | bir şey kazandırmaz |
|
9 | الْايَاتُ | ayetler |
|
10 | وَالنُّذُرُ | ve uyarılar |
|
11 | عَنْ |
|
|
12 | قَوْمٍ | bir topluluğa |
|
13 | لَا |
|
|
14 | يُؤْمِنُونَ | iman etmeyen |
|
قُلِ انْظُرُوا مَاذَا فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ
Fiil cümlesidir. قُلِ sükûn üzere mebni emir fiildir. Faili müstetir olup takdiri انت ’dir.
Mekulü’l-kavli, انْظُرُوا ’dir. قُلِ fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur.
انْظُرُوا fiili, نَ ’un hazfıyla mebni emir fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur.
مَاذَا istifham ismi olup mübteda olarak mahallen merfûdur.
ذَا ism-i mevsûl olup haber olarak mahallen merfûdur. Ya da her ikisi birlikte istifham ismi olarak mübtedadır.
فِي السَّمٰوَاتِ car mecruru mahzuf habere müteallıktır. الْاَرْضِ kelimesi atıf harfi وَ ’la makabline matuftur.
وَمَا تُغْنِي الْاٰيَاتُ وَالنُّذُرُ عَنْ قَوْمٍ لَا يُؤْمِنُونَ
وَ itiraziyyedir. مَا nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır. تُغْنِي fiili ی üzere mukadder damme ile merfû muzari fiildir.
الْاٰيَاتُ faildir. النُّذُرُ atıf harfi وَ ’la makabline matuftur.
عَنْ قَوْمٍ car mecruru تُغْنِي fiiline müteallıktır.
لَا يُؤْمِنُونَ cümlesi قَوْمٍ ’nin sıfatı olarak mahallen mecrurdur.
لَا nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır. يُؤْمِنُونَ fiili ن ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Muttasıl zamir çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur.
Nekre isimden sonra gelen cümle veya şibh-i cümle sıfat olur. Marife isimden sonra gelen cümle veya şibh-i cümle hal olur. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
يُؤْمِنُونَ sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil if’al babındandır. Sülâsîsi أمن ’dir.
İf’al babı fiile tadiye (geçişlilik) kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin ( imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak) mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar. Bazen de fiilin mücerret manasını ifade eder. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
قُلِ انْظُرُوا مَاذَا فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ
Ayet istînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Emir üslubunda talebî inşâî isnaddır. قُلِ fiiiilinin mekulü’l-kavli olan انْظُرُوا cümlesi de emir üslubunda talebî inşâî isnaddır.
İstifham üslubunda talebi inşaî isnad olan مَاذَا فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ cümlesi, انْظُرُوا fiilinin mef’ûlü konumundadır. Cümlede îcaz-ı hazif sanatı vardır. İstifham ismi مَاذَا, müsnedün ileyhtir. فِي السَّمٰوَاتِ, mahzuf habere müteallıktır. İstifham üslubunda gelen bu cümle, gerçek manada soru kastı taşımadığından mecaz-ı mürsel mürekkebtir. Ayrıca soruda tecâhül-i ârif sanatı vardır.
Nahivciler, ayetin başındaki مَا edatının şu iki manaya gelebileceğini söylemişlerdir:
a. Bu ayetler ve inzârlar, “Allah’ın, iman etmeyeceklerine hükmettiği kimselere bir fayda vermez” manasında mâ-i nâfiye’dir. Bu senin, “infak etmezsen malın sana fayda vermez” sözün gibi olur.
b. Bu, “onlardan o azabı hangi şey def edebilir ki” manasında, istifham ifade eden مَا edatıdır. Buna göre bu cümle istifham-ı inkârî olmuş olur. (Fahreddin er- Râzî)
Ayetteki انْظُرُوا emri düşünün anlamında mecaz-ı mürsel mürekkebtir.
مَا ’larda cinas, السَّمٰوَاتِ ve الْاَرْضِ kelimeleri arasında tıbâk-ı îcab ve mürâât-ı nazîr sanatları vardır.
Cümle, içerdiği muhtevanın önemine binaen قُلْ emriyle başlamıştır. (Âşûr)
وَمَا تُغْنِي الْاٰيَاتُ وَالنُّذُرُ عَنْ قَوْمٍ لَا يُؤْمِنُونَ
وَ itiraziye, مَا nafiyedir. Cümle menfi muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. İtiraz cümleleri ıtnâb sanatı babındandır.
لَا يُؤْمِنُون cümlesi, قَوْمٍ için sıfattır. Cümlenin muzari fiil sıygasında gelmesi, bu sıfatın yenilenerek devam ettiğine işaret etmiştir.
Sıfat, tabi olduğu kelimenin sahip olduğu bir özelliğine işaret etmek için yapılan ıtnâb sanatıdır.