مِنْ وَرَٓائِه۪ جَهَنَّمُ وَيُسْقٰى مِنْ مَٓاءٍ صَد۪يدٍۙ
مِنْ وَرَٓائِه۪ جَهَنَّمُ وَيُسْقٰى مِنْ مَٓاءٍ صَد۪يدٍۙ
مِنْ وَرَٓائِه۪ car mecruru mahzuf mukaddem habere müteallıktır. Muttasıl zamir ه۪ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
جَهَنَّمُ muahhar mübteda olup lafzen merfûdur. Bu kelime gayri munsarif olup tenvin almaz.
Gayri munsarif isimler: Kesra (esre) ve tenvini alamayan isimlerdir. Gayri munsarif isimler esre yerine fetha alırlar. Yani bu isimler ref halinde damme, nasb halinde fetha, cer halinde yine fetha alırlar.
Gayri munsarife “memnu’un mine’s-sarf (اَلْمَمْنُوعُ مِنَ الصَّرفِ)” da denir.
Arapçada kullanılmakla birlikte arapça kökenli olmayan alem (özel) isimler (Yer, ülke, kişi adları vb. gibi isimler) de gayri munsariftir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
وَ atıf harfidir. يُسْقٰى elif üzere mukadder damme ile merfû, meçhul muzari fiildir. Naib-i faili müstetir olup takdiri هو ‘dir.
مِنْ مَٓاءٍ car mecruru يُسْقٰى fiiline müteallıktır. صَد۪يدٍ kelimesi مَٓاءٍ ‘den bedeldir.
مِنْ وَرَٓائِه۪ جَهَنَّمُ وَيُسْقٰى مِنْ مَٓاءٍ صَد۪يدٍۙ
Cümle كُلُّ جَبَّارٍ ifadesinin sıfatıdır. Sübut ifade eden isim cümlesi formunda gelmiştir. Faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Cümlede takdim tehir ve îcâz-ı hazif sanatları vardır. مِنْ وَرَٓائِه۪ , mahzuf mukaddem habere müteallıktır. جَهَنَّمُ muahhar mübtedadır.
وَيُسْقٰى مِنْ مَٓاءٍ صَد۪يدٍۙ cümlesi, öncesine matuf olup, müspet muzari fiil sıygasında, faide-i haber ibtidaî kelamdır. يُسْقٰى meçhul bina edilerek mef’ûle dikkat çekilmiştir.
مَٓاءٍ kelimesindeki nekralık, özel bir neve işaret ve tazim için olabilir.
صَد۪يدٍۙ kelimesi مَٓاءٍ için sıfattır. Dolayısıyla cümlede ıtnâb sanatı vardır.
Sıfat, tabi olduğu kelimenin sahip olduğu bir özelliğe işaret etmek için kullanılan bir açıklama biçimidir. Sıfatın kullanılmasının, matbusunun daha iyi tanınması, övülmesi, yerilmesi, pekiştirilmesi, acındırılması, kapalılığının giderilmesi, tahsis edilmesi gibi maksatları vardır. Itnâb, bazen de sıfatlar vasıtasıyla yapılmaktadır. (Ar. Gör. Ömer Kara, Belâgat İlminde İki İfade Biçimi: Itnâb-Îcâz (I) Kur’ân Metninin Anlaşılmasındaki Rolü Üzerine Bir Deneme)
يُسْقٰى ve مَٓاءٍ lafızları arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.
Mücâhid ve diğer bazı zatlara göre bu irinli su, cehennem ehlinin cesetlerinden akan sudur. Cehennemin azap çeşitlerinden yalnız bunun zikre tahsis edilmesi, cehennemin en ağır azaplarından olmasından dolayıdır. (Ebüssuûd)