Hûd Sûresi 8. Ayet

وَلَئِنْ اَخَّرْنَا عَنْهُمُ الْعَذَابَ اِلٰٓى اُمَّةٍ مَعْدُودَةٍ لَيَقُولُنَّ مَا يَحْبِسُهُۜ اَلَا يَوْمَ يَأْت۪يهِمْ لَيْسَ مَصْرُوفاً عَنْهُمْ وَحَاقَ بِهِمْ مَا كَانُوا بِه۪ يَسْتَهْزِؤُ۫نَ۟  ...

Andolsun, biz onlardan azabı belirli bir süreye kadar geciktirsek, o zaman da mutlaka “Onu ne alıkoyuyor?” derler. İyi bilin ki, azap onlara geleceği gün, kendilerinden bir daha uzaklaştırılmaz ve alay etmekte oldukları şey, kendilerini çepeçevre kuşatmış olur.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَلَئِنْ ve şayet
2 أَخَّرْنَا geciktirsek ا خ ر
3 عَنْهُمُ onlardan
4 الْعَذَابَ azabı ع ذ ب
5 إِلَىٰ için
6 أُمَّةٍ bir süre ا م م
7 مَعْدُودَةٍ sayılı ع د د
8 لَيَقُولُنَّ mutlaka derler ق و ل
9 مَا nedir?
10 يَحْبِسُهُ onu alıkoyan ح ب س
11 أَلَا haberiniz olsun ki
12 يَوْمَ gün ي و م
13 يَأْتِيهِمْ o geldiği ا ت ي
14 لَيْسَ değildir ل ي س
15 مَصْرُوفًا geri çevrilecek ص ر ف
16 عَنْهُمْ kendilerinden
17 وَحَاقَ ve kuşatır ح ي ق
18 بِهِمْ onları
19 مَا şey
20 كَانُوا oldukları ك و ن
21 بِهِ onu
22 يَسْتَهْزِئُونَ alaya alıyor(lar) ه ز ا
 

وَلَئِنْ اَخَّرْنَا عَنْهُمُ الْعَذَابَ اِلٰٓى اُمَّةٍ مَعْدُودَةٍ لَيَقُولُنَّ مَا يَحْبِسُهُۜ 

 

وَ  atıf harfidir.  لَ  harfi, mahzuf kasemin cevabının başına gelen muvattiedir.  إِنْ  şart harfi iki muzari fiili cezm eder.

اَخَّرْنَا  şart fiili olup sükun üzere mebni mazi fiildir. Mahallen meczumdur. Mütekellim zamiri  نَا  fail olarak mahallen merfûdur.

عَنْهُمُ  car mecruru  اَخَّرْنَا  fiiline müteallıktır.  الْعَذَابَ  mef’ûlün bih olup fetha ile mansubdur.

اِلٰٓى اُمَّةٍ  car mecruru  اَخَّرْنَا  fiiline müteallıktır.  مَعْدُودَةٍ  kelimesi  اُمَّةٍ  kelimesinin sıfatıdır.

لَ  mahzuf kasemin cevabının başına gelen tekid harfidir.  يَقُولُنَّ  fiilinin sonundaki nun, tekid ifade eden nûn-u sakiledir.  يَقُولُنَّ  fiili,  نَ ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul  و ’ı fail olup mahallen merfûdur.

Tekid nunları bitiştikleri fiile istikbal manası kazandıran bir edatın veya durumun bulunması halinde muzari fiilin sonuna gelirler. (Soru, arz, tekid lamı, ummak, teşvik, nehiy, temenni ve yemin gibi.)

Şartın cevabı kasemin cevabının delaletiyle mahzuftur.

İstifham ism-i   مَا, mübteda olarak mahallen merfûdur.  يَحْبِسُهُ  mübtedanın haberi olarak mahallen merfûdur.

يَحْبِسُهُ  merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri  هُو ’dir. Muttasıl zamir  هُ  mef’ûlün bih olarak mahallen mansubdur.

اَخَّرْنَا  fiili, sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir.

Tef’il babındandır. Sülâsîsi  أخر ’dir.

Bu bab fiile çokluk (fiilin, failin veya mef‘ûlun çokluğu), bir tarafa yönelme, mef‘ûlü herhangi bir vasfa nispet etmek, gidermek, bir terkibi kısaltmak, eylemin belli bir zaman diliminde meydana gelmesi, özneyi fiilin türediği şeye benzetmek, sayruret, isimden fiil türetmek, hazır olmak, bir şeyin aralıklarla tekrarlanması manalarını katar.  

مَعْدُودَةٍ  kelimesi sülâsî mücerred olan  عدد  fiilinin ism-i mef’ûlüdür.


اَلَا يَوْمَ يَأْت۪يهِمْ لَيْسَ مَصْرُوفاً عَنْهُمْ

 

اَلَا  tenbih harfidir.  يَوْمَ  zaman zarfı,  مَصْرُوفاً ’e müteallıktır.

يَأْت۪يهِمْ  ile başlayan fiil cümlesi muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.

يَأْتٖيهِمْ  fiili  ي  üzere mukadder damme ile merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri  هُو ’dir.

Muttasıl zamir  هِمْ  mef’ûlün bih olarak mahallen mansubdur.

لَيْسَ  camid nakıs fiildir.  كَانَ  gibi isim cümlesinin başına gelir, ismini ref haberini nasb eder.

لَيْسَ ’nin ismi müstetir olup takdiri  هو ’dir.  مَصْرُوفاً  kelimesi  لَيْسَ ’nin haberi olup lafzen mansubdur.

عَنْهُمْ car mecruru  مَصْرُوفاً ‘e müteallıktır.

مَصْرُوفاً  kelimesi sülâsî mücerred olan  صرف  fiilinin ism-i mef’ûlüdür.


وَحَاقَ بِهِمْ مَا كَانُوا بِه۪ يَسْتَهْزِؤُ۫نَ۟

 

وَ  atıf harfidir.  حَاقَ  fetha üzere mebni mazi fiildir.  بِهِمْ  car mecruru  حَاقَ  fiiline müteallıktır. Müşterek ism-i mevsûl  مَا, fail olarak mahallen merfûdur. İsm-i mevsûlün sılası  كَانُوا بِهٖ يَسْتَهْزِؤُ۫نَ ’dir. Îrabdan mahalli yoktur.

كَانُوا  isim cümlesinin önüne geldiğinde, ismini ref haberini nasb eder.  كَانُوا  damme üzere mebni nakıs fiildir.

كَانُوا ’nun ismi, cemi müzekker olan  و  muttasıl zamirdir, mahallen merfûdur.  بِهٖ  car mecruru  يَسْتَهْزِؤُ۫نَ  fiiline müteallıktır. 

يَسْتَهْزِؤُ۫نَ  fiili  كَانُوا ’nun haberi olarak mahallen mansubdur.

يَسْتَهْزِؤُ۫نَ  fiili,  نَ ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul  و ’ı fail olup mahallen merfûdur.

يَسْتَهْزِؤُ۫نَ  fiili, sülâsî mücerrede üç harf ilave edilerek südâsi mezid yapılan fiillerdendir. Fiil istif’âl babındandır. Sülâsî fiili  هزأ ’dir.

Bu bab fiile talep, tehavvül, vicdan, mutavaat, ittihaz ve itikat gibi anlamlar katar.

 

وَلَئِنْ اَخَّرْنَا عَنْهُمُ الْعَذَابَ اِلٰٓى اُمَّةٍ مَعْدُودَةٍ لَيَقُولُنَّ مَا يَحْبِسُهُۜ 

 

Atıfla gelen ayetin ilk cümlesi kasem üslubunda gayrı talebî inşâî isnaddır. ...لَيَقُولَنَّ  cümlesi kasemin cevabı, yani muksemun aleyhtir. Şartın cevabı kasemin cevabının delaletiyle mahzuftur. Şartın cevabının ve kasemin hazfi, îcâz-ı hazif sanatıdır.

Kasem cümlesinin mahzuf olduğu durumda, vurgu kasem cevabına yapıldığından kasem cümlesi telaffuzda terk edilir. Kasem cümlesini oluşturan kasem fiili, kasem edatı ve kasem edilen isim üçü birlikte hazfedilir. Fakat kasemin varlığı kasem cevabından anlaşılmaktadır. Bu form, Kur’an'da sıkça kullanılmıştır. (Nihat Tarı, Arap Dilinde Kasem Formları ve Kur’an-ı Kerim’e Özgü “La Uksimu” Formu ile İlgili Tartışmalar)

“Ümmet” kelimesi, sanki Allah, bununla tehdit edilen azabın gerçekleştirileceği kastedilen o vakti murat etmiştir. (Fahreddin er-Râzî)

يَقُولُنَّ  fiilinin mekulü’l-kavli  مَا يَحْبِسُهُۜ, istifham üslubunda talebî inşâî isnaddır. İstifham üslubunda gelmiş olmasına rağmen, kâfirlerin “Onu tutan ne!” şeklindeki sözleri soru değil tahkir ve istihza anlamında mecaz-ı mürsel mürekkebtir.

Onların bu azabı acele olarak istemeleri, istihza anlamındadır. Onlarin bu sözlerden maksatları, azabın gelmesini inkârdır. (Ebüssuûd)

Mübteda ve haberden müteşekkil cümlede müsnedin muzari fiil olarak gelmesi hükmü takviye, hudûs ve teceddüt ifade eder. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.


اَلَا يَوْمَ يَأْت۪يهِمْ لَيْسَ مَصْرُوفاً عَنْهُمْ

 


Tenbih edatı  اَلَا ’nın dahil olduğu cümle fasılla gelmiştir. Nakıs fiil  لَيْسَ nin dahil olduğu,  اَلَٓا  ile tekid edilmiş isim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır.  

Cümlede takdim-tehir sanatı vardır. Zaman zarfı  يَوْمَ, amili olan  مَصْرُوفاً ’e takdim edilmiştir.

Muzâfun ileyh olarak cer mahallindeki  يَأْت۪يهِمْ  cümlesi müspet muzari fiil sıygasında, faide-i haber ibtidaî kelamdır. 

مَصْرُوفاً  - يَحْبِسُهُ  kelimeleri arasında tıbâk-ı îcab sanatı vardır.


وَحَاقَ بِهِمْ مَا كَانُوا بِه۪ يَسْتَهْزِؤُ۫نَ۟

 

Cümle,  لَيْسَ مَصْرُوفاً  cümlesine وَ ’la atfedilmiştir. Mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.

Müşterek ism-i mevsûl  مَا  ise  حَاقَ  fiilinin faili olarak merfû mahaldedir. Sılası  كَان ’nin dahil olduğu isim cümlesidir. Faide-i haber ibtidaî kelamdır.

Cümlenin müsnedinin muzari fiil formunda gelmesi hükmü takviye, hudûs, istimrar ve teceddüt ifade eder. Ayrıca muzari fiil tecessüm özelliğiyle muhatabın dikkatini uyararak konuyu anlamasında yardımcı olur.

Car mecrur  بِه۪  önemine binaen amili olan  يَسْتَهْزِؤُ۫نَ ’ye takdim edilmiştir.

Ayette geçmiş zaman kipinin  حَاقَ, gelecek zaman kipi  يَح۪يقُ  yerine kullanılması bu durumun gerçekleşeceğini bildirmek ve tehdidi mübalağalı bir şekilde anlatmak içindir. (Beyzâvî, III, 223)