مَنْ كَانَ يُر۪يدُ الْحَيٰوةَ الدُّنْيَا وَز۪ينَتَهَا نُوَفِّ اِلَيْهِمْ اَعْمَالَهُمْ ف۪يهَا وَهُمْ ف۪يهَا لَا يُبْخَسُونَ
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | مَنْ | kimler |
|
2 | كَانَ |
|
|
3 | يُرِيدُ | isterse |
|
4 | الْحَيَاةَ | hayatını |
|
5 | الدُّنْيَا | dünya |
|
6 | وَزِينَتَهَا | ve süsünü |
|
7 | نُوَفِّ | karşılıklarını tam veririz |
|
8 | إِلَيْهِمْ | onlara |
|
9 | أَعْمَالَهُمْ | yaptıklarının |
|
10 | فِيهَا | orada |
|
11 | وَهُمْ | ve onlara |
|
12 | فِيهَا | orada |
|
13 | لَا |
|
|
14 | يُبْخَسُونَ | bir noksanlık yapılmaz |
|
مَنْ كَانَ يُر۪يدُ الْحَيٰوةَ الدُّنْيَا وَز۪ينَتَهَا نُوَفِّ اِلَيْهِمْ اَعْمَالَهُمْ ف۪يهَا وَهُمْ ف۪يهَا لَا يُبْخَسُونَ
مَنْ şart ismi iki fiili cezm eder. Mübteda olarak mahallen merfûdur. كَانَ ’nin dahil olduğu isim cümlesi şart fiilidir.
كَانَ يُر۪يدُ cümlesi مَنْ ’in haberi olarak mahallen merfûdur.
كَانَ ’nin ismi müstetir هو zamiridir. يُر۪يدُ fiili كَانَ ’nin haberi olarak mahallen mansubdur.
يُر۪يدُ merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri هُو ’dir.
الْحَيٰوةَ mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur. الدُّنْيَا kelimesi, الْحَيٰوةَ ’nin sıfatı olup elif üzere mukadder fetha ile mansubdur.
Varlıkları niteleyen kelimelere sıfat denir. Arapçada sıfatın asıl adı na’t (النَّعَتُ)’dır. Sıfatın nitelediği isme de men’ut (المَنْعُوتُ) denir. Bir ismi doğrudan niteleyen sıfata hakiki sıfat, dolaylı olarak niteleyen sıfata da sebebi sıfat denir.
Sıfat ile mevsuftan oluşan tamlamaya sıfat tamlaması denir. Sıfat tek kelime (isim), cümle ve şibh-i cümle olabilir. Ve sıfat birden fazla gelebilir.
Sıfat iki kısma ayrılır:
1. Hakiki sıfat
Hakiki Sıfat:
1. Müfred olan sıfatlar
2. Cümle olan sıfatlar olmak üzere ikiye ayrılır.
1. Müfred Olan Sıfatlar:
Müfred olan sıfatlar genellikle ism-i fail, ism-i mef’ûl, mübalağalı ism-i fail, sıfat-ı müşebbehe, ism-i tafdil, masdar, ism-i mensub ve sayı isimleri şeklinde gelir.
Sıfat mevsufuna: cinsiyet, adet, marifelik - nekrelik ve îrab bakımından uyar:
Not: Gayr-ı akil (akılsız çoğullar) mevsuf olarak geldiğinde sıfatını müfred müennes olarak da alır.
2. Cümle Olan SIfatlar:
Üçe ayrılır: 1- İsim cümlesi olan sıfatlar, 2- Fiil cümlesi olan sıfatlar, 3- Şibh-i cümle olan sıfatlar. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
ز۪ينَتَهَا atıf harfi و ’la makabline matuftur. Muttasıl zamir هَا muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
Şartın cevabı نُوَفِّ اِلَيْهِمْ اَعْمَالَهُمْ ’dir.
نُوَفِّ, illet harfinin hazfıyla meczum muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri نحن ’dur.
اَعْمَالَ mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur. Muttasıl zamir هُمْ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
ف۪يهَا car mecruru نُوَفِّ fiiline müteallıktır.
وَهُمْ ف۪يهَا لَا يُبْخَسُونَ cümlesi atıf harfi وَ ’la şartın cevabına matuftur.
İsim cümlesidir. وَ atıf harfidir. Munfasıl zamiri هُمْ mübteda olarak mahallen merfûdur. ف۪يهَا car mecruru يُبْخَسُونَ kelimesine müteallıktır.
لَا يُبْخَسُونَ mübtedanın haberi olarak mahallen merfûdur.
لا nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır. يُبْخَسُونَ fiili, نَ ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı naib-i fail olup mahallen merfûdur.
مَنْ كَانَ يُر۪يدُ الْحَيٰوةَ الدُّنْيَا وَز۪ينَتَهَا نُوَفِّ اِلَيْهِمْ اَعْمَالَهُمْ ف۪يهَا وَهُمْ ف۪يهَا لَا يُبْخَسُونَ
Cümle, şart üslubunda haberî isnaddır. مَنْ mübtedadır. كانِ ’nin dahil olduğu isim cümlesi hem şart cümlesi hem de مَنْ ’in haberidir.
نُوَفِّ اِلَيْهِمْ اَعْمَالَهُمْ ف۪يهَا cümlesi şartın cevabıdır. Müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Şart ve cevap cümlelerinden müteşekkil terkip, şart üslubunda faide-i haber ibtidaî kelamdır. Bu terkibin مَنْ ’in haberi olmasına da cevaz vardır.
هُمْ ف۪يهَا لَا يُبْخَسُونَ cümlesi atıf harfi وَ ’la şartın cevabına atfedilmiştir. Atıf sebebi tezâyüftür. İsim cümlesi faide-i haber inkârî kelamdır.
Cümlede car-mecrur, önemine binaen amiline takdim edilmiştir.
Müsnedin muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelam formunda gelmesi cümleye hükmü takviye, hudûs ve teceddüt anlamları katmıştır. Ayrıca muzari fiilde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek dikkatini artıran tecessüm özelliği vardır.
Nefy harfinin müsnedün ileyhden sonra gelmesi ve müsnedin de fiil olması halinde bu terkip hükmü takviye ifade eder. Ancak bazı karineler vasıtasıyla tahsis de ifade edebilir. Hükmü takviye demek; hükmü tekid etmek ve hükmün gerçeğe mutabık olduğunu ifade etmek demektir. Bunun Kur’an’da çok örneği vardır.
(Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur’an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
يُبْخَسُونَ ve نُوَفِّ kelimeleri arasında tıbâk-ı hafiy sanatı vardır.
مَنْ كَانَ يُر۪يدُ ile اِلَيْهِمْ اَعْمَالَهُمْ kelimeleri arasında müfred ve cemi arasında güzel bir iltifat sanatı vardır. (Müşerref Ulusu (Ülger), Arap Dili Ve Belâgatı İltifat Sanatı)
“Amellerin karşılığı verilir.” manasında نُوَفِّ اِلَيْهِمْ اَعْمَالَهُمْ [amelleri verilir] buyurulması, amellerin karşılığının tam olarak verildiğini ifade eder. (Âşûr)
Burada istemek veya arzu etmekten murad sadece kalbî istek değil fakat bu sonuçları gerçekleştiren girişimlerdir. Yaptıklarından murad da herkesin yaptığı değildir. Zira herkes temenni ettiği, arzuladığı her şeye erişemez. Çünkü bu, hikmete mebni olan ilâhî iradeye bağlıdır. (Ebüssuûd)