Yusuf Sûresi 79. Ayet

قَالَ مَعَاذَ اللّٰهِ اَنْ نَأْخُذَ اِلَّا مَنْ وَجَدْنَا مَتَاعَنَا عِنْدَهُٓۙ اِنَّٓا اِذاً لَظَالِمُونَ۟  ...

Yûsuf, “Malımızı yanında bulduğumuz kimseden başkasını tutmaktan Allah’a sığınırız. Şüphesiz biz o takdirde zulmetmiş oluruz” dedi.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 قَالَ dedi ق و ل
2 مَعَاذَ sığınırız ع و ذ
3 اللَّهِ Allah’a
4 أَنْ
5 نَأْخُذَ almaktan ا خ ذ
6 إِلَّا başkasını
7 مَنْ kimseden
8 وَجَدْنَا bulduğumuz و ج د
9 مَتَاعَنَا eşyamızı م ت ع
10 عِنْدَهُ yanında ع ن د
11 إِنَّا yoksa biz
12 إِذًا o zaman
13 لَظَالِمُونَ zulmedenler (oluruz) ظ ل م
 
Plandan haberdar olmayan kardeşleri, Bünyâmin’in ihtiyar babası olup onun için çok üzüleceğini söylediler ve yerine kendilerinden birini alıkoyup onu serbest bırakmasını Hz. Yûsuf’tan istediler. Fakat Hz. Yûsuf, cezanın şahsîliği ilkesinden hareket etti ve suçlunun yerine başkasını cezalandırmanın haksızlık olduğunu, böyle bir şey yapmaktan Allah’a sığındığını bildirdi.
 
Plandan haberdar olmayan kardeşleri, Bünyâmin’in ihtiyar babası olup onun için çok üzüleceğini söylediler ve yerine kendilerinden birini alıkoyup onu serbest bırakmasını Hz. Yûsuf’tan istediler. Fakat Hz. Yûsuf, cezanın şahsîliği ilkesinden hareket etti ve suçlunun yerine başkasını cezalandırmanın haksızlık olduğunu, böyle bir şey yapmaktan Allah’a sığındığını bildirdi.
 

قَالَ مَعَاذَ اللّٰهِ اَنْ نَأْخُذَ اِلَّا مَنْ وَجَدْنَا مَتَاعَنَا عِنْدَهُٓۙ اِنَّٓا اِذاً لَظَالِمُونَ۟

 

Fiil cümlesidir.  قَالَ  fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri  هو dir.

Mekulü’l-kavli  مَعَاذَ اللّٰهِ dır.  قَالَ  fiilinin mef’ûlun bihi olarak fetha ile mansubdur. 

مَعَاذَ  mahzuf fiilin mef’ûlün mutlakıdır. Takdiri,  أعوذ (sığınırım) şeklindedir.  اللّٰهِ  lafza-i celâli muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.

اَنْ ve masdar-ı müevvel, mahzuf harfi ceriyle birlikte  مَعَاذَ ye müteallıktır. 

نَأْخُذَ  mansub muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri  نحن dur.

اِلَّا  hasr harfidir. Müşterek ism-i mevsûl  مَنْ  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur. İsm-i mevsûlun sılası  وَجَدْنَا dir. Îrabtan mahalli yoktur. 

وَجَدْنَا  sükun üzere mebni mazi fiildir. Mütekellim  zamir نَا  fail olarak mahallen merfûdur.

مَتَاعَنَا  mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur. Mütekellim zamiri  نَا  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.  

عِنْدَ  mekân zarfı,  وَجَدْنَا  fiiline müteallıktır. Muttasıl zamir  هُ  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.

اِنَّ  tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb haberini ref eder.  

نَا  mütekellim zamiri  اِنَّ ’nin ismi olarak mahallen mansubdur. 

اِذاً  cevap harfidir. 

لَ  harfi  اِنَّ ’nin haberinin başına gelen lam-ı muzahlakadır. 

ظَالِمُونَ۟  kelimesi  اِنَّ ’nin ismi olup ref alameti  وَ ’dır. Cemi müzekker isimler harfle îrablanırlar. 

ظَالِمُونَ۟  kelimesi sülâsî mücerred olan  ظلم  fiilinin ism-i failidir.

İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

قَالَ مَعَاذَ اللّٰهِ اَنْ نَأْخُذَ اِلَّا مَنْ وَجَدْنَا مَتَاعَنَا عِنْدَهُٓۙ 

 

Beyanî istînâf olarak fasılla gelmiştir. Fasıl sebebi, şibh-i kemal-i ittisâldir. Cümle, müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.  قَالَ  fiilinin mekulü’l-kavli,  مَعَاذَ اللّٰهِ  mahzuf fiilin mef’ûlün mutlakı olarak mansubdur. Takdiri,  أعوذ  (sığınırım)’dir. Mef’ûlü mutlakın amilinin hazfi, îcâz-ı hazif sanatıdır.

Bu fiil hazf edilince  ب  harfiyle müteaddi olan mecrur izafet yoluyla masdara bitişmiş   سُبْحانَ اللَّ  tabiri gibi  مَعَاذَ اللّٰهِ  buyurulmuştur. (Âşûr)

Veciz ifade kastına matuf  مَعَاذَ اللّٰهِ  izafetinde lafza-i celâle muzâf olan  مَعَاذَ, tazim edilmiştir.  اَنْ  ve akabindeki  نَأْخُذَ اِلَّا مَنْ وَجَدْنَا مَتَاعَنَا عِنْدَهُٓۙ  cümlesi, masdar tevilinde takdir edilen  منْ  harfiyle,  مَعَاذَ ’ya müteallıktır.

نَأْخُذَ  fiilinin mef’ûlü konumundaki müşterek ism-i mevsûl  مَنْ in sılası  وَجَدْنَا مَتَاعَنَا عِنْدَهُٓۙ, müspet mazi fiil sıygasında gelerek sebata, temekkün ve istikrara işaret etmiştir. 

مَعَاذَ اللّٰهِ  ifadesinde zımnen bulunan  لا يصحّ  ve  لا يجوز  manaları, istisna harfi  اِلَّا  ile kasr oluşturmuştur. Kasr, fiille mef’ûlü arasındadır. Kasr-ı sıfat ale’l- mevsuftur. 

Bu ayetin “kelamun muvecceh” olduğunu ifade eden Zemahşerî; sözün iki anlama geldiğini ifade ediyor.

Birinci anlama göre Yusuf (a.s.) kardeşlerine içerik olarak şöyle demektedir: Şayet biz eşyamızı yanında bulduğumuzu alıkoyuyorsak bu sizin şeriatınıza göre doğrudur, şayet yanlış kişiyi tutukluyorsak o halde biz zalimiz, biz zalimsek zalimden ne diye medet umuyorsunuz.

Diğer ihtimalde ise Yusuf içerik olarak şunları söylemektedir: Biz ancak Allah’ın bir takım faydaların gerçekleşmesi için “Bırakma!” dediğini bırakmayız. Allah’ın dediğinden başkasını yapmak apaçık bir zulümdür.

Görüldüğü gibi Zemahşerî, her iki ihtimalde de Yusuf’un (a.s.) gerçek dışı söz söylemediğini vurgulamaktadır. (Zemahşerî, el-Keşşâf, II, 474)

Kardeşleri, Yusuf'a (a.s.) olan hitaplarında “sen” zamirini kullandıkları halde onun, konuşmasında “biz” zamirini kullanması, hükümdarların üslubu böyle olduğu içindir. Yahut bu konuda kardeşini alıkoyup koymamanın, kendisinin kararına bağlı olmayıp yetkili kişilerin kararına bağlı olduğunu bildirmek içindir.

Yusuf’un, “malımızı çalan” demeyip de “malımızı yanında bulduğumuz” demesi, hakkı ifade etmek ve konuşmalarında yalandan sakınmak ile beraber meramını da tam olarak ifade etmek içindir. Çünkü onlar, yüklerinde anılan maşrapanın bulunmasını, hırsızlıktan başka bir manaya hamletmezler. (Ebüssuûd)


اِنَّٓا اِذاً لَظَالِمُونَ۟

 

Mukadder şart ve cevabın tefsiri hükmündeki cümle fasılla gelmiştir. Takdir şöyledir:  إن أخذنا مكانه ظلمنا (Onun yerine (başkasını) alırsak zulmetmiş oluruz.)

اِنَّٓ ’nin dahil olduğu cümlede  اِذًا, cevap ve ceza harfidir. 

اِنَّٓ  ve lam-ı muzahlaka olmak üzere iki unsurla tekid edilmiş isim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır.

İsim cümleleri sübut ifade eder.İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa, asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karinelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

Cümlenin talil olduğunun iki delili vardır: Cümlenin başında  اِنَّٓ  olması ve  اِذاً  şeklindeki ceza harfinin gelişi. Bu cümledeki fiillerde, اِنَّٓ de ve  لَظالِمُونَ  kelimesinde bulunan zamirlerden murat müfred mütekkellim, yani birinci şahıs zamiridir. Bu zamir ya tazim maksadıyla ya da kendisinden tevazuyla bahsetmek için gelmiştir ki Arap dilinde bu kullanım vardır. (Âşûr)