اَلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَتَطْمَئِنُّ قُلُوبُهُمْ بِذِكْرِ اللّٰهِۜ اَلَا بِذِكْرِ اللّٰهِ تَطْمَئِنُّ الْقُلُوبُۜ
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | الَّذِينَ | onlar |
|
2 | امَنُوا | inananlardır |
|
3 | وَتَطْمَئِنُّ | ve tatmin olanlardır |
|
4 | قُلُوبُهُمْ | gönülleri |
|
5 | بِذِكْرِ | anmakla |
|
6 | اللَّهِ | Allah’ı |
|
7 | أَلَا | iyi bilin ki ancak |
|
8 | بِذِكْرِ | anmakla |
|
9 | اللَّهِ | Allah’ı |
|
10 | تَطْمَئِنُّ | huzur bulur |
|
11 | الْقُلُوبُ | gönüller |
|
اَلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَتَطْمَئِنُّ قُلُوبُهُمْ بِذِكْرِ اللّٰهِۜ
اَلَّذ۪ينَ cemi müzekker has ism-i mevsûl, önceki ayetteki مَنْ ‘den bedel veya atf-ı beyân olarak mahallen mansubdur. İsm-i mevsûlün sılası اٰمَنُوا ‘dur. Îrabdan mahalli yoktur.
اٰمَنُوا damme üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur.
وَ atıf harfidir. تَطْمَئِنُّ merfû muzari fiildir.
قُلُوبُهُمْ fail olup lafzen merfûdur. Muttasıl zamir هُمْ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
بِذِكْرِ car mecruru تَطْمَئِنُّ fiiline müteallıktır. اللّٰهِ lafza-i celâli, muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.
اَلَا بِذِكْرِ اللّٰهِ تَطْمَئِنُّ الْقُلُوبُۜ
اَلَا tenbih edatıdır. بِذِكْرِ car mecruru تَطْمَئِنُّ fiiline müteallıktır. اللّٰهِ lafza-i celâli, muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.
تَطْمَئِنُّ merfû muzari fiildir. الْقُلُوبُ fail olup lafzen merfûdur.
تَطْمَئِنُّ fiili rubâî mücerrede iki harf eklenmesiyle; fiilin başına bir elif, sonuna da lâme’l-fiili cinsinden bir harf ilavesiyle yapılan افْعَلَلَّ fiillerindendir.اَلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَتَطْمَئِنُّ قُلُوبُهُمْ بِذِكْرِ اللّٰهِۜ
Fasılla gelen ayette fasıl sebebi kemâl-i ittisâldir.
Önceki ayetteki ikinci ism-i mevsûl مَنْ ’den bedel olan اَلَّذ۪ينَ ’nin sılası اٰمَنُوا , müspet mazi fiil sıygasında gelerek sebat, temekkün ve istikrar ifade etmiştir.
Sıla cümlesine matuf olan وَتَطْمَئِنُّ قُلُوبُهُمْ بِذِكْرِ اللّٰهِۜ cümlesi, müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Bedel, kapalı bir ifadeyi açmak, açık olanı kuvvetlendirmek için yapılan ıtnâb sanatıdır.
Ayette mütekellim Allah Teâlâ olduğu halde اللّٰهِ isminin zikredilmesi tecrîd sanatıdır.
بِذِكْرِ اللّٰهِۜ izafetinde lafza-i celâle muzâf olması ذِكْرِ için tazim ifade eder.
تَطْمَئِنُّ kelimesinde irsâd sanatı vardır.
اَلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا [Onlar ki iman ettiler] ibaresi مَنْ اَنَابَۚ ‘deki مَنْ ‘den bedeldir veya mahzuf mübtedanın haberidir.
Ayette muzari fiil olan تَطْمَئِنُّ , mazi fiil olan اٰمَنُوا ‘ye atfedilmiştir. Mazi fiile atfedilen muzari fiilin delalet ettiği zaman, üç zamanı da kapsayan sürekliliktir. Ayette تَطْمَئِنُّ muzari fiilinden belli bir zaman kastedilmemiş, Allah’ı zikir ile kalplerin sürekli ve devamlı bir şekilde huzur bulduğuna vurgu için muzari fiil getirilmiştir.
اٰمَنُوا mazi olduğu halde muzari fiil olan تَطْمَئِنُّ ona atfedildi. Bu fiilin muzari olması Allah’ın zikrini devamlı yaptıklarının göstergesidir. Çünkü muzari fiil teceddüt ve istimrar ifade eder. (Muhyiddin Derviş-Îrab ve Muhammed b. Yûsuf b. Alî b. Yûsuf b. Hayyân el-Endelüsî Ebû Hayyân, el-Bahru’l-muhît, nşr. Adil Ahmet, Ali Muhammed (Beyrut: Daru’l-kutubu’l-ilmiyye, 1993), 6: 336)
Bunun yanında اٰمَنُوا mazi fiilinin geçmiş zamana, تَطْمَئِنُّ muzari fiilinin hal ve istikbale delalet etmesi mümkündür. O zaman anlam: “Geçmişte iman edip, bugün ve gelecekte Allah’ı zikir ile kalpleri huzur bulanlar” şeklinde olmaktadır. (Fahreddin Râzî Ebu Abdillâh (Ebü’l-Fazl) Fahruddîn Muhammed b. Ömer b. Hüseyn et-Taberistânî (ö. 606/1210), Mefâtîhu’l-gayb (Beyrut: Daru’l-fikr, 1981), 23: 24)
اَلَا بِذِكْرِ اللّٰهِ تَطْمَئِنُّ الْقُلُوبُۜ
Fasılla gelmiş ta’liliyye hükmündeki cümlenin fasıl sebebi, şibh-i kemâl-i ittisâldir. Ta’lil cümleleri ıtnâb sanatıdır.
Müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber inkârî kelam olan cümlede takdim-tehir sanatı vardır. بِذِكْرِ اللّٰهِ , amili olan تَطْمَئِنُّ ’ye takdim edilmiştir. Böylece cümle kasr ifade etmiştir. Cümleyi tenbih harfi اَلَا tekid etmiştir.
Lafza-i celâlin, kalplerde haşyet ve muhabbet duygularını artırmak için yapılan tekrarında ıtnâb ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.
بِذِكْرِ اللّٰهِۜ izafetinde lafza-i celâle muzâf olması ذِكْرِ için tazim ifade eder.
اللّٰهِ , تَطْمَئِنُّ , الْقُلُوبُ , بِذِكْرِ kelimelerinin tekrarında reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.
وَتَطْمَئِنُّ قُلُوبُهُمْ بِذِكْرِ اللّٰهِ [Kalpleri Allah’ın zikri ile huzur bulur.] O zikre alıştığı, ona itimat ettiği ve ona ümit bağladığı için ya da korkusundan paniğe kapıldıktan sonra rahmetini anmakla tatmin olur veya varlık ve birliğini gösteren delilleri zikretmekle ya da kelamı ile yani mucizelerin en güçlüsü olan Kur’an ile demektir. (Beyzâvî)
Kalp ne zaman cisimler âlemini araştırmaya ve müşahede etmeye (seyre) yönelirse, o esnada bir daralma ve çarpıntı ile o cisimler âlemini ele geçirip, onda tasarrufta bulunma konusunda şiddetli bir temayül meydana getir. Ama kalb, Hz Allah'ın azametini araştırmaya ve müşahedeye yöneldiği zaman ise, kalpte samedanî nurlar ve ilahî ışıklar hasıl olur. İşte kalp o zaman sükuna erer. Bundan dolayı Hak Teâlâ ["Haberiniz olsun ki kalpler ancak zikrullah ile mutmain olur"] buyurmuştur. (Fahreddin er-Râzî)