Yusuf Sûresi 52. Ayet

ذٰلِكَ لِيَعْلَمَ اَنّ۪ي لَمْ اَخُنْهُ بِالْغَيْبِ وَاَنَّ اللّٰهَ لَا يَهْد۪ي كَيْدَ الْخَٓائِن۪ينَ  ...

(Yûsuf), “Benim böyle yapmam, Aziz’in; yokluğunda, benim kendisine hainlik etmediğimi ve Allah’ın, hainlerin tuzaklarını başarıya ulaştırmayacağını bilmesi içindi” dedi.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 ذَٰلِكَ bu (sözlerim)
2 لِيَعْلَمَ bilmesi içindir ع ل م
3 أَنِّي benim
4 لَمْ
5 أَخُنْهُ kendisine hainlik etmediğimi خ و ن
6 بِالْغَيْبِ arkadan غ ي ب
7 وَأَنَّ ve muhakkak
8 اللَّهَ Allah’ın
9 لَا
10 يَهْدِي başarıya ulaştırmayacağını ه د ي
11 كَيْدَ tuzağını ك ي د
12 الْخَائِنِينَ hainlerin خ و ن
 
Müfessirlerin çoğunluğu, bu âyetlerde geçen sözlerin Hz. Yûsuf’a ait olduğu görüşündedir (bk. Taberî, XII, 238, XIII, 2; Zemahşerî, II, 328; Begavî, II, 430). Bununla birlikte bu sözlerin Aziz’in karısına ait olduğunu söyleyenler de vardır. Onlara göre bu âyetler, bir önceki âyetin devamıdır. Çünkü bu sözler kralın huzurunda kadınların sorguya çekildiği sırada söylenmiştir. Halbuki o zaman Yûsuf zindanda bulunuyordu. Ayrıca bu âyetleri 51. âyetten ayıran herhangi bir karine de yoktur; dolayısıyla bu sözler kadına ait olmalıdır. O bu sözleriyle Yûsuf’un gıyabında ona hıyanet etmediğini ve kendi nefsini de temize çıkarmak istemediğini ifade etmek istemiştir (İbn Kesîr, IV, 319 vd.; Reşîd Rıza, XII, 323; İbn Âşûr, XII, 292). Kadın suçunu itiraf ettiğine göre, kalkıp bir de “O suçlu ama ben de büs-bütün temiz değilim” anlamında bir söz söylemesi çelişkili olacağından, kanaatimizce o sözleri Hz. Yûsuf söylemiş olmalıdır.
 

ذٰلِكَ لِيَعْلَمَ اَنّ۪ي لَمْ اَخُنْهُ بِالْغَيْبِ 

 

İşaret ismi  ذَ ٰ⁠لِكَ  mahzuf fiilin mef’ûlu olarak mahallen mansubdur. Takdiri;  قلت şeklindedir.  ل  harfi buud yani uzaklık belirten harf,  ك  ise muhatap zamiridir.

لِ  harfi,  يَعْلَمَ  fiilini gizli  اَنْ ’le nasb ederek manasını sebep bildiren masdara çeviren cer harfidir. 

اَنْ  ve masdar-ı müevvel,  لِ  harf-i ceriyle birlikte mahzuf  fiile müteallıktır.

يَعْلَمَ  mansub muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri  هو ‘dir.

اَنَّ  masdar harfidir. İsim cümlesine dahil olur. İsmini nasb haberini ref yapar, cümleye masdar anlamı verir.

اَنَّ  ve masdar-ı müevvel,  يَعْلَمَ  fiilinin iki mef’ûlu yerinde olup mahallen mansubdur.

ى  mütekallim zamiri  اَنَّ ’nin ismi olup mahallen mansubdur.

لَمْ اَخُنْهُ  cümlesi  اَنَّ ’nin haberi olarak mahallen merfûdur.  لَمْ  muzariyi cezm ederek manasını olumsuz maziye çeviren harftir. 

اَخُنْهُ  meczum muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri  أنا ‘dir.

Muttasıl zamir  هُ  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.

بِالْغَيْبِ  car mecruru  اَخُنْهُ ‘deki failin veya mef’ûlun  mahzuf haline müteallıktır.

 

 وَاَنَّ اللّٰهَ لَا يَهْد۪ي كَيْدَ الْخَٓائِن۪ينَ

 

 

وَ  atıf harfidir.

اَنَّ  masdar harfidir. İsim cümlesine dahil olur. İsmini nasb haberini ref yapar, cümleye masdar anlamı verir.

اللّٰهَ  lafza-i celâli,  اَنَّ ‘nin ismi olup fetha ile mansubdur. 

لَا يَهْد۪ي  cümlesi  اَنَّ ‘nin haberi olarak mahallen merfûdur.

لَا  nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır.  يَهْد۪ي  fiili  ى  üzere mukadder damme ile merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri  هو ‘dir.

كَيْدَ  mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur.  الْخَٓائِن۪ينَ  muzâfun ileyh olup  cer alameti ي ‘dir. Cemi müzekker kelimeler harfle îrablanır. 

الْخَٓائِن۪ينَ  kelimesi sülâsî mücerred olan  خون  fiilinin ism-i failidir.

İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

ذٰلِكَ لِيَعْلَمَ اَنّ۪ي لَمْ اَخُنْهُ بِالْغَيْبِ 

 

İstînâfiyye olarak fasılla gelen ayette îcâz-ı hazif sanatı vardır. 

ذٰلِكَ , takdiri  قلت  (dedim) olan mahzuf fiilin, mef’ûlün bihi olarak mansub mahaldedir. Mütekellim Yusuf (as)’dır. Fiilin hazfi, îcâz-ı hazif sanatıdır.

Sebep bildiren harf-i cer  لِ nin gizli  أنْ le masdar yaptığı  لِيَعْلَمَ  cümlesi, mecrur mahalde mahzuf fiile müteallıktır. 

Tekid ve masdar harfi  اَنَّ ’yi takip eden isim cümlesi  اَنّ۪ي لَمْ اَخُنْهُ بِالْغَيْبِ , masdar teviliyle  يَعْلَمَ  fiilinin iki mef’ûlü yerindedir. Faide-i haber inkârî kelamdır. 

Sübut ifade eden bu isim cümlesinin haberi olan …لَمْ اَخُنْهُ بِالْغَيْبِ , menfi mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. 

Hz. Yusuf’un  اَنّ۪ي لَمْ اَخُنْهُ بِالْغَيْبِ [Ben ona gıyabında hıyanet etmedim.]  sözündeki hıyanet, cimadan kinayedir.

İşaret isminde istiare vardır. ذٰلِكَ  ile olaya işaret edilmiştir. Bilindiği gibi işaret ismi mahsus şeyler için kullanılır. Ama burada olduğu gibi aklî şeyler için kullanıldığında istiare olur. Câmi’; her ikisinde de “vücudun tahakkuku”dur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur’an Işığında Belâgat Dersleri Beyân İlmi)

Hissi şeyleri işaret etmekte kullanılan işaret ismi  ذٰلِكَ , burada konunun önemini vurgulamak için cümleye dahil edilmiştir.

لِيَعْلَمَ - بِالْغَيْبِ  kelimeleri arasında tıbâk-ı îcab sanatı vardır.

اَخُنْهُ  kelimesinde irsâd sanatı vardır.

الْغَيْبِ 'deki marifelik cins içindir.(Âşûr) 


  وَاَنَّ اللّٰهَ لَا يَهْد۪ي كَيْدَ الْخَٓائِن۪ينَ

 

وَ  atıf harfidir. Masdar ve tekid harfi  اَنَّ ’nin dahil olduğu isim cümlesi  وَاَنَّ اللّٰهَ لَا يَهْد۪ي كَيْدَ الْخَٓائِن۪ينَ , masdar tevilinde, ayetteki ilk masdar-ı müevvele atfedilmiştir. Faidei haber inkârî kelamdır. 

Müsnedün ileyhin, bütün esma-i hüsnaya ve kemâl sıfatlara şamil lafza-i celâlle gelmesi, teberrük ve telezzüz amacına matuftur. 

Menfi fiil cümlesi formunda gelen müsned, faide-i haber ibtidaî kelamdır.

Cümlede nefy harfinin müsnedün ileyhden sonra gelmesi ve müsnedin de muzari fiil olması hükmü takviye, teceddüt, istimrar ve tecessüm ifade eder. Muzari fiil muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.

İsim cümleleri sübut ve temekkün ifade eder.İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa, asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karinelerle istimrarı [devamlılığı] ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meâni İlmi)

Cümle, mesel tarikinde tezyîldir. Tezyîl cümleleri ıtnâb babındandır.

لَا يَهْد۪ي كَيْدَ الْخَٓائِن۪ينَ  ifadesi istiâredir. Çünkü Allah Teâlâ, hainlerin hilesini, tehlikeli bir tuzağa doğru giden yolda, bundan habersizce ilerleyen yolcu konumunda ifade etmiştir. Yüce Allah, o hileyi doğru yola iletmeyeceğini yani amacına ulaşmada başarılı kılmayacağını, maksadına ulaşması için doğru yola kılavuzlamayacağını, -aksine yoldan sapmış, şaşkın şaşkın dolaşır vaziyette bırakacağını – çünkü onun Allah’a itaatsizlik yolunda gece karanlığında yolculuk yapan kimse gibi olduğunu, bu sebeple doğruya kılavuzlamasına layık, doğru amaca yönlendirmesine müstahak olmadığını bize bildirmiştir. (Şerîf er- Râdî, Kur’an Mecazları)

الْخَٓائِن۪ينَ - اَخُنْهُ  kelimeleri arasında iştikak cinası ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.

كَيْدَ - الْخَٓائِن۪ينَ  kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.

وَاَنَّ اللّٰهَ لَا يَهْد۪ي كَيْدَ الْخَٓائِن۪ينَ  [Allah hainlerin tuzağını başarıya götürmez]  onu infaz etmez, doğruya ulaştırmaz ya da hainlere tuzakları sebebiyle hidayet etmez demektir. Fiilin tuzağa isnat edilmesi mübalağa içindir. Burada Rail'in, kocasına hıyanet ettiğine ve kendisinin emin olduğuna îma vardır. (Beyzâvî)