ثُمَّ نُنَجّ۪ي رُسُلَنَا وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا كَذٰلِكَۚ حَقاًّ عَلَيْنَا نُنْجِ الْمُؤْمِن۪ينَ۟
ثُمَّ نُنَجّ۪ي رُسُلَنَا وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا كَذٰلِكَۚ
Cümle ثُمَّ atıf harfiyle mukadder kelama atfedilmiştir. Takdiri, نهلك الأمم ثمّ ننجي رسلنا (Milletleri helak ederiz. Sonra Resullerimizle kurtarırız.) şeklindedir.
Fiil cümlesidir. ثُمَّ tertip ve terahi ifade eden atıf harfidir. Matuf ve matufun aleyh arasında hem sıra olduğunu hem de fiillerin meydana gelişi arasında uzun bir sürenin bulunduğunu gösterir. Süre bakımından فَ harfinin zıttıdır. ثُمَّ ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştiremez. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
نُنَجّ۪ي fiili ى üzere mukadder damme ile merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri نحن ‘dur.
رُسُلَنَا mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur. Muttasıl zamir نَا muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
و atıf harfidir. الَّذ۪ينَ cemi müzekker has ism-i mevsûl رُسُلَنَا ’ya matuf olup mahallen mansubdur. İsm-i mevsûlun sılası اٰمَنُوا ’dur. Îrabtan mahalli yoktur.
اٰمَنُوا damme üzere mebni mazi fiildir. Muttasıl zamir çoğul و ’ı fail olarak mahallen merfûdur.
كَ harf-i cerdir. مثل (gibi) demektir. Bu ibare, amili نُنَجّ۪ي olan mahzuf mef’ûlu mutlakına müteallıktır.
ذا işaret ismi, sükun üzere mebni, mahallen mecrurdur. ل harfi buud yani uzaklık bildiren harf, ك ise muhatap zamiridir.
نُنَجّ۪ي fiili, sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir.
Tef’il babındandır. Sülâsîsi نجو ’dir.
Bu bab, fiile çokluk (fiilin, failin veya mef‘ûlun çokluğu), bir tarafa yönelme, mef‘ûlu herhangi bir vasfa nispet etmek, gidermek, bir terkibi kısaltmak, eylemin belli bir zaman diliminde meydana gelmesi, özneyi fiilin türediği şeye benzetmek, sayruret, isimden fiil türetmek, hazır olmak, bir şeyin aralıklarla tekrarlanması manalarını katar. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
حَقاًّ عَلَيْنَا نُنْجِ الْمُؤْمِن۪ينَ۟
حَقاًّ mahzuf fiilin mef’ûlü mutlakı olup fetha ile mansubdur. Takdiri, حقّ ذلك حقّا ( Bu gerçekten haktır.) şeklindedir.
عَلَيْنَا car mecruru حَقاًّ ’a müteallıktır. Muttasıl zamir نَا muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
نُنْجِ fiili mahzuf ى üzere mukadder damme ile merfu muzari fiildir. Resmi mushafta ى harfi hazf edilmiştir. Çünkü iki sakin birleştiğinde lafızdan ى harfi düşer. (Mahmut Safî) Faili müstetir olup takdiri نحن ’dur.
الْمُؤْمِن۪ينَ۟ mef’ûlun bih olup nasb alameti ي ’dir. Cemi müzekker salim kelimeler ي ile nasb olurlar.
الْمُؤْمِن۪ينَ kelimesi; sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan if’al babının ism-i failidir.
İsm-i fail: Eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
ثُمَّ نُنَجّ۪ي رُسُلَنَا وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا كَذٰلِكَۚ
ثُمَّ atıf harfiyle mukadder kelama atfedilen bu ayet, müspet muzari fiil sıygasında, faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Takdiri, نهلك الأمم ثمّ ننجي رسلنا (Milletleri helak eder, sonra resullerimizi kurtarırız.) şeklindedir.
Mef’ûl konumundaki ism-i mevsûl الَّذ۪ينَ ’nin sılası olan اٰمَنُوا, mazi fiil sıygasında gelerek sebata, temekkün ve istikrara işaret etmiştir.
رُسُلَنَا izafetinde Allah Teâlâ’ya ait zamire muzâf olan رُسُلَ, şan ve şeref kazanmıştır.
Car mecrur كَذٰلِكَۚ, amili نُنَجّ۪ي olan mahzuf mef’ûlü mutlaka müteallıktır.
كَذٰلِكَۚ kendinden önceki bir manaya işaret eder. Ancak çoğu zaman o da müstakil bir lafız değildir. Burada hem كَ hem de ذٰ işaret ismi aynı şeye işaret eder. Dolayısıyla bu durumu benzetecek yine kendisinden daha mükemmel bir şey bulunamadığını ifade eder. (Muhammed Ebu Musa, Hâ-Mîm Sureleri Belâğî Tefsiri 5, Duhan/28, s. 101)
كَذٰلِكَ [İşte böyle], aslında uzaktaki bir nesneye işaret için kullanılır. Buradaki istimali, işaret edilen nimetin derecesinin faziletteki mertebesinin yüksekliğini bildirmek içindir. (Ebüssuûd)
ثُمَّ نُنَجّ۪ي رُسُلَنَا ibaresinde mazideki bir olayı anlatırken muzari sıygasının kullanılması, olayın meydana geliş şeklini gözler önüne getirmek suretiyle işin önemini ve büyüklüğünü göstermek içindir. (Sâbûnî, Safvetu't Tefasir)
Kurtarmanın helaktan sonra zikredilmesi,
[Üzerimize bir hak olmak üzere müminleri böylece selamete erdiririz.] cümlesiyle bağlantı sağlamak içindir. Yani müminleri her türlü şiddet ve azaptan selamete erdiririz. (Ebüssuûd)
حَقاًّ عَلَيْنَا نُنْجِ الْمُؤْمِن۪ينَ۟
İtiraziyye olan cümle fasılla gelmiştir. İtiraz cümleleri ıtnâb babındandır.
Cümlede îcâz-ı hazif sanatı vardır. حَقاًّ, mahzuf bir fiilin mef’ûlü mutlakıdır. Takdiri, حقّ ذلك حقّا (Bu; hak olarak gerçekleşti.)’dir. Mahzufla birlikte cümle faide-i haber talebî kelamdır.
نُنْجِ - نُنَجّ۪ي kelimeleri arasında iştikak cinası ve reddü'l-acüz ale's-sadr vardır.
Ayrıca bu kelimeler arasında filin iki sıygası arasında güzel bir iltifat sanatı vardır. (Müşerref Ulusu (Ülger), Arap Dili Ve Belâğatı İltifat Sanatı)
الْمُؤْمِن۪ينَ۟ - اٰمَنُوا kelimeleri arasında iştikak cinası ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.
حَقًّا عَلَيْنا itiraz cümlesidir çünkü masdar, fiilden bedeldir. Yani bu iş (müminleri kurtarmak) gerçekten üzerimize hak oldu manasındadır. (Âşûr)