Yusuf Sûresi 54. Ayet

وَقَالَ الْمَلِكُ ائْتُون۪ي بِه۪ٓ اَسْتَخْلِصْهُ لِنَفْس۪يۚ فَلَمَّا كَلَّمَهُ قَالَ اِنَّكَ الْيَوْمَ لَدَيْنَا مَك۪ينٌ اَم۪ينٌ  ...

Kral, “Onu bana getirin, onu özel olarak yanıma alayım”, dedi. Onunla konuşunca dedi ki: “Şüphesiz bugün sen yanımızda yüksek makam sahibi ve güvenilir bir kişisin.”
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَقَالَ dedi ق و ل
2 الْمَلِكُ Kral م ل ك
3 ائْتُونِي bana getirin ا ت ي
4 بِهِ onu
5 أَسْتَخْلِصْهُ onu özel (dost) yapayım خ ل ص
6 لِنَفْسِي kendime ن ف س
7 فَلَمَّا ne zaman ki
8 كَلَّمَهُ onunla konuşunca ك ل م
9 قَالَ dedi ki ق و ل
10 إِنَّكَ şüphesiz sen
11 الْيَوْمَ bugün ي و م
12 لَدَيْنَا yanımızda
13 مَكِينٌ mevki sahibisin م ك ن
14 أَمِينٌ güvenilir(bir kimse)sin ا م ن
 
Hz. Yûsuf’un, kendi niteliklerini açıklayarak yöneticiden görev istemesi, herhangi bir alanda uzman olan kimsenin, umumun menfaati için yetkililerden görev istemesinin câiz olduğunu göstermektedir. Hz. Peygamber’in, görev talebinde hırslı ve ısrarlı olmamak konusundaki uyarılarının amacı (Müslim, “İmâre”, 3/13-14), kamu görevine lâyık olanların bulunup tayin edilmesine teşviktir.
Kaynak : Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa: 241
 

وَقَالَ الْمَلِكُ ائْتُون۪ي بِه۪ٓ اَسْتَخْلِصْهُ لِنَفْس۪يۚ 

 

Fiil cümlesidir.  وَ  istînâfiyyedir.  قَالَ  fetha üzere mebni mazi fiildir.

الْمَلِكُ  fail olup lafzen merfûdur. 

Mekulü’l-kavl cümlesi  ائْتُون۪ي بِه۪ٓ ’dır.  قَالَ  fiilinin mef’ûlün bihi olup mahallen mansubdur. 

ائْتُون۪ي  fiili  ن ’un hazfıyla mebni emir fiildir. Zamir olan çoğul  و ’ı fail olarak mahallen merfûdur. 

Sonundaki  ن  vikayedir. Mütekellim zamiri  ي  mef’ûlün bih olarak mahallen mansubdur. 

بِه۪ٓ  car mecruru  ائْتُون۪ي  fiiline müteallıktır.  

اَسْتَخْلِصْهُ  talebin cevabı olup meczum muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri,  أنا ’dir. 

Muttasıl zamir  هُ  mef’ûlün bih olarak mahallen mansubdur.

لِنَفْس۪ي  car mecruru  اَسْتَخْلِصْهُ  fiiline müteallıktır. Mütekellim zamiri  ي  mef’ûlün bih olarak mahallen mansubdur. 

اَسْتَخْلِصْهُ  fiili, sülâsî mücerrede üç harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. İstif’âl babındadır. Sülâsîsi  خلص ’dir.

Bu bab fiile talep, tehavvül, vicdan, mutavaat, ittihaz ve itikat gibi anlamları katar.


 فَلَمَّا كَلَّمَهُ قَالَ اِنَّكَ الْيَوْمَ لَدَيْنَا مَك۪ينٌ اَم۪ينٌ

 

فَ  atıf harfidir. Matuf ve matufun aleyh arasında hiç zaman geçmediğini, işin hemen yapıldığını ifade eder.  فَ  ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştiremez. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

لَمَّا  kelimesi  حين  (...dığı zaman) manasında şart anlamı taşıyan zaman zarfıdır. Cümleye muzâf olur.

كَلَّمَهُ  ile başlayan fiil cümlesi muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.

كَلَّمَهُ  fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri  هو dir. 

Muttasıl zamir  هُ  mef’ûlün bih olarak mahallen mansubdur. 

Şartın cevabı  قَالَ  cümlesidir

قَالَ  fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri  هو dir.

Mekulü’l-kavli  اِنَّكَ الْيَوْمَ لَدَيْنَا dir.

اِنَّ  tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb haberini ref eder. 

كَ  muttasıl zamiri  اِنَّ nin ismi olarak mahallen mansubdur.

الْيَوْمَ  zaman zarfı, fetha ile mansubdur.  مَك۪ينٌ e müteallıktır.

لَدَيْنَا  mekân zarfı sükun üzere mebni mahallen mansubdur.  مَك۪ينٌ e müteallıktır. Mütekellim zamiri  نَا  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. 

مَك۪ينٌ  kelimesi  اِنَّ nin haberi olup lafzen merfûdur.

اَم۪ينٌ  kelimesi  اِنَّ nin ikinci haberi olup lafzen merfûdur 

مَك۪ينٌ  -  اَم۪ينٌ  sıfat-ı müşebbehe kalıbıdır.

Sıfat-ı müşebbehe; “benzeyen sıfat” demektir. İsm-i faile benzediği için bu adı almıştır. İsm-i failin ifade ettiği anlam geçici olduğu halde sıfat-ı müşebbehenin ifade ettiği anlam kalıcıdır. İsm-i fail değişen ve yenilenen vasfa delalet eder. Sıfat-ı müşebbehe sürekli ve sabit vasfa delalet eder. Bu süreklilik ve sabitlik az veya çok, bazen de sonsuza kadar devam eder. Geniş zamana delalet eder. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

كَلَّمَهُ  fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. 

Tef’il babındandır. Sülâsîsi  كلم ’dir.

Bu bab fiile çokluk (fiilin, failin veya mef‘ûlün çokluğu), bir tarafa yönelme, mef'ûlü herhangi bir vasfa nispet etmek, gidermek, bir terkibi kısaltmak, eylemin belli bir zaman diliminde meydana gelmesi, özneyi fiilin türediği şeye benzetmek, sayruret, isimden fiil türetmek, hazır olmak, bir şeyin aralıklarla tekrarlanması manalarını katar.

 

وَقَالَ الْمَلِكُ ائْتُون۪ي بِه۪ٓ اَسْتَخْلِصْهُ لِنَفْس۪يۚ

 

وَ  istînâfiyyedir. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.

قَالَ  fiilinin mekulü’l kavli olan  ائْتُون۪ي بِه۪  cümlesi, emir üslubunda talebî inşâî isnaddır.

اَسْتَخْلِصْهُ لِنَفْس۪يۚ  cümlesi, mahzuf şartın cevap cümlesidir.  ف۪  karinesi olmadan gelen cevap cümlesi, meczum muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Muzari fiil cümleye teceddüt, istimrar ve tecessüm anlamı katmıştır.

اتى  fiili, “geldi” demektir.  بِ  harfiyle kullanıldığında, “getirdi” manasına gelir. Fiilin, harfle farklı mana kazanması, tazmin sanatıdır.


فَلَمَّا كَلَّمَهُ قَالَ اِنَّكَ الْيَوْمَ لَدَيْنَا مَك۪ينٌ اَم۪ينٌ

 

فَ  atıf harfidir. Cümle şart üslubunda haberî isnaddır. Şart cümlesi olan  كَلَّمَهُ  aynı zamanda zaman zarfı  لَمَّا ’nın muzâfun ileyhidir.

Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.

Şartın cevabı  فَ  karinesi olmadan gelen  قَالَ اِنَّكَ الْيَوْمَ  cümlesi, mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.

قَالَ  fiilinin mekulü’l-kavli olan  اِنَّكَ الْيَوْمَ لَدَيْنَا مَك۪ينٌ اَم۪ينٌ  cümlesi,  اِنَّ  ile tekid edilmiş isim cümlesidir. Faide-i haber inkârî kelamdır. 

مَك۪ينٌ ’e müteallık olan mekân zarfı ve zaman zarfı, konudaki önemi sebebiyle, amile takdim edilmişlerdir.

اَم۪ينٌ  ikinci haberdir. Haber konumundaki bu iki sıfatın aralarında vav olmaması, bu özelliklerin ikisinin birden mevsufta mevcut olduğuna işaret eder.

Yalnızca bir isim cümlesi bile devam ve sübut ifade ettiğinden,  اِنَّ  ve isim cümlesi olmak üzere iki tekid içeren  bu ve benzeri cümleler çok muhkem/sağlam cümlelerdir. 

İsim cümleleri sübut ifade eder. İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa, asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karinelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

اَم۪ينٌ - اَسْتَخْلِصْ - مَك۪ينٌ  ve  كَلَّمَ - قَالَ kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.

كَلَّمَ - الْمَلِكُ  kelimeleri arasında cinas-ı nakıs ve reddül aczi ales sadri,  قَالَ ’nin tekrarında reddü'l-acüz ale's-sadr vardır.

اَم۪ينٌ - مَك۪ينٌ  kelimeleri arasında cinası muzari ve muvazene sanatları vardır.

“Yusuf'u getirdiler.” cümlesinin hazf edilmesi, getirmenin süratle gerçekleştiğini zımnen bildirmek içindir. Sanki o emir ile huzura getirme ve kendisiyle konuşma arasında hiç zaman yokmuş gibi.

“Bugün” ifadesi, yüksek makam sahibi ve güvenilir olması sürecinin, konuşma anından itibaren başlamış olduğunu göstermek ve bu görevin başlamasını engelleyecek herhangi bir ihtimali ortadan kaldırmak içindir. (Ebüssuûd)