Nahl Sûresi 118. Ayet

وَعَلَى الَّذ۪ينَ هَادُوا حَرَّمْنَا مَا قَصَصْنَا عَلَيْكَ مِنْ قَبْلُۚ وَمَا ظَلَمْنَاهُمْ وَلٰكِنْ كَانُٓوا اَنْفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ  ...

Daha önce sana anlattıklarımızı yahudi olanlara da haram kılmıştık. Biz (bununla) onlara zulmetmedik, fakat onlar kendilerine zulmediyorlardı.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَعَلَى ve
2 الَّذِينَ olanlara da
3 هَادُوا Yahudi ه و د
4 حَرَّمْنَا haram kılmıştık ح ر م
5 مَا
6 قَصَصْنَا anlattıklarımızı ق ص ص
7 عَلَيْكَ sana
8 مِنْ
9 قَبْلُ bundan önce ق ب ل
10 وَمَا değildik
11 ظَلَمْنَاهُمْ onlara zulmediyor ظ ل م
12 وَلَٰكِنْ fakat
13 كَانُوا ediyorlardı ك و ن
14 أَنْفُسَهُمْ onlar kendilerine ن ف س
15 يَظْلِمُونَ zulm ظ ل م
 

وَعَلَى الَّذ۪ينَ هَادُوا حَرَّمْنَا مَا قَصَصْنَا عَلَيْكَ مِنْ قَبْلُۚ 

 

وَ  istînâfiyyedir.  الَّذ۪ينَ  cemi müzekker has ism-i mevsûlu,  عَلَى  harf-i ceriyle birlikte حَرَّمْنَا  fiiline müteallıktır. İsm-i mevsûlun sılası  هَادُوا ’dur. Îrabtan mahalli yoktur.

هَادُوا  damme üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul  و ’ı fail olup mahallen merfûdur.

حَرَّمْنَا  sükun üzere mebni mazi fiildir. Mütekellim zamiri  نَا  fail olarak mahallen merfûdur.

Müşterek ism-i mevsûl   مَا , mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur. İsm-i mevsûlun sılası  قَصَصْنَا عَلَيْكَ ’dir. Îrabdan mahalli yoktur.

قَصَصْنَا  sükun üzere mebni mazi fiildir. Mütekellim zamiri  نَا  fail olarak mahallen merfûdur. 

عَلَيْكَ  car mecruru  قَصَصْنَا  fiiline müteallıktır.  مِنْ قَبْلُ  car mecruru  قَصَصْنَا  fiiline müteallıktır.  قَبْلُ  cer mahallinde muzâftır. Kelimenin merfû oluşu muzâfun ileyhin mahzuf olduğunun işaretidir. Ötre muzâfun ileyhten ivazdır.

قَبْلَ  ve  بَعْدَ  kelimeleri; muzâfun ileyhleri hazf edilince damme üzere mebni olurlar: Bu durumdaki izafete izafetten munkatı’ zarflar (izafetten kesilen zarflar) denir.  قَبْلَ  zarfı, hem cümleye  hem de tek kelimeye (müfrede) muzâf olanlar grubundadır. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

حَرَّمْنَا  fiili, sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil tef’il babındandır. Sülâsîsi  حرم ’dir.

Bu bab, fiile çokluk (fiilin, failin veya mef‘ûlun çokluğu), bir tarafa yönelme, mef'ûlü herhangi bir vasfa nispet etmek, gidermek, bir terkibi kısaltmak, eylemin belli bir zaman diliminde meydana gelmesi, özneyi fiilin türediği şeye benzetmek, sayruret, isimden fiil türetmek, hazır olmak, bir şeyin aralıklarla tekrarlanması manalarını katar.


وَمَا ظَلَمْنَاهُمْ وَلٰكِنْ كَانُٓوا اَنْفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ

 

Fiil cümlesidir. وَ  atıf harfidir. Haliyye olması da caizdir.  مَا  nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır.  ظَلَمْنَاهُمْ  sükun üzere mebni mazi fiildir.

Mütekellim zamir  نَا  fail olarak mahallen merfûdur. Muttasıl zamir  هُمْ  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.

وَ  atıf harfidir.  لٰكِنْ  istidrak harfidir.

İstidrak; düzeltmek, telafi etmek, hatayı tamir etmek, kusuru örtmek gibi anlamlara gelir. Önceki sözden doğan eksikliği, hatayı veya yanlış anlaşılma ihtimalini istisnaya benzer biçimde ortadan kaldıracak bir kısmın getirilmesine istidrak adı verilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

كَانُٓوا’nun dahil olduğu cümle isim cümlesidir.  كَانُوا  isim cümlesinin önüne geldiğinde ismini ref haberini nasb eder.

كَانُوا  damme üzere mebni nakıs fiildir.

كَانُوا ’nun ismi, cemi müzekker olan  و  muttasıl zamir olarak mahallen merfûdur.

اَنْفُسَهُمْ  kelimesi  يَظْلِمُونَ  fiilinin mukaddem mef‘ûlu olup fetha ile mansubdur. Muttasıl zamir muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.

يَظْلِمُونَ  fiili  كَانُٓوا  ’nun haberi olarak mahallen mansubdur. يَظْلِمُونَ  fiili,  نَ ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul  و ’ı fail olup mahallen merfûdur.

 

وَعَلَى الَّذ۪ينَ هَادُوا حَرَّمْنَا مَا قَصَصْنَا عَلَيْكَ مِنْ قَبْلُۚ 

 

وَ  istînâfiyyedir. Mazi fiil sıygasında gelen cümle, faide-i haber ibtidaî kelamdır

Mecrur mahaldeki has ism-i mevsûl  الَّذ۪ينَ ’nin amili  حَرَّمْنَا ’dır. Car mecrur, önemine binaen amiline takdim edilmiştir. Bu, takdim-tehir sanatıdır. Îrabdan mahalli olmayan sılası  هَادُوا , mazi fiil sıygasında gelerek sebata, temekkün ve istikrara işaret etmiştir. 

حَرَّمْنَا  fiilinin mef’ûlü konumundaki müşterek ism-i mevsûl  مَٓا ’nın sılası  قَصَصْنَا عَلَيْكَ مِنْ قَبْلُۚ , müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.


وَمَا ظَلَمْنَاهُمْ وَلٰكِنْ كَانُٓوا اَنْفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ

 

Menfi mazi fiil sıygasında gelen  وَمَا ظَلَمْنَاهُمْ  cümlesindeki  وَ , atıf veya haliyyedir. Cümle, ya istînafiyyeye matuf ya da  حَرَّمْنَا  fiilinin failinden haldir. Faide-i haber ibtidaî kelamdır.

ظَلَمْنَاهُمْ  kelimesinde irsâd sanatı vardır.

İstidrak harfinin dahil olduğu  وَلٰكِنْ كَانُٓوا اَنْفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ  cümlesi,  وَ ’la makabline atfedilmiştir. Atıf sebebi tezattır.

كَان ’nin haberi  يَظْلِمُونَ  şeklinde muzari fiil sıygasında gelerek hükmü takviye, hudûs ve teceddüt ifade etmiştir. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde, muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.

كان ’nin haberinin muzari fiille gelmesi, geçmişte belirli bir süre devam edip biten eylemler ve geçmişte mûtat olarak yapılan, âdet haline gelmiş davranışlar  olmak üzere iki manaya delalet eder.  (Vecih Uzunoğlu, Arap Dilinde كَانَ nin Fiili ve Kur'an’da Kullanımı, DEÜ İlahiyat Fak. Dergisi Sayı 41)

كان ’nin haberinin muzari fiil gelmesi bu yaptıklarının yenilenerek tekrar ettiğine işaret eder. (Hâlidi, Vakafat, s. 112)

Cümlede takdim-tehir sanatı vardır.  اَنْفُسَهُمْ , amili olan  يَظْلِمُونَ ye takdim edilmiştir. Bu takdim kasr ifade eder. Zulüm, Allah’a değil nefislerine hapsolmuştur. Onlar Allah’ın nimetlerini tanımayıp küfür ve inatları sebebiyle sadece nefislerine zulmetmişlerdir. (Âdil Ahmet Sâbir er-Ruveynî, Min Garîbi Belâgati'l Kur'ani'l Kerim, Soru 607) 

مَا ظَلَمْنَاهُمْ - يَظْلِمُونَ kelimeleri arasında iştikak cinası, tıbâk-ı selb ve reddü’l-acüz ales-sadr sanatları vardır. 

Önceki cümledeki muhatap zamirinden, son cümlede cemi gaib zamire iltifat vardır.

وَمَا ظَلَمُونَا  cümlesi ile  وَلٰكِنْ كَانُٓوا اَنْفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ  cümleleri arasında mukabele sanatı vardır.  

Ayette farklı konumdaki iki  مَا  arasında tam cinas ve reddü’l-acüz ales-sadr sanatları vardır. 

Bu kelam, haram kılınmak konusunda Yahudiler ile diğer ümmetler arasındaki farka dikkat çekmektedir. (Ebüssuûd)