وَمَٓا اَهْلَكْنَا مِنْ قَرْيَةٍ اِلَّا وَلَهَا كِتَابٌ مَعْلُومٌ
وَمَٓا اَهْلَكْنَا مِنْ قَرْيَةٍ اِلَّا وَلَهَا كِتَابٌ مَعْلُومٌ
وَ istînâfiyyedir. مَٓا nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır.
اَهْلَكْنَا sükun üzere mebni mazi fiildir. Mütekellim zamiri نَا fail olarak mahallen merfûdur.
مِنْ harf-i ceri zaiddir. قَرْيَةٍ lafzen mecrur, mahallen mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.
اِلَّا hasr edatıdır. وَ haliyyedir. لَهَا car mecruru mahzuf mukaddem habere müteallıktır.
كِتَابٌ muahhar mübteda olup lafzen merfûdur. مَعْلُومٌ kelimesi كِتَابٌ ‘un sıfatı olup lafzen merfûdur.
مَعْلُومٌ kelimesi sülâsî mücerred olan علم fiilinin ism-i mef’ûludur.وَمَٓا اَهْلَكْنَا مِنْ قَرْيَةٍ اِلَّا وَلَهَا كِتَابٌ مَعْلُومٌ
وَ istînâfiyyedir. Cümle menfi mazi fiil sıygasında, faide-i haber inkârî kelamdır. Kasr üslubuyla tekid edilmiştir.
Ayette ”Levh-i Mahfuz’da kendileri için yazılmış belli bir vadeleri olmaksızın hiçbir ahaliyi helak etmedik” anlamı, مَٓا ve اِلَّا ile oluşmuş kasr üslubuyla kesin bir şekilde ifade edilmiştir. Kasr-ı mevsuf ale’s-sıfattır.
وَمَٓا اَهْلَكْنَا مِنْ قَرْيَةٍ (Biz hangi şehri helak ettiysek…) ayetinde mecaz-ı mürsel vardır. Şehirden maksat, oranın halkıdır. Bu mecaz, mahallin söylenmesi ve fakat o mahalde oturanın kastedilmesi kabilindendir. (Safvetü’t Tefâsîr)
مِنْ harfinin istiğrak manasıyla birlikte قَرْيَةٍ ’deki tenvin, kelimeye “hiçbir” anlamı katmıştır. Olumsuz siyakta nekre umum ifade eder.
وَ ‘la gelen وَلَهَا كِتَابٌ مَعْلُومٌ cümlesi, مِنْ قَرْيَةٍ ’den haldir. Sıfat olduğu da söylenmiştir.
Sıfat ve hal cümleleri anlamı zenginleştirmek için yapılan ıtnâb sanatıdır.
Cümlede îcaz-ı hazif ve takdim-tehir sanatları vardır. لَهَا mahzuf mukaddem habere müteallıktır. مَعْلُومٌ , muahhar müsnedün ileyh olan كِتَابٌ ’un sıfatıdır.
Hicr Suresi’nde zikredilen كِتَابٌ , ecel manasındadır ve herkesin malumudur ki ecel inkâr edilemez bir gerçektir. Ayette mevsufu olan cümleye adeta yapışık olan ikinci cümle, tekid için atıf harfiyle gelmiştir. Böylece ecelin inkâr edilme ihtimalini yok etmiştir. Ayrıca daha önce zikredildiği gibi; bu atıf harfi farklılığı da ifade etmiştir. Sanki önce bir kavim zikredilmiş, sonra bu sıfatla mevsuf başka bir kavim zikredilmiştir. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
Levh-i Mahfuz’da yazılmış belli bir eceli vardır. وَلَهَا كِتَابٌ مَعْلُومٌ istisna cümlesi, قَرْيَةٍ ‘ye sıfat olarak gelmiştir, aslı ona وَ ’ın dahil olmamasıdır. اِلَّا لَهَا مُنْذِرُونَۗۛ (Şuarâ’/ 208) ayetinde olduğu gibi. Ancak şeklen hal’e benzediği için mevsufla ilişkisini belirtmek maksadıyla başına وَ getirilmiştir. (Beyzâvî)