قَالَ يَا قَوْمِ اَرَهْط۪ٓي اَعَزُّ عَلَيْكُمْ مِنَ اللّٰهِۜ وَاتَّخَذْتُمُوهُ وَرَٓاءَكُمْ ظِهْرِياًّۜ اِنَّ رَبّ۪ي بِمَا تَعْمَلُونَ مُح۪يطٌ
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | قَالَ | dedi ki |
|
2 | يَا قَوْمِ | kavmim |
|
3 | أَرَهْطِي | yakın çevrem |
|
4 | أَعَزُّ | daha mı üstündür |
|
5 | عَلَيْكُمْ | sizce |
|
6 | مِنَ | -tan |
|
7 | اللَّهِ | Allah- |
|
8 | وَاتَّخَذْتُمُوهُ | onu bıraktınız |
|
9 | وَرَاءَكُمْ | arkanızda |
|
10 | ظِهْرِيًّا | sırt dönerek |
|
11 | إِنَّ | şüphesiz |
|
12 | رَبِّي | Rabbim |
|
13 | بِمَا | şeyleri |
|
14 | تَعْمَلُونَ | yaptıklarınız |
|
15 | مُحِيطٌ | kuşatmıştır |
|
قَالَ يَا قَوْمِ اَرَهْط۪ٓي اَعَزُّ عَلَيْكُمْ مِنَ اللّٰهِۜ
Fiil cümlesidir. قَالَ fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ’dir.
Mekulü’l kavli, يَا قَوْمِ ’dir. قَالَ fiilinin mef’ûlün bihi olarak mahallen mansubdur.
يَا nidadır. قَوْمِ münadadır. Kelimenin sonundaki kesra muzâfun ileyhten ivazdır. Mütekellim ي ’sı mahzuftur.
Nidanın cevabı اَرَهْطٖٓي ’dur. Hemze istifham harfidir.
اَرَهْطٖٓي kelimesi mübteda olup mukadder damme ile merfûdur. Muttasıl zamir ي muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
اَعَزُّ kelimesi haber olup lafzen merfûdur. عَلَيْكُمْ car mecruru اَعَزُّ ’ya müteallıktır.
مِنَ اللّٰهِ car mecruru اَعَزُّ ’ye müteallıktır.
وَاتَّخَذْتُمُوهُ وَرَٓاءَكُمْ ظِهْرِياًّۜ
وَ haliyyedir.
اتَّخَذْتُمُو sükun üzere mebni mazi fiildir. Muttasıl zamir تُمُ fail olarak mahallen merfûdur.
Cemi müzekker muhatap mazi fiillere mansub muttasıl zamirler doğrudan doğruya gelmez. Bu fiillerle söz edilen zamir arasına bir و harfi getirilir. اتَّخَذْتُمُوهُ fiilinde olduğu gibi. Buna işbâ vav-ı işbâ edatı denir.
Muttasıl zamir هُ mef’ûlün bih olarak mahallen mansubdur.
وَرَٓاءَكُمْ mekân zarfı, اتَّخَذْتُمُوهُ fiiline müteallıktır. Muttasıl zamir كُمْ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
ظِهْرِياًّ kelimesi اتَّخَذْتُمُوهُ fiilinin ikinci mef’ûlü olup fetha ile mansubdur.
اتَّخَذُوا fiili değiştirme manasına gelen kalp fiillerdendir. Kalp fiilleri (iki mef’ûl alan fiiller); bir mef’ûl ile manası tamamlanamayıp ikinci mef’ûle ihtiyaç duyan fiillerdir. Bu fiiller isim cümlesinin önüne gelirler, mübteda ve haberi iki mef’ûl yaparak nasbederler. 3 gruba ayrılırlar:
1. Bilmek manasında olanlar.
2. Sanmak manası ifade edenler, kesine yakın bilgi ifade ederler. “Sanmak, zannetmek, saymak, kendisine öyle gelmek” gibi manalara gelir.
3. Değiştirme manası ifade edenler. Aynı anlama gelmedikleri halde görevleri itibarıyla onlara benzerliklerinden kalp fiilleri adı altına girmişlerdir.
Değiştirme manasına gelen fiiller “etti, yaptı, kıldı, edindi, dönüştürdü, değişik bir hale getirdi” gibi manalara gelir.
Bilgi ve zan fiillerinden sonra bazen اَنَّ ’li ve اَنْ ’li cümleler gelir, bu cümleler iki mef’ûl kabul edilir. Bilmek, sanmak ve değiştirme manasına gelen bu fiiller 3 şekilde gelebilir: 1) İki mef’ûl alanlar, 2) İki mef’ûlünü masdar-ı müevvel cümlesi olarak alanlar, 3) İki mef’ûlü hazif olanlar. Kalp fiilleri iki mamulü arasında olduğunda amel etmeleri de etmemeleri de caizdir.
(Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
اِنَّ رَبّ۪ي بِمَا تَعْمَلُونَ مُح۪يطٌ
İsim cümlesidir. اِنَّ tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir, ismini nasb haberini ref eder.
رَبّٖي kelimesi اِنَّ ’nin ismi olup mukadder fetha ile mansubdur. Mütekellim zamiri ي muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
مَا ve masdar-ı müevvel, بِ harf-i ceriyle birlikte مُحٖيطٌ ’e müteallıktır.
تَعْمَلُونَ fiili نَ ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و 'ı fail olarak mahallen merfûdur.
مُحٖيطٌ kelimesi اِنَّ ’nin haberi olup lafzen merfûdur.
مُحٖيطٌ sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan if’al babının ism-i failidir.
İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimedir. (Arapça Dilbigisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
قَالَ يَا قَوْمِ اَرَهْط۪ٓي اَعَزُّ عَلَيْكُمْ مِنَ اللّٰهِۜ وَاتَّخَذْتُمُوهُ وَرَٓاءَكُمْ ظِهْرِياًّۜ
İstînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
قَالَ fiilinin mekulü’l-kavli, nida üslubunda talebî inşaî isnaddır. Nidanın cevabı istifham üslubunda talebî inşâî isnaddır.
İstifham üslubunda gelmiş olmasına rağmen taaccüp, takrir ve kınama amacı taşıyan cümle mecaz-ı mürsel mürekkebtir. Ayrıca soruda tecâhül-i ârif sanatı vardır.
ظِهْرِياًّۜ - وَرَٓاءَ kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.
اَعَزُّ - ظِهْرِياًّ arasında îhâm-ı tezâd sanatı vardır.
قد takdiriyle hal konumundaki وَاتَّخَذْتُمُوهُ وَرَٓاءَكُمْ ظِهْرِياًّۜ cümlesi, muzari fiil sıygasında gelerek teceddüt, istimrar ve tecessüm ifade etmiştir.
اتَّخَذْتُمُوهُ fiilindeki و, işbâ harfidir. Zaiddir.
وَاتَّخَذْتُمُوهُ وَرَٓاءَكُمْ ظِهْرِياًّ [Onu arkanıza attınız.] ifadesinde istiare-i temsiliyye vardır. Allah’ın emri arkaya atılan ve kendisine değer verilmeyen bir şeye benzetilmiştir. (Safvetu't Tefasir, Keşşaf II, 399)
اِنَّ رَبّ۪ي بِمَا تَعْمَلُونَ مُح۪يطٌ
Ayetin son cümlesi istînâfiyye olarak fasılla gelmiştir.
إِنَّ ile tekid edilmiş, isme isnad olan bu haber cümlesi sübut ifade eder. Faide-i haber inkârî kelamdır.
Yalnızca bir isim cümlesi bile devam ve sübut ifade ettiğinden, اِنَّ ve isim cümlesi olmak üzere iki tekid içeren bu ve benzeri cümleler çok muhkem/sağlam cümlelerdir.
İsim cümleleri sübut ifade eder. İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karinelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
اِنَّ ’nin isminin izafetle gelmesi veciz ifade kastına matuftur.
رَبّ۪ي izafeti, muzâfun ileyhin şanı içindir.
Cümlede takdim-tehir sanatı vardır. Mecrur mahaldeki müşterek ism-i mevsûl amili olan اِنَّ ’nin haberine siyaktaki önemine binaen takdim edilmiştir.
بِمَا تَعْمَلُونَ [amellerinizi] sözünde car mecrur, haber olan مُح۪يطٌ kelimesine takdim edilmiştir. Çünkü kelam onların amelleri hakkındadır ki amellerinden pek çoğu daha önce zikredilmiştir. (Fâdıl Sâlih Sâmerrâî, Beyânî Tefsir Yolu, c. 1, s. 320)
Cümle mesel tarikinde tezyîl cümlesidir. Tezyîl cümleleri ıtnâb babındandır.
Bu sözden maksat bu yapılanların karşılığını sevap ve ceza olarak vereceğini bildirmektir. Bu yüzden lâzım-melzûm alakasıyla mecaz-ı mürsel vardır. “Kuşatıcıdır” lâzım, “cezalandırıcıdır” melzûmudur.